YÜCEL ÖZDEMİR
Türkiye’de ağırlaşan ekonomik, siyasi ve sosyal baskılar her geçen gün Almanya’ya göçü çok daha güncel hale getiriyor. Yurtdışına, özellikle de akrabalarının yaşadığı Almanya’ya, göç etmek isteyen çok. Almanya’daki pek çok kişi ve şirket bunu fırsata geçirmek üzere harekete geçti. Binlerce insan değişik firmalar ve aracılar tarafından mağdur edildi.
Türkiye’de ağırlaşan ekonomik, siyasi ve sosyal baskılar her geçen gün Almanya’ya göçü çok daha güncel hale getiriyor. Bu yaz Türkiye’ye gidenler mutlaka Almanya’ya gelmek isteyen ya da gelmek için girişimlerde bulunan pek çok kişiyle karşılaşmıştır. Rejimin otoriter bir karakter kazanmasıyla birlikte özellikle seküler kesimler arasında bir yolunun bulup yurtdışına, özellikle de akrabalarının yaşadığı bir ülke olarak Almanya’ya, göç etme isteği çok yaygın. Türkiye’de çocukları için bir gelecek görmedikleri söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla ve bunun için bir yolunu bulup onları göndermenin hesabını yapıyorlar. Gerçekten de eğitimin paralı olduğu, üniversiteyi kazanma bariyerinin bir hayli yüksek olduğu, ayrımcılığın zirve yaptığı, liyakatin değil particiliğin belirleyici olduğu koşullarda, iktidarın değişmesinden umudunu kesenler, yeni bir umut olarak yurtdışını görüyorlar.
Almanya’nın 18 Kasım 2023’te yürürlüğe koyduğu Nitelikli İşgücü Yasası, gelmek isteyenlere yeni bir umut kapısı araladı. Yasada, geliş şartlarını öncesine göre kolaylaştırması üzerine Almanya’daki pek çok kişi ve şirket ise bunu fırsata geçirmek üzere harekete geçti. Yazılanlar ve anlatılanlara bakılırsa, “Almanya kapıları sonuna kadar açmış”, yeni bir iş ve yaşam için Almanya’ya göç etmek adeta “çocuk oyuncağı” haline gelmişti.
BEN YÜKSEL VE İŞTEYİM.COM İŞBİRLİĞİNİN SONU
Bunu anlatan çok sayıda youtuber ortaya çıktı. Ancak bunların en tanınanı ve bilineni “Ben Yüksel” adını kullanan Yüksel Evsen oldu. Almanya’nın ihtiyaç duyduğu mesleklerden söz ettikçe, çektiği videolar tıklama rekorları kırdı. Koşullar oluşmuş, algoritmalar alıcısını arıyordu.
Nitelikli İşgücü Yasası’nın yürürlüğe konmasından 10 gün sonra 27 Kasım 2023’de Doğukan Aşkın adındaki bir genç tarafından sermayesi 1 Pound olan İngiltere merkezli “işteyim.com” adı altında bir limited şirket kuruldu. Mart 2024’te aktif olarak devreye giren aynı isimdeki internet sitesi ve sosyal medya hesaplarıyla müşteri avlamaya başladı. Ne var ki kısa zamanda çok fazla insana ulaşmak için bir “yüze” ihtiyaç vardı. “İşteyim.com”u kuran ağın desteğiyle yaptığı videolarla bir “Almanya’ya göç” fenomenine dönüşen gazeteci Yüksel Evsen ile kurduğu işbirliği sayesinde, kısa zamanda Türkiye’den Almanya’ya göç etmek isteyenlerin dikkatini çekmeyi başardı. Şirket satıldığı 29 Nisan 2025’e kadar “danışmanlık hizmeti” adı altında internet üzerinden sisteme giriş yapanlardan 100 euro para aldı. Toplam kaç kişinin sisteme kayıt yaptırıp 100 euro ödediğine dair kesin bir bilgi bulunmuyor. 260 bin kişiden ve 28 milyon eurodan söz edenler var. Ancak ikisi de kanıtlanmaya muhtaç veriler.
