Ayhan Zeytin / DELMENHORST
5 Mart’ı 6 Mart’a bağlayan gece Delmenhorst polis karakolunda yere yığılan ve kaldırıldığı Oldenburg hastanesinde yaşamını yitiren Ezidi ve Iraklı 19 yaşındaki Kürt genci Qosay Sadam Khalaf soruşturmasında savcılık polisi aklayıp dosyayı kapattı. Bu kararın ardından iki gün geçmeden sağlıkçıların görevini iyi yapmadıkları soruşturması da kapatıldı.
Qosay’ın ailesi ve avukatı, davanın düşürüldüğüne yönelik haberi savcılıktan değil de yerel gazetelerden öğrenmelerine sert tepki gösterdi. Qosay’ın anısına kurulan inisiyatif bazı değişik aktivitelerin yanısıra, ölümünün altıncı ayında, bir yürüyüş hazırlığını yapıyordu.
Ancak, Oldenburg’daki Cumhuriyet Savcılığı, olaya karışan polis memurları ve kurtarma görevlileri hakkındaki soruşturmanın bittiğini ilan etti. Savcılık, yaralama, yardım sağlamama ve polis karakolunda ihmalkarlık gibi suçlamaları görmezlikten geldi.
Oldenburg Savcılığı sözcüsü Carolin Castagna, taz’a yaptığı açıklamada, fiili ve yasal duruma göre, yargılamayı durdurma kararının doğru kabul edildiğini söyledi.
“Qosay Anısına İttifak” da, bir basın açıklaması yaparak sözcü Gundula Oerter aracılığıyla soruşturmanın bu şekilde kapatılmasına sert tepki gösterdi. Oerte toplanıtda şunları dile geitrdi: “Soruşturmalar savcı tarafından isteksizce ve önyargılı olarak yürütüldü, sonuç kendi kendisiyle çelişiyordu. Yaşananlar, Qosay’ın ölümünü soruşturma konusunda savcının ciddiyetsizliğini gösteriyor”.
Ailenin avukatı Voigt, çok az seçenek olsa da, soruşturma dosyasını kapatılmasına karşı itiraz yollarını arayacaklarını bildirdi.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken, elbette haziran ayında yapılan yürüyüşten sonra polis tarafından baskıların artırıldığı, maddi cezaların verildiği, bazı gözaltıların olduğu, birinci görgü tanığı Hamudi’nin günlerce göz önünden kaybolup, sonradan ortaya çıktığı gelen haberler arasındaydı.
