16 yıl aradan sonra ilk kez Rusya’sız toplanan G 7 Zirvesi’nde Rusya’ya yaptırım tehditleri çıktı. Dünyadaki açlık, yoksulluk, sefalet, Ebola, iklim ve çevre sorunları ise liderlerin buluşmasına sadece “çerez” oldu. Zira bu konularda elle tutulur somut bir karardan çok boş vaatler bulunuyor.
Dünyanın 7 büyük ülkesinin* liderlerinin Garmisch-Partenkirchen yakınlarındaki Elmau Şatosu’da 27 saat süren buluşması, hem 360 milyon Euro’ya yakın bir meblağ mal oldu hem de bir hafta boyunca Münih’ten başlayarak Elmau Şatosu çevresine kadar halkın yaşamını çekilmez hale getirdi. Bütün bölgede “güvenlik” gerekçesiyle adeta olağanüstü hal ilan edildi, her adım başı üst aramaları ve kimlik kontrolleri yapıldı. 17 bin polis grev yaptı.
Günümüz dünyasında ülkeler arası hiyerarşi piramidinde en üstte yer alan ülkelerin liderlerinin buluşmasının bu denli olaylı olması, elbette hem bu ülkelerin liderlerinin bir araya gelmesinin sıradan bir buluşma olmaması, hem de bunlara karşı tepki ve öfkenin geniş halk kesimleri arasında birikmesinden kaynaklanıyor.
Tepki cephesine baktığımızda batılı emperyalist devletlerin liderlerinin Almanya’da rahat toplanmadığını söylemek mümkün. Münih’te 4-5 Haziran’da yapılan Alternatif Zirve’de, G 7 ülkeleri özelinde kapitalist devletlerin sebep olduğu sorunlar değişik boyutlarıyla masaya yatırıldı. Açlık, yoksulluk, savaşlar, çevre ve iklim sorunlarının asıl olarak bu ülkeler tarafından izlenen politikalardan kaynaklandığına vurgu yapılarak, bu sorunlardan kurtuluşun bu ülkelerin politikalarının mutlaka değiştirilmesinden geçtiğine işaret edildi. Bu çerçevede 5 Haziran’da Münih’te yapılan protesto gösterisine 40 bin kişi katıldı ve önemli mesajlar verildi. Münih, Garmisch-Partenkirchen ve Elmau Şatosu çevresinde yoğun güvenlik önlemleri ve saldırılara rağmen yapılan pek çok irili ufaklı gösteri ve aksiyonda da dünyanın sorunlarına işaret edilerek, bunlara ciddi çözümlerin getirilmesi talep edildi.
G 7 ZİRVESİ KARARLARI NE ANLAMA GELİYOR
Ne var ki, sokakta onbinlerce insanın dile getirdiği taleplerle liderlerin konuştuğu konular arasında önemli farklılıklar bulunuyordu. Sokağa çıkan halkın taleplerine kulak kabartmak yerine emperyalist devletlerin, uluslararası tekellerin çıkarları asıl olarak konuşuldu ve ona göre kararlar alındı.
Bundan tam 40 yıl önce Almanya ve Fransa’nın çağrısıyla toplanan “Yediler Grubu”nun (G 7) asıl amacı, batılı kapitalist ülkelerin Doğu Bloku’na karşı sıkı bir ittifak oluşturmaktı. Başta NATO olmak üzere çeşitli düzeylerde daha fazla ülkenin katılımıyla kurulan değişik örgütlere ek olarak oluşturulan G 7, denilebilir ki bir süre sonra bütün kapitalist dünyanın en etkili karar mekanizması haline geldi. G 7 zirvelerinde alınan kararlar, sağlanan uzlaşmalar sonradan bütün ülkeler için geçerli hale geliyordu. Bu durum bugün de sürüyor. Rusya’nın kapitalist dünya sistemine entegrasyonu için 1998’den itibaren yapılmaya başlanan G 8 zirveleri, Elmau’daki buluşmayla yeniden eski formatına dönmüş bulunuyor. Bu formatın özü, batılı kapitalist-emperyalist devletlerin kendilerini tehdit eden Rusya-Çin eksenine karşı ittifakını sürdürmeye devam etmesidir.
