Written by 09:51 HABERLER

Almanya’da kiralık işçilik protestosu

Alman Sendikalar Birliği (DGB), “Bizi bölmelerine izin vermeyelim” sloganıyla, Bavyera Başkenti Münih’te miting düzenledi. 8 işkolu sendikasının destek verdiği mitinge binlerce emekçi katıldı. Emekçiler, kiralık ve taşeron işçilere eşit ücret ödenmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve grev kırıcısı olarak kullanılmalarının yasaklanması için Münih’e akın etti.

 

 İŞÇİ KİRALAYAN BİNLERCE FİRMA VAR
Bugün Türkiye’de “Özel İstihdam Bürosu” adı altında yürürlüğe sokulan işçi kiralayan şirketler Almanya’da yıllardır faaliyet gösteriyorlar. İlk başlarda çok daha sıkı olan yasal denetleme ve sınırlama 2003’den bu yana sürekli değiştirildi ve kiralık ve taşeron firma işçilerinin durumları iyice kötüleştirildi. Bundan dolayı da Almanya’da milyonlarca emekçi bugün çalıştıkları işten aldıkları ücretle geçinemez ve devlet yardımına muhtaç hale geldiler.
Resmi rakamlara göre Almanya genelinde 50 bin 300 işçi kiralayan firma bulunuyor. Bu firmalar aracılığıyla ise her gün 1 milyona yakın işçi başka firmalara kiralanıyor. Kiralık işçi olarak çalışan bu işçiler en ağır ve en pis işleri yapmalarına karşın aynı işi yapan kadrolu işçilerden ortalama yüzde 43 daha az ücret alıyorlar. Bu fark bazı işkollarında yüzde 60’a varabiliyor. Fakat “aradaki fark” bununla sınırlı değil; kiralık işçiler, büyük bir fabrikanın sunduğu bütün sosyal haklardan da mahrum bırakılıyorlar.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi kiralık işçi olarak çalışan emekçiler bugünden yarına işsiz kalabiliyorlar. Patronun ihtiyacı bittiği an işten çıkartılıyorlar! Bütün bu sayılan nedenlerden dolayı kiralık işçiliğe “modern kölelik” demek tam gerçeği yansıtıyor.

 

EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET; HER YERDE VE HERKESE!
CDU/CSU/SPD partileri Federal Hükümeti kurma öncesi yaptıkları koalisyon anlaşmasına, “Kiralık işçilik ve taşeron firma konusunda suiistimali önlemek için yeni yasal düzenleme yapılacak” maddesini almışlardı. Geçen senenin son haftalarında Çalışma Bakanı bir takım kısmi iyileştirmeleri içeren yasa taslağını bakanlar kuruluna sunmuş fakat bu taslak CDU/CSU tarafından ret edilmişti. İkinci taslak ise şubat ayında sunulmuştu. Hükümetin en küçük koalisyon ortağı CSU bu taslağa da karşı çıkıyor. CSU’nun karşı çıktığı konuların başında kiralık işçiliğe kısmi sınırlama getirilmesi (aynı yerde 18 aydan sonra kadroya alınması veya işten çıkarılması), 9. aydan itibaren eşit ücret ödenmesi ve kiralık işçilere grev kırıcılığı yaptırılmasının yasaklanması. Özellikle grev kırıcılığı konusunda yürürlükte olan yasa net değil ve birçok grevde kiralık işçiler grev kırıcısı olarak kullanılıyorlardı.
Sermayenin parlamentodaki temsilcileri kiralık ve taşeron işçilik konusunda en ufak iyileştirme yapılmasına bile yanaşmıyorlar. Mitingde konuşan DGB Başkanı Reiner Hoffmann, yeni yasal düzenlenmenin kiralık ve taşeron işçilerinin durumunu iyileştirecek maddeleri içermediği durumda mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.

 

