Almanya’da 1,5 yıldır yürürlükte olan asgari ücret insanca bir yaşamı güvenceye almıyor. Sol Parti’nin verdiği bir soru önergesini yanıtlayan hükümet, asgari ücretle çalışanların özellikle büyük şehirlerde geçinemediklerini bildirdi. 28 Haziran günü toplanacak olan Asgari Ücret Komisyonu’nun bu durumu nasıl değerlendireceği merak ediliyor.
1 Ocak 2015’de yürürlüğe giren 8,50 Euro düzeyindeki Yasal Asgari Ücret özellikle Batı Almanya’nın büyük şehirlerinde yaşamak için yeterli değil. Federal İstatistik Dairesi DESTATIS’in verilerine göre özellikle büyük şehirlerde kiraların yüksek olması düşük ücretlilerin yaşam koşullarını iyice kötüleştiriyor. Asgari ücretle çalışanların devlet yardımı olmaksızın büyük şehirlerde yaşamları neredeyse imkansız.
ASGARİ ÜCRET YETERLİ Mİ?
Sol Parti Federal Meclis Grubu’ndan Klaus Ernst ve bir grup arkadaşı tarafından Federal Hükümet verilen soru önergesinde, haftalık çalışma süresi 37,7 saat olan ve asgari ücret alan bir işçinin eline ne kadar para geçtiğini ve bununla büyük şehirde geçinme durumu” sorulmuştu.
Hükümetin verdiği yanıtta, soru önergesindeki veriler doğrultusunda çalışan bekar bir işçinin aylık brüt 1388,62 Euro kazandığını, bunun 358,38 Euro’sunun vergi ve sosyal kesintilere gittiği belirtildi. Böylece işçinin eline net olarak 1040,27 Euro geçtiği bildirildi.
Hartz IV yasası kapsamında 404 Euro geçim parası ve ortalama 349 Euro barınma parası ve 300 Euro ek olarak işten alınabilecek bir paranın hesaplandığı bildirilen yanıtta “geçinmek için belirlenen yasal sınır 1053 Euro’dur” denildi. Bu miktarın ise asgari ücretle tam gün (haftada 37,7 saat) çalışan bekar bir işçinin Hartz IV yardımı alandan 13 Euro daha az kazandığı belirtildi.
ÜCRETLER SÜBVANSE EDİLİYOR!
Özellikle büyük şehirlerde asgari ücretin yeterli olmadığı da hükümetin verildiği yanıtta ortaya çıkıyor. Münih’te yaşayan bekar bir emekçinin Hartz IV yardımı alması durumunda 492 Euro kira yardımı alabileceği belirtilen yanıtta, “böylece elde edilen gelir asgari ücretten elde edilebilecek gelirden 156 Euro daha fazla” denildi.
Düsseldorf’ta ise Hartz IV yardımı alan bir emekçiye 395 Euro kira yardımı verildiği belirtilen yanıtta bunun da asgari ücretten elde edilebilecek gelirden 46 Euro daha fazla olduğuna yer verildi. Her ne kadar hükümet resmi olarak kabul etmese de tam gün çalışan bir işçinin aldığı ücretle geçinemediği için verilen “yardım” gerçekte sermayenin karlarını artırmak üzere ücretlerin sübvanse edilmesidir.
ASGARİ ÜCRET CİDDİ YÜKSELTİLMELİ
Soru önergesini Sol Parti adına hükümete veren Klaus Ernst, özellikle yüksek kira giderleri gözetildiğinde asgari ücretin ciddi oranda yükseltilmesi gerektiğini söyledi. “Batının birçok bölgesinde olduğu gibi bütün büyük şehirlerde 8,50 Euro asgari saat ücretine rağmen insanlar devlet yardımına muhtaç kalıyorlar” diye konuşan Ernst, “Asgari ücretin düzeyi, Asgari Ücret Komisyonu’nun şuan tartıştığı düzeyin çok üzerinde olmalı” dedi.
Sendika ve sermaye temsilcilerinin yanı sıra çalışma bakanlığından temsilcilerinin de yer aldığı “Asgari Ücret Komisyonu” şuan 8,50 Euro olan asgari saat ücretinin 8,80 Euro’ya çıkmasını tartışıyor. Bunun karar altına alınması durumunda bu zammın yeterli olmayacağı gibi 1 Ocak 2017’de yürürlüğe girecek olması bile “asgari ücret zammının” ne kadar gayri ciddi ele alındığını göstermeye yetiyor.
Değişik sendikal platformlarda devam eden tartışmalarda yasal asgari ücretin 12-15 Euro arası olması tartışılıyor. Fakat bu tartışmalar sendikalar içinde çok cılız kalıyor ve belli bir çevreyi henüz aşmıyor.
“ASGARİ ÜCRET BÖYLE KALSIN”
28 Haziran günü toplanacak Asgari Ücret Komisyonu’nun herhangi bir şey yapması gerekmediğini ileri süren sermaye temsilcileri ise, “Asgari ücretin yükseltilmesi için hiçbir neden yok” görüşünü savunuyorlar. Sermayenin akıl hocalığını yapan “Alman Ekonomisinin Enstitüsü” (IW) araştırmacılarından Holger Schäfer, “Asgari ücreti yükselterek düşük gelirlilerin durumunu düzeltme eğilimi doğru değil” dedi. “Asgari ücret zaten genel geçimi için güvenceye almak için yürürlüğe konulmadı” diye konuşan Schäfer, “Biri aile geçindirmek zorundaysa zaten asgari ücretle bütün ailenin giderlerini karşılamaya yetmez” dedi.
Sermayenin bir diğer akıl hocası olan Marcel Fratzscher, (Ekonomi Araştırma Enstitüsü IfW), asgari ücreti yükseltmek yerine sosyal sigorta aidatlarının düzeyinin düşürülmesini talep etti. “Ancak bu şekilde işverenler daha fazla yatırım yaparlar ve insanı istihdam ederler. Nitekim bu durumda düşük ücretli işlerde de üretkenlik artacaktır ve ücretlerin dolaylı olarak artması sağlanacaktır” dedi.
DAHA FAZLA SÖMÜRÜYE DEVAM!
Yürürlükte olan asgari ücretin asgari yaşam koşullarını güvenceye almak için yeterli olmadığı hükümet tarafından kabul edilmesi, sermaye temsilcilerinin, “Asgari ücret zaten genel geçimi için güvenceye almak için yürürlüğe konulmadı” diyerek bunun yerine sosyal sigorta aidatlarının düşürülmesini talep etmelerinin anlamı, “daha fazla sömürüye devam” oluyor.
Sendika yönetimlerinin asgari ücretin hangi düzeyde artması gerektiği konusunu üyeleriyle tartışmamaları, asgari ücret düzeyinin Almanya’nın her yerinde insanca yaşamaya yetecek düzeyde olmasının yanı sıra bir aile geçindirmeye yetecek düzeye çıkartılması talebini gündeme bile getirmemeleri onların genel tutumunu da ortaya koyuyor. Almanya’da sendika bürokratlarının bütün dertleri Almanya’nın üretim merkezi olarak korunması ve rekabet gücünün artırılması olmuş durumda. Bu değişmediği süre birçok şey de sermayenin istemleri ve ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleşecek.