Written by 15:38 uncategorized

Almanya, AB’yi düzenliyor

Brüksel’de düzenlenen zirvede Almanya, AB kendi lehine düzenleme yönünde ciddi adımlar attı. Zirveden birkaç gün önce Yunanistan’a, “borç komiseri” atanmasını gündeme getirmesi AB içinde çalkantılara yol açtı. Merkel söylemlerini değiştirerek hedefine doğru ilerliyor.

 

30 Ocak Pazartesi günü Brüksel’de AB liderleri toplandı. Zirvenin resmi gündeminde ekonomiyi canlandırma, gençlik arasındaki işsizliğe karşı mücadelede orta ölçekli işletmelerin teşviki ve AB iç pazarının daha iyi işlemesi için önlemlerin alınması yer aldı. Ancak zirvenin asıl gündeminde Almanya ve Fransa tarafından hazırlanan “Mali Birlik Paktı” ve Yunanistan’ın borç durumu vardı.

 

BÜTÜN ÜLKELERE “BORÇ FRENİ”

“Mali Birlik Paktı”nın en önemli maddesi, AB’ye üye bütün ülkelerin Anayasalarına “borç freni” koymalarıydı. “Borç freniyle”, AB ülkelerinin bütçelerine çeki düzen vermeleri hedefleniyor. Buna göre bütçe açığı gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 3 ile sınırlanacak ve bu oranın yüzde 0,5 aşılması durumunda AB üyesi ülkelere otomatik olarak para cezası kesilecek. Para cezası ise GSYH’nın yüzde 0,1’i oranında olacak.

Şimdiye kadar geçerli olan AB yasalarına ve sözleşmelerine göre (Masstricht Kriterleri) zaten yüzde 3’lük bütçe açığı sınırı vardı. Ancak yaptırım konusunda, bütçe açığı olan ülkenin diğer ülkeler tarafından şikayet edilmesi gerekiyordu. Şimdi ise ceza otomatik olacak, cezanın engellenmesi ise ancak AB maliye bakanlarının üçte ikisinden fazlasının oyuyla mümkün olabilecek.

İngiltere ve Çek Cumhuriyeti dışında bütün ülkelerin “prensipte olur” diyerek imzaladıkları taslak üzerinde önümüzdeki haftalarda çalışılacak ve 1 Mart’ta düzenlenecek olan zirveye sunulacak.

 

AB ÜLKELERİ KAYGILI – ALMANYA MEMNUN

Ayrıntıları üzerine henüz çalışmaların devam ettiği “Mali Birlik Paktı”yla ilgili tartışmaların önümüzdeki haftalarda yeniden alevlenmesi işten bile değil. Taslağın hazırlanmasına ve metnin son halini vermek için çalışmalara katılan değişik ülkelerden AB diplomatları, birçok ülkenin egemenlik haklarının AB’ye devredilmesinden çekindiklerine dikkat çekiyor.

Zirve öncesinde Polonyalı diplomatlar, “Bir ülkenin en önemli alandaki egemenlik hakları böyle bir sözleşmeyle elden çıkarılmaz” görüşünü savunuyor. Bir süre öncesine kadar “Almanya’yı gözü kapalı destekleyeceği” izlenimi yaratan Polonya Başbakanı Donald Tusk’un, “Gündeme getirilen öneriler ulusal parlamentolarının altını oyar nitelikte” yorumunun önümüzdeki haftalarda ülke içinde ciddi tartışmalara neden olması bekleniyor.

Diğer yanda ise Alman politikacılar zirvede, AB’yi yeniden yapılandırma hedefine bir adım daha yaklaşıldığını açıktan ifade ediyorlar. Bütün ek maddelere rağmen 1 Mart günü imzalanması ve 2013’den itibaren yürürlüğe girmesi planlanan “Mali Birlik Paktı”, Almanya için büyük bir başarıyı teşkil ediyor. Zirveyi değerlendiren Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Mali Birlik Paktı’nın yürürlüğe girmesiyle Almanya’nın örnek alındığı borç freni bütün AB ülkeleri için bağlayıcı ve ebedi geçerlilik kazanacak. Parlamentolardaki çoğunluklar değişse bile borç freni, ülkenin Anayasasına yazılacağı için silinemeyecek” dedi.

