Written by 18:30 ÇALIŞMA YAŞAMI

BVG işçilerinin mücadele deneyi: “Rückkupplung Modeli” nedir?

ERDOĞAN KAYA*

Değerli Yeni Hayat okurları, değişik işletmelerde çalışan işçi ve sendika temsilcisi arkadaşlar, sizlere bu yazıda, daha önce Berlin’de Charite hastanesi, Lufthansa ve yine Berlin Temizlik İşleri İşletmesi’nde (BSR) uygulan ve şimdi bu dönem bizim BVG’de hayata geçirdiğimiz “Rückkopplung modeli” üzerine bilgi vermek istiyorum.

Son yıllarda çalıştığım işletmede yapılan sözleşmeler, çalışanları çok memnun etmediği için ciddi bir üye kaybı yaşadık. Örgütlenme oranımız yüzde 40’lara kadar düştü. Sendikaya olan güven çok geriledi. Sendika temsilcisi arkadaşlarımızın çalışmaya olan motivasyonu azaldı. Geçtiğimiz yaz gerek sözleşme komisyonu ve gerekse diğer sendikal organlarımızda, sözleşme öncesi nasıl bir çalışma yürüteceğimizle ilgili ciddi tartışmalar sürdürdük. ‘Üyelerimizi ve hatta bütün çalışanları sürece nasıl dahil edebiliriz?’, ‘örgütlenme oranımızı nasıl güçlendirebiliriz?’ soruları üzerine tartıştık. Bu tartışmalar ve arkasından aldığımız kararlar kolay olmadı. Eski çalışma tarzını bırakmak istemeyen, “sendikal çalışmayı tekrardan mı öğreneceğiz” gibi sözlerle direnen sendikacı arkadaşlar oldu. İkna sürecini kolaylaştırmak için, gerek İşyeri Sendika Yönetimi (Betriebsgruppenvorstand) ve gerekse TİS Komisyonu (Tarifkommission) toplantılarına, Rückkopplung modelini işyerinde uygulamış ve başarılı olmuş arkadaşları davet ettik. Onlarla bu model üzerine uzun sohbetler sürdürdük. Daha sonra bu modelin Berlin Toplu Taşımacılık İşletmesi’nde de (BVG) uygulanması için karar verdik.

RÜCKKOPPLUNG MODELİ NEDİR?

Bu çalışmanın (Rückkopplung) amacı, çalışanları sürece aktif olarak dahil etmek. Çalışma tarzının amacı, sözleşme taleplerinin belirlenmesinden, sözleşmenin bitirilmesine kadar geçen süre zarfında, çalışanları sürece dahil etmek. Bu yüzden ilk defa, sendika üyesi olmayan, hatta Ver.di dışında başka bir sendikaya üye olan arkadaşları da kapsayan, bir talepleri belirleme – anket çalışması da diyebiliriz – çalışması sürdürdük. Dört bine yakın arkadaşla birebir görüşmeler yaptık. Bu çalışma beş hafta (11.09. – 18.10.) sürdü. Ardından sözleşme komisyonu bir araya geldi ve iki gün süren görüşmeler ve değerlendirmeler sonucu 25 Ekim’de talepleri kamuoyuna açıkladı.

Taleplerin açıklanmasından toplu sözleşmelerin başlamasına kadar geçen sürede ise, taleplerin arkasında ne kadar çalışan olacağını göstermek açısından bir imza kampanyası başlatıldı. Bu imza kampanyasını, sadece sendika temsilcisi arkadaş sürdürmedi. Yine bu dönemde 200’ün üzerinde, bölüm sorumlusu, garaj sorumlusu (Hofverantwortliche) adı altında bir ağ oluşturuldu. Bu arkadaşların asıl görevi sadece imza toplamak değil, aynı zamanda her görüşme sonucu ortaya çıkan sonucu, çalışanlara götürme ve çalışanlardan gelen tepkileri sözleşme komisyonuna iletmekti. Bugüne kadar üç görüşme (15 Ocak / 31 Ocak / 11 Şubat) gerçekleşti. Bu işin biraz daha koordineli sürdürülebilmesi için, her görüşmeden sonra garaj sorumluları bir günlük greve çıkarıldı. Grev günü bir araya gelen garaj sorumluları Rückkopplung süresini nasıl planlayacaklarını konuşuyorlar. Her üç görüşmeden sonra çalışanların sonuçla ilgili tepkileri alındı.

