Written by 12:56 Allgemein

BİR MİLYAR KADIN AYAKLANIYOR

85-Kadin sayfasi-3

Dünyada her üç kadından biri, hayatında bir kere şiddet görüyor ya da tecavüze uğruyor. Bu sayı yaklaşık 1 milyar kadına denk düşüyor. Şiddete, tecavüze, enseste, sünnete ve seks köleliğine dikkat çekmeye çalışan V-Day hareketi, “One Billion Rising- Bir milyar ayaklanıyor” kampanyası dahilinde dünyanın tüm kadınlarını ayaklanmaya çağırıyor: Direnin, Dans edin, Ayaklanın!

Daha çok Sevgililer Günü olarak bilinen 14 Şubat da bu yıl dünyanın bir çok ülke ve şehrinde kadınlar evlerini, işlerini, uğraşlarını bırakarak sokağa, greve çıkıyor. Yaklaşık 190 ülkede 5 binden fazla kadın örgütü eyleme destek veriyor. Sayı her geçen gün artıyor. Almanya’da da 70’den fazla şehirde farklı kadın örgütlerinin çağrısıyla eylemlerin yanı sıra kültürel etkinlikler de düzenleniyor.

V-Day hareketi, kampanyayı şöyle özetliyor:”Kampanyanın konsepti basit: Her üç kadından birinin şiddeti deneyimlediği istatistiğini hesapladığınızda, dünyada bir milyarı aşkın kadının şiddetten etkilendiğini görürsünüz. V-Day’in 15. yıldönümünde kadınları ve onlara değer verenleri bu şiddete son vermek için sokağa çıkmaya, yürümeye, dans etmeye ve taleplerini yükseltmeye çağırıyoruz.”

 

BİR MİLYAR AYAKTA! BİZ DE!

Göçmen Kadınlar Birliği tarafından yapılan açıklamada da, bütün kadınlar 14 Şubat eylemine katılmaya çağrıldı.  Açıklamada, “Almanya’da her 4 kadından biri şiddete uğruyor. Türkiye’de yalnızca 2012’de 165 kadın öldürüldü. 150 kadın tecavüze uğradı. Britanya’da her yıl 17 bin kadın namus bahanesiyle şiddet görüyor. Mısır, Çad, Etiyopya, Nijerya, Somali’de kadınlar sünnet ediliyor. Pakistan’da tecavüz kurbanı kadınlar olayı ispatlayamazlar ise kırbaçla cezalandırılıyor. Fransa’da her ay, altı kadının aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybediyor. ABD’de her altı dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Dünyada her üç kadından biri, hayatında bir kere şiddet görüyor ya da tecavüze uğruyor. Bu korkunç rakamlar, kadınların nasıl bir dünyada yaşadığını gösteriyor. “ denilerek kadına yönelik şiddetin, milyonlarca kadının bedensel ve ruhsal bütünlüğünü tehdit ettiği vurgulandı.

Açıklamada “Kadına yönelik şiddet, dünyanın birçok bölgesinde devam eden savaşlarda, giderek artan yoksullukta, doğurganlığa yapılan müdahalelerde, göç ve sığınmacı politikalarında, namus cinayetlerinde, taciz ve tecavüzlerde, ev içindeki şiddetin yaygınlığında, kadın ve kız çocuklarının bedeninin istismarında açıkça ortaya çıkıyor.  Medya, cinsiyetçi önyargıları yineleyen, şiddeti magazinleştiren, pornografiyi üreten yayın anlayışıyla kadınları aşağılıyor ve kadınlara yönelik suçların artmasını körüklüyor.” görüşlerine de yer verildi.

Kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri sonucu yaşadığı her tür şiddet ve ayrımcılığı sadece kadınların değil tüm toplumun sorunu olarak gördüklerini dile getiren Göçmen Kadınlar Birliği, şiddeti yaratan, besleyen, körükleyen bütün uygulamalara hayır diyerek duyarlı herkesi şiddete karşı çıkmaya, seslerini duyurmaya, birleştirmeye ve 14 Şubat eylemlerine katılmaya çağırdı. (YH)

 

KIZIMIN ADI JYOTİ SİNGH PANDEY

Toplu tecavüz vakasıyla gündeme gelen Yeni Delhi’de geçen yıl tecavüz olaylarının yüzde 23 arttığı belirtildi. Cinsel şiddet 16 Aralık’taki olaydan sonra da devam etti ve o tarihten sonra polise 45 tecavüz ve 76 cinsel taciz şikâyeti ulaştı.

Geçen yıl 16 Aralık’ta bir üniversite öğrencisinin toplu tecavüze uğramasının ardından Hindistan’da kadınların yaşadığı dram tüm dünyada tartışılır oldu. Özellikle olayın meydana geldiği başkent Yeni Delhi’deki cinsel saldırılara yönelik veriler dikkat çekici. Hint polisinin yaptığı açıklamaya göre,  2012’de 706 kadının tecavüze uğradığı kayıtlara geçti.  Kadınlar, tecavüze uğrayan kadın için adalet ve faillerin cezalandırılması talepleriyle sokaklara dökülürken, polisin şiddetli müdahalesiyle karşılaştı. Gösterilerde  “Daha sıkı yasalar değil, etkin yargılama istiyoruz”, “Güvenliğimizi sağlamak için daha kaç kadın/kız çocuğunu feda edeceksiniz?” gibi pankartlar taşıdı.

Kadınların gösterilerde adalet sistemine karşı sloganlar atması boşuna değil. Yeni Delhi’deki Yüksek Mahkeme’de biriken davaların tamamının görülmesi için tam 466 yıl gerekiyor.

Kadın hakları savunucusu avukat Şveta Barti Hindistan’ın kılı kırk yaran bir yargı ve adalet sistemine sahip olduğunu ve Hint yasalarının da geniş kapsamlı olduğunu kaydediyor. Ancak Barti’ye göre adalet sistemindeki asıl sorun “uygulama.” Barti, “Adalete kavuşmak yıllar sürebiliyor. Ayrıca birçok yasal boşluk da mevcut” diyor.

Kadın hakları savunucusu Şveta Barti, hangi mahkeme olursa olsun kadınların yargı önünde de dezavantajlı olduğunu düşünüyor. Avukat Barti’ye göre kadınlar şiddet karşısında suç duyurusunda bulunmak istediklerinde genelde evlerine geri gönderiliyorlar. Özellikle de yoksul ve eğitimsiz olan kırsal kesimlerdeki kadınların durumu çok daha vahim. Kadınlar, adı sık sık yolsuzluk olaylarına karışan Hint polisinin keyfi uygulamalarına maruz kalıyor, çoğu, özellikle de tecavüz mağdurları, toplumdan dışlanmak endişesi ile susmayı tercih ediyor.

Hindistan’da yasalar, cinsel suç mağdurlarının kimlikleri gizlenerek korunmasını öngörüyor. Yani tecavüz mağdurlarının isimlerinin açıklanması yasak. Bu yasağa karşı çıkan ve kızının ismini herkesin öğrenmesi gerektiğini söyleyen Bedri Singh Pandey “Bütün dünyanın kızımın adının Jyoti Singh Pandey olduğunu bilmesini istiyorum. Kızım yanlış bir şey yapmadı, kendini korurken öldü. Onunla gurur duyuyorum. Onun ismini açıklamak, dünyada bunun gibi saldırılara uğrayan diğer kadınlara cesaret verecektir. Kızımdan güç alacaklardır.”diye konuştu. (YH)

Close