Mali Birlik Paktı ile uzun bir yolda önemli bir ilerleme kaydetmiş olacaklarını söyleyen Merkel, “Zirvede istihdamı ekonomik olarak büyüyerek artırmak için de önemli adımlar atıldı. Sadece tasarruf üzerine kararlar alınmadı” diye konuştu. Ancak bu gerçeği yansıtmıyor. Yapılan tek şey AB üyelerine zaten ödenmesi kararlaştırılmış olan AB yardımlarının adının değiştirilmesi oldu. “AB Yapısal Yardım Fonu” kapsamında ödenmesi kararlaştırılan 82 milyar Euro, “Gençlik işsizliğine karşı mücadelede orta ölçekli firmaların desteklenmesi” adı altında üye ülkelere ödenecek. Böylece Merkel, Berlin’deki kasalarından tek Cent bile ödemeden “Avrupa gençliği için” birşeyler yapmış görünmeye çalışıyor. Tabi gençler buna ne kadar inanacak orası meçhul!

 

“ALMANYA, YUNANİSTAN’A VALİ Mİ ATAYACAK?!”
Zirve öncesinde açıklama yapan Merkel, “Bu zirvede Yunanistan’ı tartışmayacağız. Bu konuyla ilgili görüşmeler yapıldı, pratik uygulamasının yolları aranıyor” demişti. Ancak aynı gün Alman basınında, “Almanya, Yunanistan’a borç komiseri atanmasını istiyor” başlıklı bir belgeden alıntılar yayınlandı.

Her ne kadar Merkel “Yunanistan’ı tartışmayacağız” dese de söz konusu belgenin bilinçli olarak ve AB Komisyonu’na yanıt olarak basına sızdırıldığı düşünülüyor. Nitekim bundan birkaç gün önce AB Komisyonu, Yunanistan’a verilmesi planlanan ikinci kredi paketinin 130 milyar Euro’dan 145 milyara çıkartılması gerektiğini açıklamıştı. Söz konusu “borç komiseri” önerisiyle de Almanya koşullarını ortaya koyuyordu. Yunanistan daha fazla maddi yardım istiyorsa bunun ceremesini de çekecekti!

Almanya’dan gelen bu öneriye doğal olarak en sert tepki Yunanistan’dan geldi. Böyle bir komiserliği kesinlikle kabul etmeyeceklerini açıklayan Yunanistan Başbakanı Papademos, gerekirse bütün kredi görüşmelerinin sil baştan yapılabileceğini söylemesi zirve öncesi gerginliğin artmasına neden olmuştu. Ekonomisi güçlü olan bir takım ülkelerin AB’ye hakim olmaya çalıştığını söyleyen Papademos, kendilerinin de kırmızı çizgileri olduğunu söyledi.

Yunanistan Maliye Bakanı Evangelos Venizelos bir adım daha ileri giderek, “Bu öneri haksız bir şekilde bizi mali yardım ve ulusal onur arasında seçim yapmaya zorluyor. Bu duruma müsade edilmemesi gerekir. Tarihsel bir dönemde geçiyoruz. Bir dönemler ortak hareket ederek daha kötü gelişmelerin önüne geçen Avrupa ülkeleri bugün de birlikte hareket ederek daha kötü gelişmelerin önüne geçebilirler” dedi.

Yunanistan’da bazı basın organları ise “Almanya Yunanistan’a ‘Gauleiter’ mi atayacak” sorusunu ortaya attılar. Hatırlanacağı gibi Hitler faşizmi döneminde işgal edilen bölgelere “Gauleiter” yani bölge sorumlusu atanıyordu.

Yunanistan konusunda gereksiz tartışmaların yapıldığını söyleyen Merkel, “Biz Yunanistan’a karşı değil Yunanistan ile birlikte çözüm bulmak istiyoruz” dedi. Asıl önemli olanın 500 milyar Euro’luk fon konusunda kararın alınması olduğunu söyleyen Merkel, “Ve bu fon Temmuz ayından itibaren yürürlüğe girecek” diye açıklamada bulundu. İngiltere ve Çek Cumhuriyeti’nin antlaşmayı onaylamaması, AB Komisyonu’nun, “Eğer fon bir işe yarayacaksa 1 trilyon Euro’ya çıkartılmalı” itirazı AB’deki “kriz zirvelerinin” önümüzdeki yılda da sıklıkla yapılacağını gösteriyor.

 

https://www.youtube.com/user/hayattv09?ob=0#p/u/6/cHcwQ_I5jgM

 

Close