100 euroya danışmanlık hizmeti alan “işteyim.com”, yaptığı her iş sözleşmesi için de ayrıca para talep etti. Bu konuda da çok farklı rakamlar dolaşıyor. 2 bin eurodan 4500-5000 euroya kadar kişi başına ödenen paranın döndüğü bir sistemden söz ediliyor. Ancak bu paranın alınabilmesi için ortada vize işlemlerini de başlatacak somut iş anlaşmalarının olması gerekiyordu.
Görünürdeki sahibi Doğukan Aşkın’ın olduğu “işteyim.com”un asıl sahibi ise merkezi Lünen’de bulunan Janus GmbH şirketi. Aşkın, bir dönem Janus genel müdürlüğü de yapmış.
Bu arada Ben Yüksel’ın sosyal medya üzerinden yaptığı kampanyalar sayesinde işteyim.com’a yoğun bir ilgi olunca, belli iş anlaşmalarıyla gelenlere hizmet vermek amacıyla bir de “göçteyim.com” sitesi kuruluyor. Ehliyet değiştirme, ev kiralama, dil kursu bulma gibi hizmetler için aynı kişiler bu site üzerinden para karşılığında “hizmet” sunmaya devam ediyor. Buraya da para yatırdığı halde hizmet alamayan onlarca mağdurdan söz ediliyor.
İŞ GÖRMEZ İŞ SÖZLEŞMELERİ SİTEMİ PATLATTI
Danışmanlık hizmeti adına sisteme giren herkesten 100 euro, iş sözleşmesi karşılığında da daha fazla para toplanması üzerine kurulan ve bir süre bolca para kazandıran sistemin çöküşüne ve mağdurların oluşmasına yol açan ise gerçekten vize almaya yetmeyecek iş sözleşmelerinin hazırlanması oldu. Aynı çevreler tarafından kurulan başta “Kranich Personel GmbH” olmak üzere değişik firmalar üzerinden Türkiye’den Almanya’ya gelmek üzere bekleyenlere iş anlaşmaları gönderildi. İş anlaşması gönderilen kişilerden hemen para talep ettikleri gibi, bu sözleşmelerin Alman konsolosluklarına vize başvurularında kullanılması istendi. Yüksel Evsen’in anlattığına göre asıl kırılma noktası tam da burası. Gazetemize konuşan Evsen durumu şu şekilde anlattı: “İşteyim.com’da tüzel bir sorumluluğum ve yetkim yoktu. Bir anlaşma yaptık ve ben pazarlama bölümünü üstlendim. Ben işimi yaparken diğerleri söz verdikleri insanları işe yerleştirmediler. Yapılan sözleşmeler insanları buraya getirmeye uydun değildi. Kurulan şirketlerin nitelikli işgücü getirme özelliği yoktu. Ve süreç bana zarar vermeye başlayınca ayrıldım.”
Elinde iş anlaşması olan pek çok kişinin vize başvurusu reddedildi. Reddedilenlerin bir bölümü verdikleri paraları geri almayı başarırken, azımsanmayacak bir bölümü alamadı. Almanya’nın Ankara Büyükelçiliğine yönelttiğimiz sorulara Federal Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen yanıtta, İşteyim.com üzerinden vize alan olmadığı belirtildi. İşteyim.com’un hangi şirketler üzerinden işçi getirilmek istediği yönündeki sorumuza ise, “Bu web sitesi aracılığıyla verilen danışmanlığın ardından vize başvurusu yapılıp yapılmadığına ve yapıldıysa bunların nasıl karara bağlandığına dair herhangi bir istatistik mevcut değildir” yanıtı verildi. Dolayısıyla, hangi şirket adına kaç başvurunun yapıldığı, kaçının reddedildiği “Bilgi Koruma Hakkı” nedeniyle açıklığa kavuşturulamadı.
Ancak vize çıkarmaya ehil olmayan şirketler adına gönderilen iş anlaşmaları nedeniyle ret yanıtı alanlar, başta Telegram olmak üzere değişik sosyal medya hesaplarında “işteyim.com mağdurları” ya da “Ben Yüksel mağdırları” adı altında hesaplar açıp, gruplar kurarak seslerini duyurmaya başladılar. Evsen, bu grupların rakip danışmanlık firmaları tarafından kurulduğunu ya da desteklendiğini ileri sürüyor.
