Türkiye’de yaşayan Alevilere eşit hakları çok gören AKP Hükümeti, cemevlerini resmi olarak inanç evi olarak görmediği halde, Avrupa ülkelerindeki Alevileri yedeklemek için Muharrem ayında Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla Avrupa’ya 65 Alevi dedesi gönderdi.
Türkiye ve Avrupa’daki Alevi kurumlarının tepki göstermesine rağmen Almanya başta olmak üzere İsviçre, Avusturya, Belçika, Hollanda ve Fransa’ya gönderilen dedelerin sadece Almanya Alevi İslam Federasyonu tarafından düzenlenen sınırlı etkinliklere katıldığı tespit edildi.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Başkanı Hüseyin Mat, gazetemize yaptığı açıklamada, Türkiye’den gelen hiç bir dedenin AABF’ye bağlı kurumlara girmediğini söyledi. Mat, dede göndermenin amacının Alevilere hizmet değil, onları hükümetin çizgisine çekmeye yönelik bir hamle olduğunu da işaret etti.
Bütün giderleri Diyanet tarafından karşılanan dedelerin hangi kuruma bağlı cemevlerine gittiği, hangi Muharrem etkinliklerine katıldıkları ise tam bir muamma.
AABF’YE DEDELER GİREMEDİ
Konuyla ilgili olarak gazetemizin sorularını yanıtlayan AABF İnanç Kurulu Başkanı Cafer Kaplan da Türkiye’den gelen hiç bir dedenin, kuruma bağlı cemevi, kültür merkezi ve derneğe giremediğini belirterek şunları söyledi: “Türkiye’den gelen 65 dede, Almanya’da bizim kurumumuza bağlı 143 kültür merkezi ve cemevimizin hiç birisinde görev yapmadı. Biz zaten yapmasını da istemiyoruz” dedi.
Kaplan’ın verdiği bilgiye göre Almanya’da AABF dışında kalan 22 bağımsız Alevi derneği var. Bunların 4’üne AABF İnanç Kurulu dede gönderiyor. 4 derneğin de kendi dedesi var. Geriye 14 dernek kalıyor. Hal böyle olunca gönderilen dedeler arasında Almanya için görevlendirilenlerin ancak bu 14 derneğe gitmiş olabileceği tahmin ediliyor. Bu derneklerin önemli bir bölümünün, Alevileri “Türk-İslam sentezi”ne kazanmaya çalışan, dolayısıyla Sunnileştirme çabası içerisinde olan Alevi İslam Birliği’ne yakın hareket ettiği belirtiliyor. Dolayısıyla gönderilen dedelerin de bu amaç doğrultusunda Muharrem etkinliklerine katılmış olabileceği dile getiriliyor.
Almanya’ya gelen dedelerden sadece ikisinin bu kuruma bağlı Hagen derneğine gittiği tespit edilebilmiş.
Kaplan, Türkiye’den Alevi dedelerin gönderilmesini ise şu şekilde değerlendirdi: “Gönderenler de biliyor, bu 65 dedenin Avrupa’da gideceği fazla bir yer yok. Bu nedenle yapılmak istenen, Avrupa Alevi hareketi içerisine düzenlenen bir operasyondan başka bir şey değildir” dedi.
Türkiye’den Avrupa’ya dede gönderilmesine karşı çıktıklarını belirten Cafer Kaplan, kendi dedelerinin kendilerinin eğittiğini ve bunun hizmet için yeterli olduğunu sözlerine ekledi.
SAYI YILDAN YILA ARTIRILIYOR
Avrupa’da ihtiyaç duyulduğu kadar dede yetiştirildiği için Diyanet tarafından böylesine bir uygulamanın başlatılması yadırganmıştı. Bir kaç yıl önce Alevileri Sunileştirmek için yoğun çaba harcayan Cem Vakfı’nın Almanya’daki eski koordinatörü ve Alevi İslam Birliği’nin merhum başkanı Alişan Hızlı tarafından böyle bir girişim başlatılmış ve büyükelçilik tarafından olumlu karşılanmıştı.
