Written by 19:00 HABERLER

Ayrımcılık sürüyor, önlemler yetersiz

Bertelsman Vakfı tarafından Dr. Ulrike Wieland ve Ulrich Kober’e yaptırılan bir araştırmaya göre ülkede her üç kişiden birisi son 12 ay içinde ayrımcılığa uğramış. Federal Hükümet Bağımsız Ayrımcılığa Karşı Mücadele Dairesi Başkanı Ferda Ataman araştırmaya yazdığı önsözde, “Herkes er ya da geç ayrımcılığa uğruyor” dedi.

Almanya’da yıllardır sadece göçmenlere karşı değil aynı zamanda dezavantajlı durumdaki gruplara yönelik ayrımcılık da devam ediyor. Bertelsman Vakfı tarafından Dr. Ulrike Wieland ve Ulrich Kober’e yaptırılan bir araştırmaya göre, ülkede her üç kişiden birisi son 12 ay içinde ayrımcılığa uğramış. Federal Hükümet Bağımsız Ayrımcılığa Karşı Mücadele Dairesi Başkanı Ferda Ataman araştırmaya yazdığı önsözde, “Herkes er ya da geç ayrımcılığa uğruyor. Ayrımcılıkla mücadele ve eşit muameleyle bilinci özellikle sosyo-ekonomik açıdan iyi durumda olanlar arasında yüksek olsa da, sosyo-ekonomik açıdan daha kötü durumda olan çevrelerde de ayrımcılıkla mücadele ve eşit muamele konusuna ilgi var.

Bununla birlikte, sosyo-ekonomik açıdan daha az avantajlı çevrelerin veya grupların konumlarını kaybetme korkusu ayrımcılığa karşı korunmaya ihtiyaç duyduklarını gösteriyor. Almanya halen Avrupa’da ayrımcılığa karşı en zayıf yasalara sahip bir ülke. Ayrımcılığa maruz kalan kişiler yeterince korunmamakta. Bu durum değişmelidir” dedi.

Ataman tarafından kamuoyuna sunulan raporda 63 bin ayrımcılık olayına yer veriliyor. Türk isminden dolayı kiralık ev verilmeyen bir kadın, engelli arabasında yaşamını sürdüren ancak otobüs durağında otobüs tarafından alınmayan bir kadın sadece bazı örnekler.

Araştırmaya katılanların üçte ikisi ayrımcılığa karşı eşit muameleden yana olduğunu ifade ederken, yüzde 70’i ırkçılığa karşı daha etkili bir mücadele yürütülmesinden yana. Bu oran 2008’de yapılan bir araştırmada yüzde 43 olarak tespit edilmişti. Irkçılığa karşı önlem çağrısı yapanlar arasında 18-29 yaşları arasındaki gençlerin yüzde 76’sı bu konuda bir şey yapılması gerektiğini düşünüyor. 2008 yılındaki ankette bu oran yüzde 43 düzeyindeydi.

Bertelsmann Vakfı’nın entegrasyon uzmanı Ulrike Wieland, sadece göçmen kökenlerin toplumdaki payının geçtiğimiz 15 yılda artmadığını, ayrıca ırkçılık ve ayrımcılığın da sıkça dile getirilmeye başlandığını belirtti.

Katılımcıların yüzde 56’sı toplumdaki dezavantajlı grupların eşit muamele görmesini sağlama sorumluluğunu siyasette görüyor. İkinci sırada ise yüzde 44 ile resmi daire ve kamu kurumları yer alıyor.

Ankete katılanların yüzde 87’si ana okullarında ve okullardaki eğitim çalışmalarını ayrımcılıkla mücadelede devletin görevi olarak görüyor. Katılımcıların yüzde 60’ı ise şirketlerde çeşitliliğe sahip personel istihdamının artırılmasından yana olduğunu belirtti. Bu oran 2008 yılındaki ankette yüzde 51 düzeyindeydi.

Ayrımcılığa uğradığını ifade eden göçmenlerin yarısı bunu “fazla” ya da “çok fazla” olarak nitelendiriyor. Yine engelli, yoksul ya da Müslüman inancından olanlar en fazla ayrımcılığa uğrayan gruplar. Musevi inancından olanların da üçte biri “fazla” ya da “çok fazla” ayrımcılığa uğradığını iade ediyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 88’i ayrımcılığa karşı mücadelenin politik bir görev olduğunu ifade ederek hükümetlere çağrı yapıyor. Bu oran 2008’de yüzde 86 idi. Araştırmada etnik köken ya da dünya görüşünden ötürü ayrımcılığa uğrayanların sayısının geçmişe göre arttığı ifade edildi. Araştırmaya katılanların yüzde 13’ü bu türden ayrımcılıkla sık karşıladığını ifade etti. Bu oran 2008’de yüzde 6 olarak saptanmıştı. Göçmen kökenlilerin üçte birinden fazlası (yüzde 35) etnik köken veya ırkçı nedenlerle, yüzde 28’i ise din veya inanç nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını ifade etti.

Araştırma 2022 yılında Bertelsmann Vakfı adına Sinus Enstitüsü tarafından 2 binden fazla kişiyle yapılan ankete dayanıyor. (YH)

Close