Evsen’in ayrılmasıyla daha fazla güven kaybına uğrayan “işteyim.com” bir süredir yeniden yapılandırma adı altında güven tazelenmeye çalışılıyor. Aynı ağ içinde el değiştirdiği anlaşılan şirketin eski anlayışla insanları mağdur etmeye devam edeceği kanısı yaygın. Umut tacirliği yaparak danışmanlık hizmeti adı altında paraları kendileri için sermaye yapanlar, şimdi tereyağından kıl çeker gibi temize çıkmanın çabası içinde.
Bu mağduriyette tüzel olmasa da ahlaki bir sorumluluğu bulunan gazeteci Yüksel Evsen ise “anlaşmazlık” yüzünden ayrıldı, ancak benzer faaliyetlerde bulunmak üzere kendi şirketi üzerinden aynı yayınları hararetle yapmaya devam ediyor. Son aylarda yaptığı neredeyse bütün videolar Türkiye’den Almanya’ya işçi getirme üzerine kurulu. Anlattığı Almanya ise bizim yaşadığımız Almanya değil, sanki bir cennet! Yine Almanya’ya göç etmek de çok basit! Halbuki gerçek hayat anlatılanın tam tersine ilerliyor. Tekil örnekler genelleştirerek sanki akın akın Almanya’ya bir göç yaşanıyor havası estiriliyor.
Son iki yılda Türkiye’deki “yoksulları kurtarma”yı kendi ticari çıkarları için sermayeye dönüştüren benzer pek çok kişi ve şirket ortaya çıktı. Umut satarak ceplerini dolduranlar aslında “yoksulluktan kurtarıp Almanya’da bir iş sahibi yapmayı” vaat ettikleri insanları daha fazla yoksullaştırıyorlar. Bu nedenle herkesin ulaşabileceği bilgileri satarak, umutları yok edenlerden uzak durmak gerekiyor.
Bir mağdur anlatıyor
“Almanya’ya turist vizesiyle gittiğimde Arif Bingöl ve Mustafa Acar ile tanıştım. Bana “Ön lisans mezunusun. Denklik var, seni Almanya’ya getiririz” dediler. Bunun üzerine “Tamam” dedim sözleşme imzaladım başvuru yaptım. Türkiye’ye döndüm, 4 bin 150 Euro civarı bir tutar ödedim. Bana “Onay geldi, başvuru merkezine gideceksin” dediler. Başvurdum. Sonra red geldi. Red gelme nedeni ön lisans denkliğinin olmamasıymış. Halbuki önceden sormuştum ve “Sorun yok, hallederiz. Tekrar başvuracağız” dediler. o sırada ben Zagreb’de başka bir oturuma başvurdum.
Paramın iade edilmesini isteyince “Hayır, kesin olacak” dediler. Beni aylarca beklettiler. Kurumsal görünmek için her şeyi yaptılar. 25 Temmuz’da para ödemem lazım, bana iademi verin” dedim. “Tamam” dediler. 25 Temmuz’dan sonra haber yok, irtibat yok. Herkes beni engelledi. Ulaşamadım. Ofisleri kapalı, başka yere taşınmışlar. Almanya’daki milletvekillerine yazdım, Türk gazetelerine yazdım. Mustafa Acar’ın ses kaydını attılar bana. Orada bizde para yok, ödemeleri ancak yeni insanlardan para alırsak ancak o zaman öderiz ya da hiç ödeyemeyiz” şeklinde konuşuyor. Bunların dolandırıcı olduğu belli. 1000 kişiden para alıyor, C ehliyeti olan 10 kişiyi Almanya’ya gönderiyorlar. Bunları söylediğim için şimdi de tehdit ediyorlar beni. “Her yere yazma, arama, söyleme” diyorlar. Avukata bile ulaştım. O da “bir euro iade alamazsın, çünkü paraları yok” dedi. Şirket kendini iyi göstermek için sözde ‘Başvuru yapın, Almanya’ya gidin, 2 ay sonra ödeyin’ şeklinde kampanyalar veya ücretsiz Almanca kursu gibi açıklamalar yapıyor. Anlayacağınız bunlardan bir euro dahi iade alamadım.”