Written by 09:31 KÜLTÜR

Direnç ve mücadele anıtı olarak Buchenwald Toplama Kampı

Ali Çarman

Kentler vardır tarihte yaşadıklarıyla anılır. Bölgeler vardır savaşlara ve toplama kamplarına saha olmuşlardır. Ve sadece bu nedenden dolayı neredeyse bütün insanlığın bilincine silinmezcesine kazınmışlardır. Auschwitz, Dachau, Terezin, Buchenwald vb. toplama kampları. Farklı uluslardan milyonlarca insan Nazilerin zoruyla toplama kamplarında tutuldu. Bugün dahi kesin bir rakamın verilmediği insan için aslında bu ölüm yolundan başka bir şey değildi.

Bu yıl Buchenwald toplama kampının faşistlerin elinden kurtarılışının 80. yılı. Bunun için de her yıl düzenlenen anma etkinliğine biraz daha fazla önem verildi.

Buchenwald toplama kampı hakkında kısa bilgi

Hitler dönemi Almanya’sında en büyük toplama kampı olan Buchenwald, Weimar yakınlarında kayın ormanı içine kurulmuş bir ölüm makinesi. Haziran 1937 – 11 Nisan 1945 yılları arasında Avrupa’nın her yerinden 277 800 tutsak istiflenerek vagonlarla getirilir. Nazilerin kontrolünde getirilenlerin 249 570’i erkek, 28 230’u ise kadın tutsaktır. Getirilenlerin çoğunluğu Komünist, Yahudi, Sosyal Demokrat, Sovyet askerler, Hristiyan ve Romen’dir.

Buchenwald kampı ve ona bağlı 139 alt kampta 56 000 bin tutsak Naziler tarafından katledilir. Katledilenler arasında, Alman halkının yiğit evladı ve işçi sınıfının önderi Ernst Thaelmann da vardır. 32 ulustan tutsağın toplandığı kampta; KPD merkez komite üyesi Ottmar Geschke, KPD-gençlik örgütü MK üyesi Rudi Arndt, KPD’li milletvekilleri; Walter Kramer, Karl Barthel, Albert Kutz, Walter Stoecker, Dr.Theoder Neubauer ve başkaca isimler sayılabilir.

Direniş, Dayanışma ve Örgütlenme Çalışmaları

Aradan 80 yıl gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen, sömürücü egemen sınıflar her daim bazı gerçeklerin üstünü yalan ve çarpıtmalarla kapatmayı elden bırakmadılar. Buchenwald kampı tutsaklarının örgütlenme ve kendilerini kurtarma girişimi hep inkardan gelindi.

Ölümün her an kapıda olduğu koşullarda başta Komünistler olmak üzere antifaşistler; özgürlük ve yaşamak için örgütlenmeyi büyük bir beceri ile başarırlar. En dayanılmaz işkence, baskı, faşist terör koşullarında dahi örgütlenebileceğini bütün insanlığa gösterdiler.

KPD’li Albert Kuntz, Walter Stoecker ve Theoder Neubauer en sıkı gizlilik koşullarında işe nereden ve nasıl başlayacaklarını  belirlemek için bir komite kurarlar. ‘‘Teslimiyet yok, arkadaşın-yoldaşın için canını ver! Ayrımcılığa yer yok, bütün tutsaklara yardım! Muhbir ve gammazlara karşı uyanık ol, her daim örnek ve disiplinli ol!‘‘ Kamp komitesinin dikkat ettiği kurallar arasında yer almakta.

En basit bir hatanın, ihmalkarlığın ölüme neden olacağını bilen komite diğer uluslardan insanları kapsayarak 18 kişilik illegal enternasyonal kamp komitesi adıyla kampın kurtuluş günü 11 Nisan 1945’e kadar çalışmalarına devam eder.

Tarih çarpıtıcıları iş başında

Buchenwald tanıklarından, bugün aramızda olmayan Emil Carlebach, “Amerikan ordusu 11 Nisan 1945’te Buchenwald’a eriştiğinde kampı ele geçirmek için oluşturdukları saldırı timlerine yapacak bir şey kalmamıştı. Kampta yaşayan tüm ulusların temsilcilerinden oluşturulmuş çok iyi organize edilmiş bir komite yönetimi, tüm gözlem kuleleri ele geçirilmiş, gardiyanlar ve SS görevlileri bizler tarafında tutuklanmıştı. Amerikan ordusunu bilgilendirmek için hazırlanan günlük raporda, “Weimar 11 Nisan 1945.  Özel timler Buchenwald’a vardıklarında her şey komitenin eline geçmişti…” diye yazıyor.

Gerçek böyle iken ve bunu kanıtlayan sayısızca belge ve tanık olmasına rağmen bu yıl bir kez daha derslerle dolu bu gerçeklik görmezden gelinerek inkâr edildi.

Buchenwald kampını tutsaklar değil de müttefik güçler ordusu ABD tarafından kurtarıldığı söylendi. Aradan 80 yıl gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen, sömürücü egemen sınıflar bazı gerçeklerin üstünü yalan ve çarpıtmalarla kapatmayı elden bırakmadılar.

Nazi zulmünün en açık şekilde bilindiği birkaç yerden biri olan Buchenwald toplama kampı “Direnç ve Mücadele Anıtı’ olarak günümüzde halka açık ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmekte.

Faşizme ve savaşa karşı zaferin elde edilmesinin ardından Buchenwald toplama kampı alanında düzenlenen anma töreninde hep birlikte okunan dizeler yaşananları, direnenleri ve yapılması gerekenleri açık bir şekilde ifade etmekte.