TAŞERON FİRMALARDA DURUM FARKLI DEĞİL
Almanya’da “modern köleliğin” bir başka biçimi ise taşeron işçilik uygulamasıdır. Taşeron firmalar aracılığıyla bir başka firmada çalışan işçiler de kadrolu işçilerden çok daha düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu firmalar genelde hizmet işkolu veya sanayiye yakın hizmet işkolu adı altında faaliyet gösterdikleri için imzaladıkları Toplu İş Sözleşmeleri de Hizmet İşkolu Sözleşmesi oluyor. Dolayısıyla bir otomobil fabrikasında, beyaz eşya üreten bir fabrikada veya çelik fabrikasında taşeron firma olarak iş alan bu firmalar çalıştırdıkları işçilere de normalin çok altında ücret ödemekteler. Taşeron firmalar ayrıca işçilerinin bir kısmını işçi kiralayan firmalardan kiralayarak  çalıştırmaktalar; böylece aynı fabrika çatısı altında dört farklı düzeyde ücret alan işçiler oluyor; Kadrolu işçiler, ana fabrikanın direk kiraladığı işçiler, taşeron firma işçileri ve taşeron firmada çalışan kiralık işçiler. Bu işçiler arasında 1500 Euro kadar ücret farkı olabiliyor!
Kiralık ve taşeron işçilik konusunda sorun sadece ücret farkı değil. Aynı fabrika çatısı altında dört farklı statüde çalışan işçi olması işçilerin pratik olarak bölünmüş olmaları anlamına geliyor. Buda hak mücadelesine giren emekçilerin, patronun karşısına tek yumruk gibi çıkmalarını engelliyor. Bu nedenle sendika bürokrasisinden farklı olarak tabandaki mücadeleci kesimler kiralık işçiliğin ve taşeron firma uygulamasının yasaklanmasını talep ediyorlar. Nitekim sorun ‘sadece’ kiralık ve taşeron işçi olarak çalışan bu işçilerin daha düşük ücret alması değil bu işçilerin kadrolu işçilere karşı ücret dampingi yapılmak için kullanılıyor olmaları da büyük bir sorun.

 

GÖRÜŞLER:

Emrah Gülhan (ULM):
Kiralık işçilik uygulaması bir anlamda modern kölelik. İşverenler bu yasayla korunurken çalışanlar mağdur ediliyorlar. Çalışanların ücretleri daha ucuza getirilirken, insanlar yaşamlarını sürdürmek için daha uzun çalışmak zorunda kalıyorlar ve tabi ki, daha sık hastalanıyorlar. Sağlıklarını kaybediyorlar. Bu gibi gösteriler daha sık olmalı, mücadele ederek bu uygulamayı kaldırabiliriz diye düşünüyorum.

Ünal Yalçın (ULM):
İnsanlar kendi sorunlarına yeterince sahip çıkmıyorlar. İnsan ve işçi haklarını gözetmeyen bu uygulamanın kaldırılmasını istiyorum. Bugün kalıcı bir işte çalışanların gelecekte kiralık işçi olmama garantisi yok, bunun için bütün çalışanlar bu uygulamaya karşı durmalıdır. İşçiler arasında ayrımcılık engellenmeli ve eşit işe eşit ücret verilmelidir. Bugün buraya katılanlar çok daha fazla olmalıydı.

 

Binali Batmaz (Remshalden Schmid Alutec BR):

Metal sendikamızın çatı örgütü olan DGB’nin organize ettiği „eşit işe eşit ücret, kiralık ve taşeron işçiliğe karşı düzenlenen Münih’teki eylemi bir işyeri temsilcisi ve DİDF üyesi olarak önemsiyorum. Eyleme bölgemizde güçlü katılım için çaba sarf ettik.Taşeron işçilik, günümüzde modern köleliğe denk düşmektedir. Ve bu katmerleşerek artmaktadır. Yalnızca dışarıdan çalışmaya gelenler değil, bugün gençlik başta olmak üzere ucuz işçiliğe zorlanmaktadır. Bu konuyla ilgili yasal düzenlemelerde taraf olduğumuzu ve tamamen yasaklanması gerektiğini dile getirmeye çalıştık. Mücadelemiz alanlarda devam edecektir. İçinde bulunduğumuz dönem TİS dönemi. Bu nedenle DİDF derneğimizin desteği ile bölge işletmelerden işçi arkadaşlarla birlikte Esslingen IG M’etall’de her iki konu ile ilgili 17 Nisan’da bir konferans gerçekleştireceğiz.

 

Eleattin Demirbaş (Mutschler Blechbearbeitung Kernen):

Coşkulu olacağını umarak gittiğim bu eyleme katılım beklediğim gibi olmadı maalesef. Bir de DİDF dışında hiçbir Türkiyeli örgütün olmaması üzücüydü. Ama eylemin bütününde gençlerin özellikle DİDF’li gençlerin coşkusu da, beni bir o kadar sevindirdi.

 

Kenan Karaca (Daimler Sindelfingen):

Bizler Stuttgart ve Sindelfingen’den 30 kişilik bir grupla eyleme katıldık. Sindelfingen’den eyleme VKL başkanının yanı sıra sendika temsilcileri de katıldı. Bugünkü eyleme işyerimizde bire bir çağrı yapılmadı, çalıştığım işyerinde ve diğer işletmelerde aldığım bilgilerden yola çıkarsak sendikamızın tutumu ve bunun eyleme yansıması, günü kurtarmaya dönük bir girişim olarak gördüm. DGB’ye bağlı tüm sendikaların başkanlarının orada olmasına rağmen katılım genel olarak beklentimin altındaydı. Her şeye rağmen taleplerimize sımsıkı sarılarak mücadeleyi büyütmek için çalışmamızı aralıksız devam ettirmek zorundayız.

Close