Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada koronavirüse karşı önlemlerin artırılması çağrısında bulunurken bu zor dönemde dayanışmanın güçlendirilmesini vurguladı. DIDF açıklamasında şu görüşlere yer verildi: İnsanlık bir kez daha kitlesel ölümlere yol açan ölümcül bir virüsle karşı karşıya. Dünyanın dört bir yanına yayılan koronavirüs her gün yüzlerce yeni canlar alıyor. Ölümler arttıkça halk arasında tedirginlik ve panik doğal olarak büyüyor. Herkesi sağ duyulu olmaya, toplum içerisinde dayanışmayı ve yardımlaşmayı güçlendirmeye, bilim insanları tarafından açıklanan virüsün yayılmasını engelleyecek önlemleri hayata geçirmeye çağırıyoruz.
Virüsün bu kadar hızlı yayılması ve aşı gibi tıbbı önlemlerinin henüz geliştirilememesi, yaşanan ölümler ve hükümetler tarafından yaratılan panik ortamı, bütün dünyada aynı kapitalist kâr anlayışına dayalı sağlık sisteminin iflas ettiğini bir kez daha açıkça göstermiştir. Bugünkü tablo yıllardır hastanelerin özelleşmesini, kâr getirmeyen hastanelerin kapatılmasını, sağlık personellerinin azaltılmasını, sağlık alanında yapılan yatırımların kısıtlanmasını, araştırmaya bütçe ayrılmasını engelleyen, ilaç tekellerinin kâr hırsına boyun eğen politikaların sonucudur. Hükümet bu politikalarından derhal vazgeçerek, sağlık hizmetlerinin gelişmesine daha fazla bütçe ayırmalıdır.
Ancak bugün dünyadaki hükümetlerin esas politikası, halkın sağlığını korumak değil, işverenlerin ve silah tekellerinin daha fazla kazanmasını hedeflemektedir. Silahlanmaya, askeri harcamalara her yıl milyarca Euro ayıran Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri, sağlık ve eğitim söz konusu olduğunda ise sürekli kısıtlamaları dayatmaktadırlar. Ancak koronavirüsü, askeri alanlara ayrılan bütçenin sağlık ve eğitim gibi alanlara ayrılması gerektiğini net olarak bir kez daha göstermiştir.
Virüsün yayılma hızının azaltılması, daha fazla ölümün yaşanmaması için Almanya’da hükümet bir dizi tedbiri kamuoyuna açıkladı. Okulların kapatılması, kapalı alanlarda insanların fazla bir araya gelmemesi gibi doğru yönde atılmış adımlar rağmen, yeterli değildir. Ve bu kadarla sınırlı kalırsa, herkesin kendi başının çaresine bakması anlamından başka bir anlam ifade etmeyecektir.
Bunun için halkın temel ihtiyaçlarının karşılandığı sektörlerin dışındaki işçilere ve kamu çalışanlarının sağlığını korumak, toplumsal dayanışmayı güçlendirme, çocuklara bakım amacıyla, tam ücret karşılığında izin verilmelidir.
Zorunlu sektörlerde çalışmak zorunda olan ailelerin çocuklarına sağlıklı ortamlarda güvenli bakım imkanının saplanması devletin sorumluluğunda olmalı. Çocukların ebeveynlerine tam ücret karşılığında yarım gün çalışma getirilmesi de sorunun hafiflemesine yardımcı olabilir. Özellikle yardıma muhtaç yaşlı ve hastalara yardım ve bakım da önceki döneme göre daha fazla titiz bir şekilde örgütlenmeli, bu alanda yeni işyerleri açılmalıdır.
Koronavirüsü nedeniyle yaşanan bu zor süreç, kimi işveren örgütleri ve tekel yöneticileri tarafından fırsata çevirmeye, bu süreçte ortaya çıkacak zararlarını vatandaşın ödediği vergilerden karşılanmasını istemektedir. Hükümet açıkladığı yardım paketiyle buna hazır olduğunun mesajını vermiştir. Halkın toplanan vergilerinin koronavirüs ya da durgunluk gerekçesiyle tekellerin kasalarına aktarılması asla kabul edilemez. Tekellerin elinde yeteri kadar para var. Bu nedenle hükümetinin açıkladığı miktarın sağlık ve eğitim alanına ayrılarak, araştırmalar güçlendirilmeli, daha fazla araç-gereç sağlanmalıdır. Yine bu para esas olarak ihtiyacı olan düşük ücretli emekçilere, sosyal yardım alanların ve emeklilerin aylıklarının yükseltilmesi için harcanmalıdır. Yine merkezi hükümet borç batağı içerisinde olan yerel belediyelere acil destek vererek, halkın ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamalıdır.
Kısa çalışmaya gönderilen işçilerin tam aylık almaları sağlanmalı, işten atmalar yasaklanmalı, tekellerin daha fazla sorumluluk üstlenmesi talep edilmelidir.
Yine, koronavirüs gerekçesiyle pek çok temel hak ve özgürlüğün rafa kaldırılması kabul edilemez. Binlerce işçinin çalıştığı fabrikalarda üretimi durdurmak için harekete geçmeyenlerin, açık hava etkinliklerinin ve yürüyüşlerin yerel yönetimler tarafından keyfi şekilde yasaklanıyor. Bu konuda karar asıl olarak gösteri ve yürüyüş başvurusu yapan kurumlara bırakılmalıdır. Halkın daha iyi bir dünyada yaşamasını savunan, savaşa, silahlanmaya, ırkçılığa, doğa tahribatına karşı mücadele eden bu örgütlerin doğru kararı vereceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Almanya’da yaşayan göçmen emekçilere çağrımız, yaşadığımız kentte, çalıştığımız işyerinde bizim sağlığımızı da etkileyecek gelişmeler karşısında duyarsız kalmayalım. Yardıma muhtaç yaşlı ve özürlülere dayanışma için el uzatalım, sorumluluk üstlenelim. Gelişmeleri yakından izleyerek Alman v.d. uluslardan iş arkadaşlarımız, komşularımız ve dostlarımızda dayanışa içinde olalım. Hükümetin işçi ve emekçilerin, halkın sağlığını korumak için açıl önlemler alması talebini hep beraber güçlendirelim.
Halkın ve emekçilerin sağlığı ve koronovirüsün yaygınlaşmasını engellemek için:
- Temel ihtiyaçlar dışındaki tüm sektörlerde çalışanlara tam ücret karşılığı izin verilmelidir.
- İşten atmalar yasaklanmalı, kısa çalışan işçilere tam ücret ödenmelidir.
- Sosyal yardım alan yoksulların, düşük ücretli işlerde çalışan işçilerin ve emeklilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaları için aylıkları yükseltilmelidir.
- Okulların kapatılması doğru bir adımdır, ancak çocuk bakımında sorumluluk ailelerde değil hükümet de olmalıdır.
- Kapatılan hastaneler açılmalı, özelleştirilen hastaneler kamulaştırılmalıdır.
- Koronavirüsü nedeniyle temel hak ve özgürlükler kısıtlanmamalı. Dışarıda yapılacak eylem ve gösterilerin kararı çağrıcı örgütlere bırakılmalı!
- Savaşa ve silahlanmaya değil, sağlığa ve eğitime daha fazla bütçe ayrılmalı.
- Koronavirüsü gerekçe gösterilerek tekellere milyarlarca Euro hibe edilmemeli!