Written by 15:56 uncategorized

G 20: Krizle doğdu, krizle yaşıyor

3-4 Kasım tarihleri arasında Fransa’nın Cannes (Kan) kentinde bir araya gelen G 20 ülkeleri toplantısında, dünyanın içine girdiği kriz sürecine nasıl bir çözüm önerisi ortaya atacağı en çok merak edilen konuların başında geliyordu. Yunanistan ve Euro krizi gölgesinde toplanan G 20 Zirvesinde, IMF’nin krizin olduğu ülkelere daha fazla müdahale etmesi kararı alındı.

3-4 Kasım tarihleri arasında Fransa’nın Cannes (Kan) kentinde bir araya gelen G 20 ülkeleri toplantısında, dünyanın içine girdiği kriz sürecine nasıl bir çözüm önerisi ortaya atacağı en çok merak edilen konuların başında geliyordu.
Yunanistan’daki gelişmelerin gölgesinde toplanan G 20 Zirvesi’nin ana gündemi resmi olmasa da fiili olarak Euro Bölgesi ülkelerinin içine düştüğü borç krizinin dünya ekonomisini nasıl etkileyeceğinden başka bir şey değildi.

 
ACI REÇETEDEN BAŞKA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ YOK
2007’de açık bir şekilde yaşamı etkileyen ekonomik krizden sonra ilk olarak 15-16 Kasım 2008’de Washington’da olağanüstü toplanan G 20’ler zirvesinden ciddi sayılabilecek öneriler ortaya çıkmadı. İspanya, Çek Cumhuriyeti ve Hollanda’nın da davet edildiği bu “Dünya Finans Zirvesi”nden sonra yapılan buluşmalarda da krize çare bulunmadı.
Bu yüzden, özellikle borç krizinin derinleştiği şu dönemde Fransa’nın Cannes kentinde toplanan zirveye olması gerektiğinden çok fazla misyon biçildi. Yunanistan’ın ikinci kredi paketini referanduma götüreceğini açıklamasıyla büyük bir şok yaşayan Avrupa piyasaları ve ülkeleri, bu gerilimin üzerinden zirveye katıldılar.
Halbuki; 23 Ekim’de toplanan Euro Bölgesi Zirvesi’nde Yunanistan’ın borçlarının yüzde 50’sinin silinmesi yönünde alınan kararın moral üstünlüğü ile zirveye katılmayı planlayan Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Papandreu’nun referandum kararına sert tepki göstermiş, yardımları donduracağı tehdidinde bulunmuştu.
Yoğun baskılar karşısında çark etmek zorunda kalan Papandreu, erken seçime ve geçiş hükümeti kurmayı kabul ederek geri adım atmıştı.
Yunanistan ve “Euro krizi” gölgesi altında toplanan G 20’ler zirvesinden çıkan “çözüm” ise IMF’in aktif bir şekilde devreye konulmasından başka bir şey olmadı. Zaten, borç batağı içinde olan ülkelere acı reçetelerin uygulanmasında baş rol oynayan IMF, şimdi daha aktif bir şekilde görev yapacak.
Euro Bölgesi ülkeleri ile ABD arasında sağlanan uzlaşmaya göre IMF, bundan sonra borç krizi içinde olan ülkelere müdahale edebilecek. Bu durumda “Finans itfaiyesi” olarak nitelendirilen IMF, 250 milyar Dolarlık bir “mali bütçe” ile borç krizine müdahalede bulunuyor.
Şimdiden İtalya’nın 45, İspanya’nın 25 milyar Euro IMF’den alacağından söz ediliyor.
Başbakan Silvio Berlusconi, İtalya bütçesinin IMF tarafından gözetlemesi ve denetlenmesini kabul etti.
Böylece, aslında kapitalist ülkelerin ekonomilerinin IMF tarafından kontrol edilmesi, acı reçetelerin halka dayatılması süreci önümüzdeki dönem yeniden öne çıkacak. Bugüne kadar başta Yunanistan olmak pek çok ülkede biraz geride duran IMF, şimdi öne çıkacak, 80’li, 90’lı yıllarda pek çok ülkelere dayatılan “IMF reçeteleri” yeniden gündeme oturacak. Böylece, Euro Bölgesi’nin “düzenlenmesi”nde IMF öncesine göre çok daha aktif bir görev ile karşı karşıya. Bu da halka çok daha acımasız acı reçetelerin dayatılacağı anlamına geliyor.
Daha önce gündeme getirilen mali sermayenin denetlenmesi, daha fazla vergi alınması gibi göstermelik önlemler konusunda ise Avrupa ile ABD arasında bir uzlaşma sağlanamadı.