‘‘Biz Buchenwaldlılar

Ruslar, Fransızlar, Polonyalılar, Çekler, Slovaklar ve Almanlar, İspanyollar, İtalyanlar ve Avusturyalılar, Belçikalılar ve Hollandalılar, İngilizler, Lüksemburglular, Rumenler, Yugoslavlar ve Macarlar

Kendi kurtuluşumuz için SS’lere, Nazi suçlularına karşı birlikte savaştık.

Bir fikirden ilham aldık: Davamız haklı – zafer bizim olmalı!

Birçok dilde aynı, çetin, amansız, fedakâr bir mücadele verdik ve bu mücadele henüz bitmedi.

Hitler bayrakları hala dalgalanıyor!

Yoldaşlarımızın katilleri hala hayatta!

Sadist işkencecilerimiz hala serbest dolaşıyor!

Bu nedenle, faşist dehşetin gerçekleştiği bu yerde tüm dünyanın önünde yemin ediyoruz:

Mücadeleyi ancak en son suçlu halk yargıçlarının karşısına çıktığında durdururuz!

Nazizm’in kökleriyle yok edilmesi parolamız, yeni bir barış ve özgürlük dünyasının inşası hedefimizdir. Bunu öldürülen yoldaşlarımıza ve onların yakınlarına karşı borçluyuz.

Bu dövüşe hazır olduğunuzun bir göstergesi olarak, yemin ederek elinizi kaldırın ve benden sonra tekrar edin: AND İÇİYORUZ…!‘‘


80. yıl anma etkinlikleri düzenlendiği

Hitler faşizmi döneminde kurulan en büyük kamplardan biri olan Weimar kenti yakınlarındaki Etter Dağı /Ettersberg’e kurulan Buchenwald ve Mittelbau-Dora toplama kamının 80. kurtuluş yıl dönümü olan 11 Nisan dolayısyla, bu yıl 6 Nisan’da etkinlikler yapıldı. Artık çok az kalan kampın yaşanlarından az bir bölümü bu yılkı törene katılabildi. Çoğu 90 yaşının üzerinde olan ve bugün halen İsrail, Polonya, Fransa, Romanya ve Belarus’ya yaşayan dönemin tanıklarının bir kısmı için belki de bu son tören oldu.

Weimarhalle ve toplama kampında gerçekleştirilen 80. kurtuluş yılı etkinliklerinde faşizme karşı mücadele ve aşırı sağa karşı uyanın olma mesajları damgasını vurdu. Weimarhalle’de düzenlenen ve sağ kurtulanların dinleyici olarak katıldığı etkinliğin ana konuşmacısı Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wullf idi. Wulff konuşmasında sağ popülizmin yükselişine karşı uyarıda bulunarak, AfD’nin milliyetçi ve ötekileştirici söyleminin yeni bir barbarlığa zemin hazırlayabileceğini söyledi.

Uluslararası Buchenwald-Dora Direniş Komitesi Başkanı Naftali Fürst, kampta bulunan anıtta düzenlenen çelenk koyma töreninde yaptığı konuşmada, “Her biriniz birer insan olarak kalın” çağrısında bulundu.

Resmi anma töreni ve çelenk koyma töreninin yanı sıra yaklaşık 500 antifaşist genç Ettersberg’te yürüdü ve bir miting düzenledi. “Ölenlerin yanı sıra hayatta kalanları da anıyoruz. Çünkü onların kolektif, dayanışmaya dayalı eylemleri SS’lerden kurtulmalarını ve nihayetinde ABD birlikleri kampı ele geçirmeden önce kampın özgürleşmesini sağladı” diyen Uluslararası Direniş Savaşçıları Federasyonu (FIR) – Anti-Faşistler Birliği Genel Sekreteri Ulrich Schneider, “Kamptaki bu direnişi hatırlamak bugün ve yarın için önemlidir” çağrısında bulundu.

Resmi törende kampın ABD tarafından kurtarıldığı ifade edilirken gerçekler çarpıtıldı. ABD askerleri 11 Nisan 1945’te kampa vardığında, hiçbir Alman askeri kampta değildi ve esirler kampı kurtarmıştı. Anma etkinliğine Rusya ve Balerus temsilcileri ise bu yıl davet edilmedi.

11 Nisan 1945’te kampta hayatta kalan 21 bim 000 mahkum oldu. Nazi döneminde Buchenwald’da toplam 280.000’e yakın insan hapsedilmişti. Bunların 56 bini katledildi. Katledilenler arasında KPD lideri Erst Thälmann da bulunuyordu.

İspanyol yazar, direnişçi ve Buchenwald’de tutsak edilen Jorge Semprún o günü şu sözlerle anlatır: “Savaş grupları önceden belirlenen yerlerde toplandı. Saat 15.00’te askeri komite eyleme başlama emrini verdi. Yoldaşlar aniden ileri atıldılar, silahları ellerindeydi. Otomatik tüfekler, hafif makineli tüfekler, birkaç el bombası, parabellumlar, bazukalar… uzun yıllar boyunca bugün için sabırla toplanmış silahlar, böyle beklenmedik bir gün…”

SS’ler tarafından geride bırakılan ve kendi hallerine terk edilen gardiyanlar, mahkumlardan oluşan savaşçı gruplara karşı çok az direnç gösterdi. Çoğunlukla teslim oldular ya da kaçmaya çalıştılar. Akşam karanlığı çöktüğünde yaklaşık 120’si esir olarak getirilmişti. Daha sonra gelen ABD birliklerine teslim edildiler. ILK ve IMO liderliği infaza izin vermedi. (YH)

 

Close