Written by 17:31 HABERLER

Bir hastanın gözüyle: Korona Güncesi

Almanya’da uzun süren hastalık ve hastane günleri sonrası Koronavirüsünün bulaştığı anlaşılan Türkiye kökenli bir kadın hastalığının ve tanısının kroniğini yazdı:

27 Şubat’ta sabaha karşı İstanbul’dan eve dönmüş, aynı gün tüm öğleden sonra da çalışmıştım. Ve ertesi günü de öyle.
Yorgundum ama herhangi bir hastalık belirtisi yoktu vücudumda… Havalimanındaki korkunç kaosa, özensizliğe, sorumsuzluğa ve havasızlığa bakıp, ‚buradan hastalık kapmadan sağlam kalabilmek çok zor‘ demiştim kendi kendime. Ve ben yıllardır insanların dalga geçmelerine hiç aldırmadan yaptığım gibi, yine tüm koltuğumu, kollukları, emniyet kemerimi, masamı da bir güzel dezenfekte etmiştim uçakta.

Neyse, o hafta sonu hiç bir şey yoktu sıra dışı.
Ertesi hafta da toplam 3 gün 20 saat civarı çalıştım.

6 Mart Cuma günü öksürükle başladı, hafta sonu ise geçen yıl da hayatımı tepetaklak eden gribe benzer belirtilerle inleyerek yattım…

Bir anda koku ve tad duyum gitmiş, mat, hareketleri yavaş çekimde birine dönmüştüm. Saçımın telinden ayak tırnağıma tüm vücudum işkence altında gibiydi… Her ayağa kalktığımda gözüm kararıyor, düşeceğimi anlayınca olduğum yere çöküyordum ki düşersem yaralanmayayım… Bu sayısız kez tekrarlandı gün ve gece boyu. Devriliyor, zeminde boşluğa fırlatılmış, yerçekimsiz bir ortamda uçuyor gibi yatıyor, toparlanınca da yatağıma geri dönüyordum.
Çarşamba gecesi tuvalet dönüşü yine küt diye düşüp bayılınca, ambulans gelip götürdü… Evde de uzun uzun EKG vs…kontrollerim yapıldı ama götürüldüğüm ve şu anda da yattığım hastanede ciğer röntgenim temiz çıkınca, benim uyarıma rağmen Korona testi yapmadan 3, 4 saat sonra yine eve yolladılar… Zira benim, aşıya rağmen her yıl ağır grip ya da solunum yolları enfeksiyonu nedeniyle; onlara ayaktan-acilden veya çok uzun haftalar boyu yatılı konuk olduğum eski kayıtlarıma bakınca ‚bu yine her zamanki enfeksiyonu yaşıyor‘ diye beni hiç ciddiye almadılar.

Yine bayılmalarla üç gün geçti. Cuma günü doktora gittim. O da bronşitiniz azmış antibiyotik kullanmak zorundasınız deyip yolladı. Ama ben gerçekten çok kötüyüm, karnım da şiş bir haftadır neredeyse bir şey yemememe rağmen; „Acaba Korona mıyım?“ seslerim havada kaldı.

Antibiyotikten sadece iki gün birer tane almama rağmen dünyam allak bullak oldu. Kusma, ishal ölüyorum. Hüngür hüngür ağlıyorum.

HASTANE GÜNLERİ

Cumartesi günü yeni bir bayılma gelirken, kalbimin ve ciğerlerimin kesik kesik nefes almaktan çok ama çok yorulduğunu iyice fark ettim ve eşimden beni hastaneye götürmesini istedim.

O günden beri de tam dokuz gündür buradayım.

İshalim olunca ve kanımdaki potasyum oranı çok düşük seviyede çıkınca beni izolasyon odasına aldılar.
4 gün 40 derece ateşle yandım, kavruldum, buz kalıplarına sardılar… Tekrar çekilen ciğer filminde iki taraflı yoğun zatürre görülünce Korona testi yapıldı sonunda.

Birinci sonuç negatif çıktı.

Aradan sadece bir gün geçti, ben bu arada şiddetle, kararlı bir şekilde bakteriyel olmayan bir zatürre için antibiyotik almayı reddediyorum. Israrla, ‚lüften bana başka alternatif tedavi yöntemi ile gelin ben de düşüneyim‘ diyorum. Tüm bu dokuz gün ve gece boyunca, bana deliler gibi devamlı takılan serum, ateş düşürücü ve potasyum tabletleri dışında hiç bir tedavi uygulanmadı.

20 Mart Cuma günü, arada hafif kanlı ve parçalanırcasına öksürüklerimin devam etmesi nedeniyle ciğerlerimin tomografisi çekildi. Doktordan önce teknisyen, ciğerlerimdeki iltihap durumunun berbat olduğunu söyledi.

Bu arada beni de izolasyon odasından çıkarıp 3 oda değiştirtip, 3 defa da eşya – dolap toplatıp yerleştirttiler. Daha da kötüsü, ‚ciğerleriniz tümden berbat, biz tekrar Korona testi yapacağız ve sizi tekrar izolasyon odasına alıyoruz‘ deyip, tüm bu saatler süren gereksiz taşınmaları, yorgunluk ve yıpranmaları bana boşuna yaşattılar. Cumartesi, sanırım kişisel tarihimde benim bir daha asla önceki gibi olmamamda rol oynayacak bir gün oldu…

SONUNDA KORONA TANISI YAPILDI

II. test sonucu olarak korona pozitif çıktı. Ama bana bu haberi bir hastabakıcının değil de bir doktorun vermesi, beni o şoklanmış bezelye torbası halimle bırakmaması gerekiyordu.

Ve hâlâ ikinci gün olmasına rağmen tek bir doktor görünmüyor ortalıkta.

Ben dün gayet sakin kalıp, kendi iç sularımdaki barışı, dengeyi, iç huzurumu, yaşama sevincimi, dinginlikteki gücü en derinde görebilmeyi, yeniden inşa olabilmeyi, moralimi kaybetmemeyi, kendi zihin gücüme ve potansiyelime inanmayı, öz şefkati, hayatımdaki müthiş sevgi kaynağından da asıl şifayı bulabileceğimi gördüm.

Nasıl mı kaptım bu virüsü, inanın bilmiyorum. Sanırım son Istanbul yolculuğum sırasında ya havalimanı ya da uçakta.
O denli kalabalık, o denli çok insanın öksürüğüyle, hijyenik olmayan tutum ve davranışları ile dolu ki her yer.

Ama tüm bu günler geçecek ve ben yavaş yavaş normal hayatıma döneceğim.

Hayat, bekle beni tüm enerjimle geri geleceğim.

Dikkatli olun, kurallara uyun, uymayanları uyarın. Benim başıma gelen size de gelebilir.

Close