Written by 12:42 KADIN

Eşitlik şartından 30 yıl sonra sorunlar değişmedi

Kadın örgütleri Anayasa’ya eşitlik şartının getirilmesinin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen toplumsal cinsiyet eşitliğinin yavaş ilerlemesinden şikayetçi. Yürürlüğe girdiğinden bu yana hükümetler anayasal görevlerini o kadar yetersiz bir şekilde yerine getirdiler ki, mevcut kriz zamanlarındaki başarısızlıklar kadın eşitliğinde ciddi gerilemelere dönüşme tehlikesi taşıyor.
Son 30 yılda eşitlik politikası reddedilmekten çıkıp lafta kalan vaatlere dönüştü. Ancak şu ana kadar hiçbir hükümet Anayasanın gerektirdiği şekilde eşitlik politikası izlemedi. Göze çarpan bakım açığı, eşit ücretin olmayışı, yüksek yoksulluk oranları veya şiddete karşı koruma eksikliği gibi kadınları her gün zorlayan temel yapısal sorunların çözümü, siyasi olarak ele alınmıyor.

EŞİTLİK LÜKS DEĞİLDİR
Trafik lambası hükümetinin koalisyon anlaşmasındaki kadın politikası taleplerinin kapsamlı kataloğu, kadınları umutlandırmıştı. Ancak hükümet, kadın haklarına yönelik tepkileri engellemek yerine, selefleri gibi cesaretini kaybetti. Kriz zamanlarında sözde daha önemli konulara yönelmesi gerektiği çıkmazına girdi: Eşitlik olması sanki lüks bir şeymiş olarak değerlendirildi, halbuki eşitlik krizlere verilecek merkezi bir yanıt. Eşitlik, ülkedeki kadınların ve ailelerin günlük yaşamlarını iyileştirmenin anahtarı.

SOMUT ADIMLAR ATILMADI
On yıllar boyunca hükümetler, bağlayıcı bir eşitlik stratejisi, yasalar için eşitlik kontrolü veya kamu bütçeleri için cinsiyete dayalı bütçeleme gibi temel olarak eşitliği temel alan yapılar oluşturma konusunda başarısız oldu. Kadınların ekonomik bağımsızlığının merkezi olduğu bölgelerde bile, bakım işinin cinsiyetler arasında adil bir şekilde dağıtılması için çok az önlem alındı; bu nedenle çocuk bakımı ve akrabaların bakımı konusunda aslan payını hâlâ kadınlar omuzlamakta. Kadınlar hâlâ daha az kazanıyor, yoksulluktan daha sık etkileniyor, vergi hukukunda dezavantajlı durumda ve şiddete karşı yeterli korumayı bulamıyor. En son başarısızlıklar arasında, devredilemez ebeveyn ödeneği aylarının genişletilmemesi, bakım veren çalışanlara ücret telafisi yapılmaması veya bir çocuğun doğumu sırasında ikinci ebeveyne ücretli izin verilmemesi de yer alıyor. Gecikmiş aile hukuku reformları da çok geç uygulamaya konuldu ve temel çocuk güvenliği başarısız oldu.

BAZI ADIMLAR ATILDI
Anayasanın 3. Maddesinin 2. Fıkrasına dayanarak, Medeni Kanun, iş hukuku, sosyal hukuk, ceza hukuku ve aile hukukundaki ayrımcılığın ortadan kaldırılması onlarca yıldır mümkündü. 3. Maddenin 2. Fıkrasının 1994 yılında yürürlüğe giren eşitlik şartını da kapsayacak şekilde genişletilmesi, devleti cinsiyetler arası eşitliği sağlamak için aktif önlemler almaya zorunlu kıldı: “Devlet, kadın ve erkek için eşit hakların fiilen uygulanmasını teşvik eder ve çalışır. Mevcut dezavantajları ortadan kaldırmaya yöneliktir”. Ancak bu düzenlemeler sadece sözde kaldı, kadınlar yasal anlamda eşitliğe kavuşmadılar. (YH)

Close