Önümüzdeki üç ay zarfında (Mart-Mayıs) Almanya’nın on binlerce işletmesinde “Betriebsrat” seçimleri yapılacak. Geçtiğimiz Ekim ayından bu yana çok sayıda fabrikada seçim listeleri hazırlanıyor, sendikalar seçim komisyonlarını eğitiyorlar vs. vb.
Diğer yanda ise fabrikasında/işletmesinde kesinlikle bir “Betriebsrat” kurulmasını istemeyen sermaye sahipleri en ufak bir belirtiyi hemen sezmek ve anından reaksiyon göstermek için bütün olanaklarını seferber etmiş durumdalar. Şimdiden birçok yerde seçim komisyonuna aday olan işçiler sudan gerekçelerle işten çıkartılıyorlar. Patronun bunu başaramadığı yerlerde ise sözde “alternatif” listeler kurularak genelde sendikaların listeleri bölünmeye veya işçilerin oyları bölünmeye çalışılıyor. Dört yılda bir benzeri durum yaşanıyor.
***
Çarlık Rusya’sında gerçekleşen ve bütün dünyadaki işçi ve emekçileri etkisi altına alan Ekim Devrimi’nin Almanya’daki işçi ve emekçileri de etkilemişti. Kasım 1918 yılında Berlin ve Kiel’de başlayan devrimci ayaklanma kısa sürede bütün ülkeye yayılmıştı.
Bugün “İşyeri İşçi Temsilciliği” veya salt “İşçi Temsilciliği” olarak anılan “Betriebsrat” (“İşçi Konseyi”) kurumunun geçmişi de bu devrimci ayaklanmaya dayanır. Devrimci ayaklanma sürecinde işçiler ve askerler tarafından kurulan “İşçi ve Asker Konseyleri” (“Arbeiter- und Soldatenräte”) ayaklanmanın başarılı olduğu bölgelerde yerel ve kısmen eyalet düzeyindeki yönetimleri olduğu gibi fabrikalardaki yönetimleri de ele geçirmişlerdi. İşçiler ve emekçiler kısa süreliğine de olsa başkaları tarafından değil, kendi kendilerini yönetebileceklerini görmüşlerdi.
Bir yanda sosyal demokrat parti SPD’nin ihaneti diğer yanda yeni kurulan Almanya Komünist Partisi KPD’nin tecrübesizliği nedeniyle devrim yenilgiye uğratılmıştı. Fakat bu geçici bir yenilgiydi; işçi ve emekçiler yaralarını hızla sarıyor, partileri KPD’yi daha güçlü bir şekilde yeniden inşa ediyorlardı. Kasım Devrimi’nin tecrübeleri ve Sovyetler Birliği’ndeki işçi ve emekçi iktidarı geniş emekçi kitleleri arasında propaganda ediliyor ve “Sovyet Almanya” fikri yaygınlaşıyordu. Nitekim “Sovyetler” işçi ve askerlerin kurdukları konseylerdi.
SPD ve dönemin sendikal çatı örgütü ADGB geniş emekçi kitleler arasında, “Sovyet iktidarı” yerine “Ekonomi Demokrasisi” (“Wirtschaftsdemokratie”) teorisini propaganda etmeye başlamışlardı.
Bu tartışmalar çerçevesinde Weimar Cumhuriyeti’nde “İşçi Konseyleri Yasası” (“Betriebsrätegesetz”) gündeme geldi ve 1920 yılında karar altına alındı.
***
Savaş sonrası kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nde 1951 yılında madenleri ve demir-çelik endüstrisini kapsayan “Montan-Mitbestimmungsgesetz” yürürlüğe girdi. Buna neden ise yine işçi ve emekçilerin madenlerin ve demir-çelik endüstrisinin kamulaştırılması yönündeki talepleriydi. 1952 yılında bütün işkollarını kapsayan “İşyeri Teşkilat Yasası” (“Betriebsverfassungsgesetz – BetrVG”) karar altına alındı. 1972 yılında büyük bir reforma tabi tutulan “BetrVG” bugün hala geçerliliğini korumakta.
***
Gazetemiz Yeni Hayat’ın bu sayısından itibaren Mayıs sonuna kadar her sayısında “Betriebsrat” seçimleri kapsamında değişik yazılar yayınlamayı planlıyoruz. Bir yanda yukarıda adı geçen değişik yasaların nasıl gündeme geldiği, o dönem tartışmaların hangi çerçevede sürdürüldüğü, yasaların amaçları, masum görünen bir takım maddelerin ne anlama geldiğini incelemeye çalışacağız diğer yanda ise bugün görevde olan “Betriebsratları” mercek altına almaya çalışacağız. Nitekim bir tarafta yıllık geliri 300 – 400 bin euro olan BR başkanları tekellerde “yardımcı menajer” olarak görev yaparken diğer yanda bürosunun kapısının anahtarını almak için mahkemeye başvurmak zorunda kalanlar var. Yani yelpaze çok geniş.
Yayınlayacağımız yazıların, söyleşilerin canlı olması, pratik faaliyet içinde olan okurlarımızın çalışmalarına katkı sunabilmesi için bütün işçi okurlarımızın yardımına ihtiyacımız var. Açılışı Stuttgart’tan işçi arkadaşlarımız (sayfa 11) yaptılar, umarız devamı bütün Almanya’dan gelir.
DÖNÜŞÜM / Serdar Derventli