Hal böyle olunca da, 16 yıl aradan sonra ilk kez Rusya’sız bir araya gelen ülkeler gündemin baş sırasına Rusya’yı koydular. Rusya’ya yaptırımların sertleştirileceğinin mesajının verildiği zirvede Ukrayna ile dayanışmayı daha iyi koordine etmek için Kiev’deki G 7 ülkelerinin büyükelçilerinin katılımıyla bir grup kurulacak. Bu da, söz konusu ülkeleri Rusya’ya karşı Ukrayna topraklarında daha yakın işbirliği içinde çalışacakları anlamına geliyor. Bu durum elbette, bölgede savaş, çatışma ve silahlanma riskini daha da artırıyor. Denilebilir ki, (Rusya’sız toplanarak) küçülerek yeniden G 7’ye dönüşen zirvede en çok Rusya’ya karşı nasıl birlikte mücadele edileceği konuşulmuştur. Rusya’nın yeniden sürece dahil edilmesi ise gündemde bulunmuyor. Bu bakımdan sorunlar da büyümüş durumda.
BESLEDİKLERİ IŞİD’İN ÖNÜNÜ ALABİLİRLER Mİ?
Zirvenin bir diğer önemli gündemi ise radikal dinci terör örgütü IŞİD ile nasıl mücadele edileceğiydi. Bu nedenle Tunus, Nijerya ve Irak devlet başkanları da Elmau Şatosu’na davet edildi. Libya’da acil bir şekilde “ulusal birlik” sağlanmasını isteyen G 7 ülkelerinin derdi ülkedeki kanın bir an önce durmasından çok, Libya üzerinden Avrupa’ya gelen sığınmacıların azaltılmasıydı. Libya’nın bu hale gelmesinde asıl olarak kendilerinin sorumluluğunun olduğunu ise hatırlamak dahi istemediler. IŞİD ile mücadelede ise çok fazla somut bir karar alınmadı. Anlaşılan o ki, Irak ve Suriye’de terör örgütünün akıttığı kan “acil önlenmesi gereken bir durum” olarak görülmüyor.
İKLİM, YOKSULLUK VE DİĞER SORUNLAR
Münih’te yapılan gösteride en çok dikkat çeken ABD ile AB arasında imzalanması planlanan Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması (TTIP) olurken, liderler bu konuda geri adım atma niyetinde olmadıklarını deklere ettikler.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, görüşmelerin yıl sonuna kadar yeniden başlamasını umduklarını söyledi. Almanya’da halkın önemli bir bölümün bu anlaşmaya karşı olduğunu ise görmezlikten geldi.
21 sayfalık sonuç deklarasyonunda dikkat çeken bir diğer nokta da, G 7 ülkelerinin Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) belirlediği şartlarının üretim yapılan ülkelerde de tanınması oldu. G 7 ülkelerine ait tekellerin üretim yaptığı Asya ülkelerindeki insanlık dışı çalışma koşulları uzunca bir süredir gündemde. Özellikle Bangladeş’te bir tekstil fabrikasında 1100 işçinin hayatını kaybetmesinden sonra batılı tekellerin rolü tartışılmıştı. G 7 ülkeleri şimdi üretimin yapıldığı ülkelerde ILO sözleşmelerini geçerli olmasını istiyor. Bunun nasıl ve ne zaman hayata geçeceği belli değil.
Daha önceki zirvelerde ele alınan dünyadaki açlık ve yoksullukla mücadele pek gündem olmadı. İklim sıcaklığına karşı oluşan tepkileri yatıştırmak için ise 2050 yılına kadar enerji kanyaklarının değiştirileceği, kömür, petrol ve doğalgazın kullanımının azaltılacağı, bunun yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılacağı konusunda görüş birliğine varıldı.
2030 yılına kadar G 7 ülkeleri tarafından 500 milyon insanın açlıktan kurtarılması hedeflendi. Ancak daha önceki hedefler gibi bunun da tutturulmayacağı şimdiden belirtiliyor. Zirvenin en önemli gündemi olacağı ifade edilen Ebola salgınıyla mücadele kararı çıktı.
Alman basını tarafından “Yüzyılın vaatleri” diye sonulan G 7 vaatlerinin yokulluk ve iklimle ilgili bölümlerinin yerine getirilmeyeceği daha önce verilen benzer vaatlere bakıldığında bugünden görülüyor. Zira, bugün önemli olan artan rekabet ve çelişkilerden daha üstün çıkmak onların başlıca hedefi haline gelmiştir. Bu nedenle, Münik ve Garmisch-Partenkirchen sokaklarında yükselen talepler için daha fazla mücadele gerekiyor.
*Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, ABD, Kanada ve Japonya