Nathaniel FLAKIN / Neues Deutschland
Yıllardır birçok savcı ve mahkeme, Almanya’nın savaş sonrası tarihinin en büyük vergi skandallarından birini araştırdı: 2001’den 2016’ya kadar bankacılar, politikacılar, avukatlar ve yatırımcılar vergi hileleri ve hisse senedi işlemleri kullanarak Alman devletini milyarlarca dolar dolandırdılar: Klasik CumEx anlaşması yoluyla en az 10 milyar avro ve daha sonraki cum-cum* işlemleriyle birlikte 20 milyar avro daha.
Hukuki süreç zordu. 2024 baharında, başhakim şaşırtıcı bir şekilde davadan çekildiğini duyurdu ve yüksek profilli bir dava durduruldu. CumEx skandalında bankacılar 30 milyar avronun üzerinde para çaldı. Muhtemelen büyük ölçüde zarar görmeden kurtulacaklar.
Geçen ay koalisyon hükümeti bütçeden birkaç milyar avro kesinti yapmak için özenle çalışırken, Bonn’daki bir mahkeme Christian Olearius’a yönelik suçlamaları düşürdüğünü duyurdu. 82 yaşındaki banker ve Hamburg’daki Warburg Bank’ın eski başkanı, vergi kaçakçılığından yaparak yaklaşık 280 milyon avroyu çalmakla suçlanıyor. Sağlık sorunları nedeniyle artık yargılanamayacak.
Olearius, CumEx skandalının en ünlü isimlerinden biri. Yıllar boyunca hisse senedi tüccarları, sermaye kazançları vergisini bir kez ödedikleri ve daha sonra birkaç kez geri aldıkları karmaşık bir dolandırıcılık geliştirdiler. Bu şekilde kamunun kasasından tahminen 31 milyar avro çaldılar. Davada şu ana kadar 20 kişi mahkum olurken 1700 kişi de dolandırıcılıkla suçlanıyor. Ancak 15 yıl sonra zaman aşımı süresi dolduğu için birçoğunun karar için bu süreyi beklemesi muhtemel.
Olearius’un davası özeldi çünkü Başbakan Olaf Scholz muhtemelen tanık olarak çağrılacaktı. Scholz, 2016-17’de Hamburg belediye başkanıyken bankerle birkaç kez görüştü. Aynı dönemde Hamburg vergi makamları Warburg Bank’ın 47 milyon avroluk kısmının affedilmesine karar verdi. Scholz, ABD eski Başkanı Ronald Reagan tarzı gibi toplantıları hatırlamadığını iddia etti ve basın sözcüsü asılsız açıklamalarda bulundu. Görünüşe göre yıllar süren gecikmelerden sonra nihayet Olearius’un yaptıkları yanına kâr kalıyor ve Scholz da paçayı kurtarmış durumda.
Bu, Almanya’daki saçma yolsuzluk kültürünün yalnızca son örneği. Her ne kadar politikacılar rüşvet almanın sonuçlarıyla nadiren yüzleşmek zorunda kalsa da ülke bir şekilde “temiz” olarak görülüyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü Almanya adlı STK’ye göre ise Almanya’nın milletvekillerine rüşvet verilmesi vakalarına karşı daha iyi cezai yaptırımlar uygulaması gerekiyor.
Ben bunu yazarken, hükümetin kemer sıkma programı, uzun süredir yatırım eksikliği çeken bir ülkeye zarar veriyor. Trene binmeyi veya devlet okulunun tuvaletini kullanmayı denediğinizde durumu kendiniz görebilirsiniz. Devlet hazinesinin boş olduğu göz önüne alındığında, zengin insanların vergi kaçakçılığı yoluyla kendilerini daha da zenginleştirdikleri için nadiren yargılanması ve sırtları sıvazlanarak aklanması daha da skandal. Sanki para çalmalarına izin verilmiş gibi.
Mayıs ayında Anne Brorhilker CumEx skandalının başsavcılığından istifa ettiğini duyurdu. Bu davaları takip edecek hiçbir siyasi iradenin olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı.
Aynı zamanda, Almanya’daki milyonerler gelirlerinin yaklaşık yüzde 24-26’sını vergi olarak öderken ortalama vatandaşlar yüzde 43’ünü ödemek zorunda kalıyor. Milyarderler sizinle ya da benimle aynı vergileri ödeseydi, Almanya muhtemelen hastanelerde ve kreşlerde yeterli sayıda personeli karşılayabilirdi ve geriye herkese uygun fiyatlı konut ve ücretsiz toplu ulaşım sağlamaya yetecek kadar para kalırdı.
*cum cum işlemi: Borçlar kanunu kapsamında zorunlu işlemlerin faiz veya temettü hakkı „ile“ alınıp satıldığı menkul kıymet işlemleri için kullanılan terimdir. Yerli hisselerin, temettü ödemesinden kısa bir süre önce normal vergiye tabi yabancılardan kurumlar vergisine tabi bir ikameti belli ve kalıcı bir kişi veya kuruma devredilmesi ve temettü alındıktan hemen sonra kurumlar vergisi ödenmeksizin yabancı ortağa iade edilmesini amaçlayan cum-cum işlemleri vergi kaçırmanın önemli bir yoludur.
Çeviren: Semra Çelik