Written by 13:40 HABERLER

‚Durdurma‘ mücadelenin sonucu

Bruno ODENT
Humanite

Paris, Transatlantik Serbest Ticaret Antlaşması (TTIP) görüşmelerinden vazgeçmeye hazırlanıyor, Almanya Ekonomi Bakanı buna inanamıyor. Müzakere artık ilerlemiyor ve Fransa adına görüşmelere katılan Matthias Fekl görüşmelerin eylülde bitirileceğini ilan etti. Bu ilk zaferi, şubat 2013’te müzakerelerin başladığından bu yana Atlantik’in iki yakasında da sürekli mücadele eden halk direnişlerinin lehine yazmak gerekir. (…)Vahşi bir toplum yaratmayı uman bu proje nihayetinde durduruldu.

Transatlantik Serbest Ticaret Antlaşması (TTIP) artık bitti. Fransa Dış Ticaret Bakanı Matthias Fekl Avrupa Komisyonu’na eylül ayında Washington ile yürütülen müzakereleri durdurma talebinde bulunacağını ilan etti. Fransız bakanın belirttiği temel neden şu: ABD tarafı “Ya hiçbir şeyde geri adım atmıyor ya da sadece kırıntı bırakıyor. Müttefikler böyle müzakere yürütmezler”. Bundan birkaç saat önce de Alman Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, müzakerelerin ‘de facto başarısız’ olduğunu belirtmiş, aslında o da TTIP’in sonunu ilan etmişti.

Her şeyden önce kendi tekellerinin çıkarlarını savunmak isteyen Washington ile farklılıkların giderek artması, Matthias Fekl’in ‘hızlı ve kesin olarak’ durdurmak istediği müzakerelerin başarısızlığını kısmen açıklıyor. Temel nedenleri anlamak için bu ekonomik çelişkilere bir de Atlantik’in iki yakasında da uyumlu olmayan siyasi ortamı da eklemek gerek. Obama’nın, ikinci ve son başkanlık dönemi bitmeden, ocak ayına kadar müzakereleri sonuçlandırmak istemesi, yaşanan Beyaz Saray yarışmasında yürütülen zor tartışmalarla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Donald Trump, ABD kamuoyunun çoğunun karşı olduğu TTIP’e olan tepkileri kendi lehine kullanmak istiyor.

FRANSA VE ALMANYA’DA SEÇİMLER VAR

2017 ilkbaharında Fransa’da, son baharda ise Almanya’da yapılacak seçimlerin yaklaşmasıyla alevlenme olasılığının büyük bir siyasi risk haline getiren bu sözleşme, özellikle de kamuoyu yoklamalarında çok kötü durumda olan bir Fransız Cumhurbaşkanı açısından, sırtlanması gereken ek bir dert olarak ertelenmeyi zorunlu kıldı. Fakat yanılmamak lazım: TTIP’ye karşı oluşan zaferi her şeyden önce Avrupa ve ABD’de halk direnişleri lehine yazmak lazım. Bu mücadeleler, ta şubat 2013’te Barack Obama’nın “Avrupa Birliği ile ticari ve yatırım ortaklığı için genel transatlantik müzakereleri” başlattığının ilanından bu yana devam ediyor. Avrupa kıtasında yedek pilot rolünü ise eski AB Komisyonu ve şu an Londra’da Goldman Sachs adlı bankanın birinci danışmanı olan José Manuel Barroso üstelenecekti. Derhal buna karşı bir mücadele örgütlendi. (…) Bu mücadelelerde müzakerelerin karanlık ve gizlice yürütülmesi teşhir ediliyordu. Müzakereler bu vesileyle kurulan “Ekonomi Dünyası Transatlantik Diyaloğu” adı altında toplanan Avrupa ve ABD’nin en büyük şirketlerinin denetimi altında kurulan küçük bir komite tarafından yürütülüyordu.

TTİP’E KARŞI MÜCADELE BÜYÜDÜ

Büyük tekeller her yönüyle kazançlı çıkacaklardı: Yeni kamu veya özel pazara açılabilecek ve ülkeler arasında en düşük sosyal ve çevresel normlar düzeyinde bir eşleşme sağlanacaktı. Başka şekilde ifade etmek gerekirse demokrasi giderek söndürülmeye mahkum ediliyordu, zira yüksek ekonomik nedenler, yani hiç durmaksızın kârlarını daha fazla arttırma nedeni, demokrasiyi oyun bozucu olarak görüyordu. İki yıl içinde yaratılmak istenilen bu güçlüler dünyasına karşı mücadele sürekli büyüdü. Humanite şenliğinden dünya sosyal forumlarına kadar gitgide sıklaşan ve kitleselleşen direnişlerle…

Tıpkı 10 Ekim 2015’de Berlin sokaklarını dolduran Alman derneklerinin, ilericilerin ve sendikacılarının gerçekleştirdiği yürüyüş, gözlemcilerin belirttiği gibi 2. Dünya Savaşı sonrası yıllarda Alman başkentinin tanık olduğu en büyük gösterilerden birisi oldu. Aynı anda TTIP’ye karşı Avrupa düzeyinde gerçekleşen bir imza kampanyasında 3.2 milyon imza toplandı. Paris Dünya Çevre Zirvesi’nde, OHAL’ın getirdiği yürüyüş yasağını çiğneyerek çevreseverler ‘Büyük petrol tekelleri TTIP’yi seviyor’ pankartını taşıyorlardı. Tüm kıta ve Fransa’da onlarca köy, şehirden sonra Paris’in Republique Meydanı’nı işgal eden “Gece ayakta” hareketi de bu ünlü meydanı “Buraya TTIP giremez” diye ilan etti.

MÜCADELE GERİ ADIM ATTIRDI

Tüm bu art arda sürdürülen direnişler, Avrupalı yöneticilerin vazgeçmesine, en azından köklü bir stratejik geri çekilmeyi benimsemelerine neden oldu. Fakat dikkatli olmaya devam etmek gerekiyor. Matthias Fekl bu “durdurmanın” başka bir zaman “müzakerelerin yeni ve daha sağlam temelde başlamasına” vesile olması gerektiğini ifade etti. Üstelik Kanada ile serbest dolaşım ve hizmetler anlaşması (CETA) hâlâ masa üzerinde. TTIP’ye karşı elde edilen bu ilk zafer Avrupa projesinin yeniden inşa edilmesini savunanlar için oksijen deposu oldu.

Çeviren: Deniz Uztopal

Close