 

ÖNCE İNSAN, FİNANS PİYASALARI DEĞİL
Her yeri “mali piyasaların istikrarına” bağlayan kapitalist devletler, bundan sonra izleyecekleri politikalardan milyonlarca, milyarlarca insanın mağdur olacağını elbette biliyorlar. Bunun için de dünya genelinde halkın yaşamını daha da zorlaştıran, ağırlaştıran kurumlara, oluşumlara tepki bundan önce olduğu gibi bundan sonra da sürecek. Cannes’de 12 bin polisin yoğun güvenlik önlemlerine rağmen değişik protesto gösterileri düzenlendi. En büyük eylem Cannes yakınlarındaki Niş’te yapıldı. “Önce insan, mali piyasalar değil” sloganıyla gerçekleştirilen ve 15 binden fazla insanın katıldığı eylemde, G 20 tarafından alınan kararlar açık bir şekilde reddedilerek, mücadelenin süreceği mesajı verildi. Eyleme Fransa, Almanya, İspanya ve İtalya’dan küreselleşme karşıtları, sendikalar ve çevre örgütleri katıldı.

 

TOPYEKÜN MÜCADELE ŞART
Hem AB, Euro Bölgesi zirvelerinde hem de G 20 Zirvesi’nde alınan kararlara bakıldığında, kapitalist dünyanın borç krizine tek çare olarak borç krizinin yaşandığı ülkelerin halklarına daha ağır tasarruf paketlerinin dayatılmasından başka bir çözümünün olmadığı görülüyor. Dayatılan bu paketlerin ülkeyi düzlüğe çıkarma yerine daha fazla bataklığa sürüklediği Yunanistan örneğinde görülüyor.
Bu yüzden, acı reçetelerin yazıldığı bütün emperyalist-kapitalist devletlerin oluşturduğu G 20, IMF, Dünya Bankası gibi kurumlara, onların hazırladığı reçetelere karşı topyekün bir mücadele gerekiyor. (YH)

 

NE ZAMAN VE NASIL KURULDU?
Ekonomi alanındaki bu değişimin bir zorunluluğu olarak G 20’ler zirvesi ilk olarak 1999 yılında Almanya’nın başkenti Berlin’de toplandı.
Ancak grubun kuruluşu biraz daha öncesine dayanıyor. 1997 yılında “Asya Kaplanları” olarak adlandırılan Uzakdoğu ülkelerinde yaşanan ekonomik krize bir yanıt amacıyla dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’un çağrısıyla, Kanada’nın Vancouver kentinde toplanan APEC Zirvesi’nde 22 ülkenin katılımıyla “Willard Grubu” kuruldu. “G 22” olarak adlandırılan bu grupta bugün G 20 üyesi olan ülkelerin yanı sıra Hon Kong, Malezya, Polonya, Singapur ve Tayland yer alıyordu. Bugün G 20’de yer alan AB, Türkiye ve Suudi Arabistan ise gruba dahil edilmedi.
Asya krizine yanıt olarak ortaya çıkan G 20 Grubu’nun ilk toplantısı 1998’de ABD’nin başkenti Washington’da gerçekleştirildi.
Tartışmalar sonucunda yapılan öneriler Asya Krizi’nin çözümü için ciddi bir çıkış olmadı. Gruba katılan ülke sayısı 1999’un Mart ve Nisan aylarında yapılan toplantıda bu kez 33’e çıkarıldı.
Ancak bu artış; büyük ülkeler arasında, bu kadar geniş bir grubun ekonomik ve mali sorunlara çare bulmasının zor olacağı tartışmalarına yol açtı. Eylül 1999’da Almanya’da yapılan ön hazırlık toplantılarında gruba katılan ülke sayısının 19’a düşürülmesi konusunda görüş birliğine varıldı. Böylece Aralık 1999’da ilk olarak G 20 Zirvesi, 19 ülke artı AB şeklinde Berlin’de bir araya geldi.

Close