Böylece 10-15 dedeyle başlayan Avrupa’ya dede gönderme süreci bugün 65 dedeye ulaşmış bulunuyor. Bu rakam geçen yıl 30 idi. Önümüzdeki yıllarda sayının daha da artırılması öngörülüyor.
Son Muharrem Orucu, Avrupa ülkelerinde yaşayan Alevilerin, Türkiye’den gönderilen dedelere ihtiyaç duymadığını yeterince ortaya koyuyor. Ama, Türkiye’de Alevilerin haklarını tanımayan, cemevini inanç yeri olarak kabul etmeyen AKP Hükümeti’nin kalkıp Avrupa’ya bu kadar dede göndermesi elbette bir “iyi niyet göstergesi” olarak görülemez. Tersine, bu adım Avrupa ülkelerinde yaşayan Alevi inancından Türkiye kökenli göçmenleri dedeler üzerinden yedeklemek isteğinden başka bir şey değildir. Yıllardır Diyanet ve DİTİB üzerinden Sünni inancından olan Türkiye kökenli göçmenleri kontrol etmek için uygulanan “imam ihracı”nın bir benzeri Aleviler için “dede ihracı” şeklinde gerçekleştirilmek isteniyor.
Diğer taraftan bu adım, devletin dini işlere karışması, vatandaşların inançlarını politik çıkarlar için kullanma çabasının bir devamıdır.
Ne var ki, olmayan laikliğin bir kez daha çiğnenmesi anlamına gelen bu adımın Aleviler nezdinde bir etki yaratması mümkün görünmüyor. “Demokrat, inançlara saygılı hükümet” imajı oluşturmak bir yana tersine AKP’ye yönelik tepki ve güvensizliği daha da arttıracaktır.
Nitekim, Avrupa ülkelerindeki Aleviler ve Alevi kurumlarının, ‘dede açılımı’ konusunda gösterdikleri tepkiler de bunun bir göstergesidir. (YH)
Dışişleri Bakanlığı da din üzerinden birleştirecek
AKP Hükümeti’nin Türkiye kökenli göçmenleri yedeklemek için bugüne kadar değişik alanlarda ve biçimlerde sürdürdüğü faaliyetler devam ediyor. Diyanet ve DİTİB üzerinden bu temeldeki faaliyetlerle yetinmeyen hükümet, şimdi de Dışişleri Bakanlığı üzerinden aynı politikayı uygulamaya başladı.
17 Kasım Pazar günü Dışişleri Bakanı Yardımcısı Naci Koru ve Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’nun çağrısı üzerine Köln Başkonsolosluğu’nda dini temelde faaliyet yürüten derneklerle bir toplantı yapıldı. Toplantı çerçevesinde derneklere gönderilen yazıda “Bakan Yardımcısı Naci Koru ve Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu başkanlığında düzenlenecek olan Başkonsoloslar Toplantısı sırasında dini konularda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının başkanlarıyla bir araya gelinmesi öngörülmektedir” denildi.
İnanç temelinde faaliyet gösteren kurumlarla yapılan toplantıya davet edilen Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), söz konusu toplantıda asıl olarak Almanya’daki Sünni İslam’ın karşı karşıya olduğu sorunların konuşulacağından ötürü toplantıya katılmayı reddetti.
AABF Genel Başkanı Hüseyin Mat tarafından yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: “Toplantıya, dini konularda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının davet edildiğinden bahsediliyor ve içerik olarak sadece Almanya’da İslam konusunun ele alınacağı açıklanıyor. Bu çelişkinin altını özellikle çizmek istiyoruz, zira bu toplantıda işlenecek konuların ana başlıklarına baktığımızda ortaya şu çıkıyor; Orta Avrupa’da özellikle de Almanya’da, Sünni İslam’ın sorunlarını nasıl çözebiliriz ve önündeki engelleri nasıl aşabiliriz! Türkiye’de Alevilerin hiçbir sorununu çözmeyen ve çözmek istemeyen zihniyetin çifte standartını burada bir daha görmekteyiz.” (YH)