Eylül sonunda grevlerinin yasaklanmasına karşı üst mahkemeye temyiz için başvuran Ver.di, davayı yine kaybetti. Alt mahkemenin yasaklama gerekçesine katılmayan üst mahkeme bu kez daha orijinal bir gerekçe üretti. Artık sendikaların ne talep edeceğine hakimler karar verecek gibi görünüyor. Veya sendika greve çıkarak yasak olanı meşrulaştıracak.
Nisan 2024’ten bu yana Birleşik Hizmet Sendikası (Ver.di) ve Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) ile Berlin Eyaleti arasında devam eden TİS görüşmeleri iki aydır mahkemede devam ediyor.
Süresiz grev oylaması ardından grev kararı alan sendikalar, greve çıkmadan önce Berlin Eyalet Hükümeti tarafından grevin yasaklanması için mahkeme verilmişti.
27 Eylül günü alt mahkeme grevi, “Sendikalar, yürürlükte olan bir toplu sözleşme feshedilmediği halde grev çağrısıyla iş barışını koruma yükümlülüğünü ihlal ediyor” gerekçesiyle grevi yasaklamışlardı.
Alt mahkeme ayrıca, Berlin Eyaleti’nin “Eyaletler TİS Birliği” üyesi olarak özel bir sözleşme imzalaması durumunda birlik üyeliğini tehlikeye atacağı gerekçesinin göz ardı edilemeyeceğini, bunun “işveren tarafının örgütlenme hakkını kısıtlama” anlamına geleceğini ileri sürmüştü!
11 Ekim günü Berlin Eyalet İş Mahkemesi, grev yasağını farklı gerekçeleri ileri sürerek onayladı. Ver.di sendikası bir üst mahkeme daha başvurup vurmayacağı üzerine henüz karar vermedi.
EĞİTİMCİLER NE İSTİYOR?
Ver.di ve GEW sendikaları, anaokulu öğretmenleri ile stajyerlerin iş yükünün azaltılması, çalışma sürelerinin ve personel anahtarının yeniden düzenlenmesi talebiyle TİS görüşmelerine girmiş ve bunun için çocuk bakım gruplarındaki çocuk sayısının azaltılmasını talep eden sendikalar, bunun için özel bir sözleşme imzalamak istiyorlardı. Kreşlerde çalışma koşullarının iyi olmaması sadece belediyeye ait 280 kreşte çalışan 7 bin eğitim emekçisini değil aynı zamanda kreşe gelen 32 bin çocuğun gelişimini de olumsuz etkiliyor.
Fakat eyalet hükümeti, sendikalarla iş yükünün azaltılmasını içeren bir sözleşme imzalamaya yanaşmamıştı.
Bunun üzerine süresiz oylaması yapan Ver.di ve GEW sendikaları, 280 kreşte çalışan eğitim emekçilerini süresiz grev için grev oylaması çağırmıştı. Ver.di üyelerinin yüzde 91,7’si, GEW üyelerinin ise yüzde 82’si süresiz grevden yana oy kullanmışlar ve iş yükünün azaltılması için mücadele etmekte kararlı olduklarını ortaya koymuşlardı.
GÜNDEME GELMİŞTİ YA…
Berlin Eyalet İş Mahkemesinin 11 Ekim tarihli kararı bir sadece iş hukukçuları arasında tartışılmayacağı açık.
Her ne kadar Eyalet İş Mahkemesi karar gerekçesinde, Senato’nun “kreşlerde genel bir grev yasağı talebini” kabul etmese de, alt İş Mahkemesi gibi, Almanya’da olmayan “grev hakkına” ve “barışı koruma yükümlülüğüne” atıfta bulundu. Mahkemeye göre talepler, tam olarak uygulanmamış olsalar bile, 2023 yılında federal eyaletlerin toplu pazarlık örgütüyle zaten müzakere edilmişti.
Ver.di tarafından yapılan açıklamada, bir süre önce talebinin gündeme geldiğini fakat sonuçlanmadan tekrar gündemden çekildiğini hatırlatıldı. İş yükünün azaltılmasına ilişkin sözleşme olmadığına vurgu yapılan Ver.di açıklamasında, “Dolayısıyla iş barışı yükümlülüğünü zorunlu hale getiren bir hukuksal durum da yok” denildi.
“FELAKETTEN KIL PAYI KURTULDUK”
Senatonun sorumlu üyeleri, sanki bakım altındaki 32 bin çocuğun ve ebeveynleri bir felaketten kıl payı kurtulmuş gibi davranıyor. Eğitim ve Aile Senatörü Katharina Günther-Wünsch (CDU) “Bu karar Berlin’de güvenilir çocuk bakımına bağımlı aileler için önemli bir sinyaldir” dedi. Günther-Wünsch sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben (…) çalışanların çıkarlarını gözeten ve aynı zamanda çocukların ve ailelerin ihtiyaçlarını ihmal etmeyen çözümler bulmak için ilgili herkesle birlikte çalışmak istiyorum”.
Maliye Senatörü Stefan Evers (CDU) daha da ileri giderek, “Çocukların ve ebeveynlerin sırtından yapılan süresiz bir grev durduruldu. Sendika temsilcilerinin artık ılımlılığa ve masaya dönüş yolunu bulacaklarını umuyorum.”
GREV HAKKI İÇİN…
Berlin Eyalet Mahkemesi tarafından onaylanan grev yasağı kararı ülke genelinde bütün mücadeleci işçi ve emekçiler için ciddi bir uyarı olmalı. Mahkemenin ileri sürdüğü gerekçelere bakıldığında bundan böyle bütün grevleri yasaklamanın temelini oluşturacak bir adım olduğu görülmeli. Sonuçta yargıçları, sendikanın müzakere etmek için ileri sürdüğü taleplerin haklı olup olmadığına, yerli ve yersiz olduğuna karar vermeye yönelik.
Diğer yanda eğer sendikalar ne talep edeceklerine yargıçların karar vermesini istemiyorlarsa o zaman kendilerini salt hukuksal mücadele ile sınırlamamalılar. Grev hakkı hiçbir ülkede egemen sınıf tarafından gönüllü verilmedi. İşçi ve emekçiler hakları için mücadele ederken grev araçlarını da meşrulaştırarak yasal hak haline gelmesini sağladılar.
Almanya’da gerçek bir grev hakkı elde etmenin biricik yolu da mücadele ederek, greve çıkarak mümkün olacaktır. (YH)