Zeynep ARSLAN / Viyana
Avusturya’da yüzde 51.01’lik bir katılımla gerçekleyen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde sağ, radikal-sağ ve sağ-muhafazakar partiler öne çıktı. İtalya, Hollanda, Fransa, Macaristan gibi tercihini ırkçı partiden yana yapan Avusturyalı seçmen, 29 Eylül’de yapılacak Avusturya Parlamento seçimi sonuçlarıyla ilgili de fikir vermiş oldu.
Anketlerde daima yüzde 30’la birinci parti olarak görünen ırkçı parti FPÖ’nün (Özgürlükçü Parti) AB seçiminde aldığı oy oranı korkulan seviyenin biraz altında kalsa da yüzde 25.4 oldu. Önceki yıllarda anketlerde FPÖ’lü olduğunu belirtmekten çekinen sadece oy kabininde tarafını belli eden seçmen artık anketlerde FPÖ’lü olduğunu açıkça beyan ediyor.
Diğer yandan merkez partilerin kendi kemik seçmen kitlesini tutmaktan öteye neden geçemediği tartışmaları da gündemdeki yerini koruyor. Koalisyon hükümetinde yer alan ÖVP (Hıristiyan Halkçı Parti) yüzde 24.5 ve SPÖ (Sosyaldemokrat Parti) yüzde 23.02’lük oy oranlarıyla 29 Eylül’de gerçekleşecek parlamento seçimleri için bir umut kolları sıvadılar.
LİBERAL–SOL PARTİLER YANIT VEREMİYOR
Ukrayna-Rusya savaşının yanı sıra, dünyadaki gelişmelerden dolayı güvenlik ve göç sorunu, sosyal politikalar ve iklim sorununun önüne geçti. Artan kadın cinayetleri, alım gücünün zayıflaması, çocuk yoksulluğu, mücadeleyle elde edinilmiş sosyal kazanımların kırpılması ve giderek azalan iş gücü gibi sorunlara merkez-sol, sol-liberal partiler yanıt veremez durumda.
Politik diskur çözümsüzlük üzerine olunca ve medya da günlük olarak korku ve endişe algısını besledikçe seçmenin önceliği güvenlik ve göç sorunu oldu. Liberal-sol partiler yaşlanan nüfusa karşın, savaş ve yoksulluktan dolayı daha da yoğunlaşan göç hareketleriyle giderek değişen ülkenin demografik yapılanmasına ve bunun karşısında değişen koşullara uygun hizmet, idare ve zemin yaratmak konusunda yenilikçi olmaktan uzak.
IRKÇI ÇÖZÜMLER ALICI BULUYOR
Azalan alım gücü, refah düzeyinin düşmesi gibi realitelerin karşısında sağcı partilerin oldukça ayrımcı ve ırkçı çözümleri giderek yoksullaşan seçmen kitlesinin oy verme yönelimini etkiliyor. Sendika ve işçi odalarının işçi haklarıyla ilgili sorunlara verdikleri cevaplar cılız kalır ve tatmin etmezken, parti güdümlü oldukları için de Sosyaldemokrat Partinin buralara dokunma imkanı az.
Öte yandan okullarda artan göçmen çocuk sayısı, değişen dini aidiyetler ve meydana gelen gerilimlerde göçmen kurum ve birimleriyle bulunan siyasi ilişkilerinden dolayı demokratik çözümler üretmek amaçlı dahi olsa devreye giremiyor. Sol-liberal partiler; yüzde 30’u ırkçı, yüzde 25.4’ü muhafazakar partilere oy vermiş ülke seçmenine hitap etmekte yetersiz kalıyor. Bu şekilde yaşanılan sosyal sorunlar karşısında hızla değişen demografik yapıyla günlük temasta olan ve eleştirel düşünceden giderek uzaklaşan seçmen kitleleri, ayrımcı ve ırkçı dile uyumlu hale getiriliyor.
Artan yoksulluk ve giderek zayıflayan yaşam koşullarından en fazla nasibini alan göçmen kitleleri ise, sorunlarıyla yalnız bırakılıyor. Böylece toplumda etnokültürel eksende ayrışma ve kutuplaşma etkin hale geliyor. Uzun yıllardır Avrupa ülkelerinde yaşayan, ikamet ve oturum haklarını almış olan kimi göçmen işçi grupları ise yükselen bu gerilim ortamında erişebildikleri haklar zarar görecek endişesiyle sağ-muhafazakar eğilimler gösterebiliyor.
KPÖ MİLLETVEKİLİ ÇIKARABİLİR
Önümüzdeki iki-üç ayda merkez-sol ve sol-liberal partilerin sorunlara çözüm üretme konusunda ne denli etkin olabileceklerini görüp izleyeceğiz. Zira “Eğer bizi seçmezseniz, FPÖ’lü bir başbakanınız olacak” korku siyaseti uzun zamandır seçmenleri pek etkilemiyor. Anketlerde birinci parti gözüken FPÖ, AB seçimlerinden aldığı zafer nedeniyle daha yüksek bir öz güvenle seçim çalışmalarına başladı. Merkez-sol ve sol-liberal partilerden umudunu kesmiş seçmen kitleleri ise KPÖ’ye (Avusturya Komünist Partisi) yöneliyor ve buradan milletvekili çıkma şansı yükseliyor. Bira Partisinin tepki oylarını toplaması da 29 Eylül seçimleri için beklenen sonuçlar arasında.
Avusturya parlamento seçimlerinin önemli sorularından biri de kimin kiminle koalisyon hükümeti kuracağı. Zira son beş yıllık koalisyon ortaklığı Avustura Yeşiller Partisini ciddi olarak eritti. Bunu giderek düşen seçmen inanç ve güveninden okumak mümkün.