Bu nasıl organize ediliyor diye sorarsanız, şöyle anlatayım: Garaj sorumlu arkadaşlar, her görüşme sonrası bir video konferansa katılıyorlar. Sözleşme komisyonu görüşmenin nasıl geçtiği ve işverenin teklifi üzerine bilgi veriyor. Ertesi gün bir araya gelen garaj sorumluları, sabahın erken saatlerinden günün ilerleyen diğer saatlerinde birebir görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerde çalışanlara şu soru soruluyor; ‘Görüşme sonucunda işveren şu teklifi sundu. Bu teklifi kabul ediyor musun? Yoksa taleplerimizin kabul edilmesi için grevle baskının artırılmasından yana mısın?’ Tek tek verilen oylar Rückkopplung’un bitiş tarihine kadar toplanılıyor. Bu tarihin bitiminde sözleşme komisyonu bir araya geliyor ve karar veriyor. İlk Rückkopplung çalışmasına 5 bin 400 çalışan katıldı. İkincisine 8 bin 400 çalışan katıldı ve en son taptığımız çalışmaya ise 9 bin 770 kişi katıldı. Katılım her geçen gün büyüyor. Öncesinde bu çalışmaya güvensiz bakan bir sürü arkadaş sürece dahil oldu ve aktif rol üstlendi. Her üç görüşmeden sonra, çalışanların tepkileri sonucu sözleşme komisyonu üç kere uyarı grevi kararı verdi. İlki 27 Ocak’ta, ikincisi 10 Şubat’ta ve iki gün süren üçüncü uyarı grevi ise 20 ve 21 Şubat’ta gerçekleştirildi.

Ayrıca bu süre içerisinde 1500’e yakın yeni üye kazanıldı. Başka sendikalardan Ver.di’ye geçen arkadaşlar var. Bir dahaki görüşme 26 Şubat’ta olacak. 27 Şubat’ta yine garaj sorumluları greve çıkacaklar ve sonucu çalışanlara götürecekler. Beşinci görüşme ise 21 Mart’ta gerçekleşecek. 10 Şubat günü yaptığımız grevde işverene 40 günlük bir ültimatom verdik. Bu tarih 21 Mart’ta doluyor. Eğer bu zamana kadar, ciddi bir teklifle gelmezlerse süresiz greve gitmek için oylama yapacağız.

“Rückkopplung Modeli”nin çalışmaya nasıl bir katkısı oldu?” sorusuyla yazıyı bitirmek istiyorum. Kısaca özetlemek gerekirse:

Sendikal örgütlenmeyi güçlendirdi!

Sendikaya olan güven arttı!

‘Sendika benim’ anlayışını güçlendirdi!

Sendikal organlar güçlendi!

Çalışanlar politikaya daha açık hale geldi!

İşveren ve sendika komisyonun manevra alanı azaldı!

Bu ve buna benzer daha birçok olumlu yanından söz etmek mümkün. Aslında, işçilerin sürece dahil edilmesi, ilerici ve sınıftan yana sendikacıların hep gündeme getirdiği bir çalışma tarzıydı. Fakat bugün bunun hayat bulması olumlu olarak görülmeli ve daha önemlisi ise, bu deneyimin bütün işletmelerde yaygınlaşmasını sağlamak olacaktır!

* İşyeri Sendika Temsilci

Close