Written by 18:30 HABERLER

Almanya çapında konut inisiyatifleri toplandı

Zeynep Sefariye Ekşi

Almanya’nın her yerinden konut insiyatifleri 31 Ağustos 1 Eylül günleri Göttingen’de buluşup yeni kararlar aldı. 16 Nisan’da pek çok şehirde binlerce kişinin katıldığı eylemler yapan birlikler, 28 Mart 2020 günü de bütün şehirlerde eylem yapılması kararını aldılar.

İki günlük toplantıda, 16 nisan eylemlerinin partiler ve hükümet üzerinde bir baskı yarattığının altını çizerek, çalışmaların yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yaptılar. İnisiyatifler 30 Kasım 2019 günü Göttingen’de tekrar bir araya gelecekler.

Daha fazla sosyal konut yapılması herkesin talebidir!

Gittikçe daha da yaygınlaşan inisiyatiflerin bileşen ve talepleri şehirlere göre farklılıklar gösteriyor ama eyalet ve belediyelerin daha fazla sosyal konut yapması herkesin ortak talebi. Çünkü 1987’de 5 milyon, 2002 yılında 2,5 milyon olan sosyal konut sayısı son 15 yılda yarıya düşmüş ve 2017 ‚de 1,2 milyon sosyal konut kalmıştır. Bunun nedenleri 2000’li yılların başından bu yana izlenen neo-liberal politikalardır.

Kohl’ün başbakanlığındaki CDU/CSU- FDP koalisyon hükümeti ev firmalarının kamu yararına kurum olma statüsünü kaldırmıştır. Gerhard Schröder başbakanlığındaki Yeşiller ve SPD hükümeti, çekirge sürüleri denilen Fortress, Cerberus, Permira, Whiteall gibi emlak tekellerini, Merkel ise ‚BlackRock‘ u Almanya’ya getirmişlerdir. Bu emlak tekelleri bir yandan özelleştirilen konutları satın alırlarken, diğer yandan yeni konutlar inşa etmişler. Hükümetler kamu için konut yapımından daha fazla elini çekmeye devam etmiştir. Bugün gittikçe daha yoksullaşan ve gelirlerinin yüzde 30’undan fazlasının kiraya veren emekçilerin ihtiyacının karşılanabilmesi için 1 milyona yakın sosyal konut yapımına ihtiyaç vardır. Bu talepte herkes hemfikirdir.

Ama hükümetlerin ‚Bauen, Bauen, Bauen‘ (inşa etmek) diye yürüttüğü kampanyalarla veya asıl olarak tekellere sağlanan ucuz ev kredileriyle lüks konut yapımları artmaktadır. Kirası ödenebilir konutlar herkesin en temel hakkıdır ve bunu sağlamak da devletin görevidir.

Kiraların dondurulması ve kira artışlarının sınırlandırılması

Son iki senedir sürdürülen mücadelenin sonucunda kiraların dondurulması ve sınırlandırılması talebi de gittikçe yaygınlaşmaktadır. Son yıllarda modernleştirme adına yapılan tamiratlarla veya yeni yapılan konutlarda kiralar fahiş düzeyde. Özellikle Münih, Berlin, Köln, Hamburg, Frankfurt gibi büyük şehir merkezlerinden insanlar yıllarca yaşadıkları evlerinden çıkıp şehir dışına yerleşmek zorunda kalmaktadır. Bunun önlenebilmesi için kiraların dondurulması, kira artışlarının sınırlandırılması önemlidir. Bu sene kiraların yüzde 8’den fazla olmaması yasalaştırıldı ama, ev firmaları bu yasa çıkmadan yapabildikleri kadar kiraları artırmışlardır.

Berlin’deki mücadelenin daha ileri olmasının yarattığı baskı sonucu Berlin Senatosu 2020’den itibaren kiraların beş yıllığına dondurulmasını planlıyor. ‚Haus und Grund‘, gibi emlak tekelleri son hız ‚olabildiği kadar hızlı ve olabildiği kadar yüksek‘ kira artışları politikası izliyor. Çünkü amaçları azami kar!

Bu talep konusunda itirazlar CDU/FDP’den geliyor ama SPD saflarında, Kiracılar Derneği (Mieter Verein) içinde de bu talebe karşı çıkışlar az değil. Ancak, konutların kar aracına dönüştüğü bir pazarda, eyaletler ve hükümetler bunu engelleyici politikalar izlemezlerse konut piyasası arz-talep arasındaki ilişkiye göre belirlenmeye devam edecektir. Bunu engelleyecek olan da kesintisiz mücadeledir..

Konutların kamulaştırılması haklı bir taleptir!

Berlin’deki ‚Deutsche Wohnen & Co. enteignen‘ inisiyatifinin emlak tekellerinin elindeki konutların kamulaştırılması için toplamış olduğu 77 bin imza, bu talebin tartıştırılmasında önemli bir etken olmuştur. 3000 konuttan fazla konuta sahip olan emlakçıların elindeki konutların kamulaştırılması talebi, ’sosyalizme – karanlığa dönüş‘ vb gibi karalama kampanyalarına rağmen devam etmektedir. Bugün hukukçular bile ‚bu serbest pazara müdahale midir?‘, ‚anayasaya aykırı mıdır?‘ tartışmalarını yürütmektedir. Öyle ki bu gerçekleşebilir olsa bile, eyaletler ve hükümetler yok pahasına elden çıkarıp özelleştirdiği konutları satın almak için, tekellere büyük ödemeler yapmak zorundadır.İşte yıllardır izlenen özelleştirme-libarelleşme politikalarının sonuçları!

Bu talebin elde edilebilirliğini belirleyecek olan da yürütülen mücadelenin düzeyi ve gücüdür.

Sadece eylem hazırlığı değil…

Konut insiyatifleri eylem hazırlıklarının yanı sıra, bu taleplerin tabanda tartışıldığı platformlar durumuna da gelmektedir. Bunun bu tartışmaları ve talepleri daha geniş kesimlere taşımak, göçmen emekçilere götürmek de ayrıca önem taşımaktadır.

Close