Yakalandığı hastalık nedeniyle 21 Ocak günü Almanya’nın Frankfurt kentinde hayatını kaybeden Erol Büyükkaraca’nın naaşı, bugün düzenlenen töreninin ardından İstanbul’a gönderildi.
Frankfurt yakınlarındaki bir salonunda gerçekleştirilen ve Avrupa’nın değişik ülkelerinden 500 kişinin katıldığı törende konuşan Büyükkarca’nın yoldaşları, 64 yıllık yaşamının yaklaşık 50 yılının devrim ve sosyalizm mücadelesi içinde geçtiğine dikkat çekti.
Saygı duruşunun ardından Emek Partisi (EMEP) adına konuşma yapan Çetin Karahan, “Erol Büyükkaraca hayatı, mücadelesi ve kişiliğiyle örgütümüzün yaklaşık son 50 yıllık tarihini de yansıtıyor. O, örgütüyle onur duyan bir militan olduğu gibi örgütü ve yoldaşları olarak bizler de onun varlığından, onunla sırt sırta mücadele yoldaşlığı yapmaktan büyük bir övünç duyduk. Onunla birlikte çalışan, onunla yolu bir şekilde kesişenler olarak hepimizin özlemle anacağı anıları, sohbetleri, yaşanmışlıkları da var kuşkusuz. Ama hepimizin tereddütsüz hemfikir olacağı bazı meziyetleri vardı. Bunlar, bugün ve gelecekte örgütümüzü ve mücadelemizi güçlendirmek için gerçekten kıymetli özelliklerdi” dedi.
Gençlik adına yapılan konuşmanın ardından Almanya Komünist Partisi İnşa Örgütü adına Diethard Möller de Büyükkaraca’nın ömrü boyunca işçi sınıfının ulusal ve uluslararası düzeyde örgütlenmesi için mücadele ettiğini ifade ederek, onun mücadelesini devam ettireceklerine dikkat çeken bir konuşma yaptı.
TAM BİR ENTERNASYONALİSTTİ
Uluslararası Marksist-Leninist Parti ve Örgütler Konferansı (CIPOML) adına törene gönderilen mesajda, Büyükkaraca’nın uluslararası toplantılarda işçi hareketinin durumu ve sorunları konusunda önemli uyarılar ve değerlendirmelerde bulunduğuna dikkat çekilerek, “Erol Büyükkaraca tam bir enternasyonalistti. Bu alanda partisi tarafından verilen görevleri eksiksiz yerine getirdi. Konferansımızın birçok oturumunda yer aldı ve siyasi katkısı büyüktü” denildi.
Almanya, Fransa, İngiltere, Avusturya, Hollanda ve İsviçre’den törene katılan yoldaşları adına konuşan Aslı Gül, “Yoldaşça paylaşımın birçok güzel örneğini senden öğrendik. Bir çoğumuzun politik gelişimine katkı sağladın. Katıldığımız her türlü etkinliğin olumlu ve olumsuz yönlerini bizlerle paylaşman bize çok şey kattı. Seni hiçbir zaman unutmayacağız ve mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğiz” dedi.
Gazeteci-Yazar Mustafa Yalçıner ise şunları söyledi: “Erol bir devrimciydi. Liberalizmin en etkili olduğu koşullarda yaşıyoruz. Bu koşullarda devrimci olmak, Erol gibi ısrar etmek çok önemlidir. Arkadaşlarına, yoldaşlarına karşı nazik, burjuvaziye karşı sertti. Sadece kitaplardan okuyarak devrimci olan birisi değildi. Bir hamal babanın oğlu olarak kapitalizmi kendi yaşamından öğrenmişti. Bu nedenle, sıradan bir devrimci de değildi. Yüzü hep işçi sınıfına dönüktü. Israrla takip ederdi. Mücadelemizde yaşamaya devam edecek.”
ÇUBUKÇU: UMUTSUZLUK ONDA YOKTU
Ardından bir konuşma yapan Yazar Aydın Çubukçu, “Çok değerli bir komünistti. Bir komünistte olması gerekenleri kendisinde cisimleştirmişti. Türkiye devrimci hareketinin belli başlı yıkım dönemleri vardır. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı, devrimci hareket için büyük bir darbeydi. Arkasından gelen 70’li yıllar bir diriliş ve şahlanış dönemiydi. Erol ve onun kuşağı bu dönemde ortaya çıktı. Son derece çalışkan, inatçı bir kuşak ortaya çıktı. Erol’un en temel özelliklerinden biri, yoksul işçi emekçi sınıfların içinden gelen bir hayatı devrimci mücadeleye taşıması oldu. Sırtladığınız yükü hedefe götürme gücünü her zaman bulamayabilirsiniz. Erol, en ağır yükleri en zor zamanlarda taşıyan kuşaktan bir yoldaşımızdı. Yalnız başına değildi şüphesiz. Devrimi yapabileceğimize inandığımız bir dönemdi. 70’li yıllarda Denizlerden sonra ortaya çıkan kuşak bu partiyi kurdular. Bu kızıl bayrağı burada ve her yerde yükseltmeye çalışan bu kuşaktır. Bu kuşak olmasaydı bugüne gelmemiz mümkün değildi. Komünizm davasını partide cisimleştirerek sınıf mücadelesini yücelten bu kuşak oldu. Erol hep iyimserdi. Hep sorunları çözmeye odaklı bir devrimciydi. Karamsarlık, umutsuzluk onda yoktu. Ondan bize kalan miras mücadeleye hep iyimser bakmak oldu” dedi.
Sık sık “Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm”, “Erol yoldaş ölümsüzdür” sloganlarının atıldığı anma etkinliği, hep birlikte söylenen Enternasyonal marşının ardından sona erdi. Törenin ardından İstanbul’a uğurlanan Büyükkaraca’nın naaşı, pazar günü Zincirlikuyu Mezarlığında düzenlenen törenle defnedildi.