Yakup Dost
İsveç liman işçileri sendikası Svenska Hamnarbetarförbundet’in üyelerinin çoğunluğunun Aralık 2024’te Gazze Şeridi’ndeki yıkıcı insani krize karşı Filistin halkıyla dayanışma amacıyla İsrail’e ve İsrail’den askeri malların taşınmasını boykot etme kararı almasının ardından İsveç liman şirketleri birliği konuyu derhal iş mahkemelerine taşıdı.
Ancak patronlar bir başarı değil sadece bir gecikme elde edebildiler. 3 Şubat’ta yetkili mahkeme sendikanın planını Almanya’dakinden biraz daha geniş olan siyasi grev hakkı temelinde onayladı ve işçiler 4 Şubat’tan itibaren altı gün boyunca İsrail’e giden ve İsrail’den gelen hiçbir askeri malı yüklemedi.
YAPABİLECEĞİMİZİN EN ASGARİSİ
“Şu anda Gazze’de yaşananların korkunç olduğu konusunda büyük bir fikir birliğimiz var. Bunun kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz” diyen sendika başkan yardımcısı ve kampanya sözcüsü Erik Helgeson, Arbetet gazetesine verdiği demeçte bu eylemin arkasındaki nedenleri anlattı: “İsrail ordusunun finansmanına ya da silahlandırılmasına katkıda bulunduğumuzu bildiğimiz halde hiçbir şey yapmadığımızı çocuklarıma nasıl açıklayabilirdim bilmiyorum. […] İsrail’in eylemlerini daha pahalı ve daha zor hale getirmeye çalışmak yapabileceğimizin en asgarisidir.” Bu karar dünya çapında sendikaların daha fazla girişimde bulunmasını uman Filistin sendikal hareketi tarafından selamlandı.
Ancak, İsveç Radyosu’nun haberine göre kendilerine baskı yapan silah endüstrisi ve ordunun yanı sıra liman patronları bu önemli dayanışma işaretini hoş karşılamadılar ve bu nedenle Göteborg RoRo Terminalinde (GRT) çalışan Erik’e 3 Şubat’ta apar topar yapılan bir toplantıda güvenlik yönetmeliklerini ihlal ettiği ve sadakatsizlik yaptığı gerekçesiyle işten çıkarılacağını ve hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu söylediler. Bir hafta önce gizlice yaptıkları bu şikayetin içeriğini açıklamadılar ve herhangi bir soru sorulmasına izin vermediler.
ULUSAL GÜVENLİK ENDİŞESİ
Bu gizlilik sebepsiz değildi: Şirket tarafından aynı gün gönderilen basın açıklamasında işten çıkarma gerekçesi olarak “ulusal güvenlik” gösteriliyordu!
Polisin, terminalin sahibi Danimarkalı DFDS şirketinin aksine, boykot eyleminin mahkeme tarafından onaylandığını kabul etmesi ve bu nedenle herhangi bir soruşturma açmayacağını açıklaması sadece bir teselli.
İFADE VE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK CİDDİ TEHDİT
Bunun nedeni, sendikanın da belirttiği gibi, “işveren tarafından medyada yapılan anlamsız suçlamalar ve küçük düşürücü hakaretlerin Erik ve ailesini tehlikeye atmış olmasıdır. […] Bunlar sadece ifade özgürlüğünü değil, aynı zamanda üyeleri adına hareket eden sendika temsilcilerinin özel haklarını da ihlal etmektedir. Bu nedenle, hem ifade özgürlüğü hem de örgütlenme özgürlüğü için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır ve bunlara müsamaha gösterilmemelidir.”
Sendika tüm yasal yollara başvurmaya hazır olduğunu vurgularken, İsveç yasalarına göre şirketlerin kıdem tazminatı ile işçilerden kendi istekleri dışında kurtulabileceğine ve bu kıdem tazminatı seviyesinin GRT’nin sahibi Danimarkalı DFDS gibi ulusötesi şirketleri caydırmak için çok düşük olduğuna dikkat çekiyor. Bu çerçevede sendika GRT ve çoğunluk sahibi DFDS’ye iddiaları geri çekmeleri ve Erik’i derhal görevine iade etmeleri çağrısında bulundu.
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN DAYANIŞMA MESAJLARI
İsveçli işçiler bu çağrıya yanıt verdi. Öğretmenler, tramvay sürücüleri, elektrikçiler, inşaat işçileri ve metal işçileri gibi çok çeşitli meslek gruplarından sendikaya dayanışma mesajları gönderildi. San Francisco’daki ILWU Local 10’un liman işçilerinin yanı sıra Hamburg ver.di Denizcilik Komitesi ve diğer uluslararası örgütler, dayanışmanın İsveç ile sınırlı olmadığını gösterdi. Bu güçlü destek karşısında Erik pes etmiyor ve diğer şeylerin yanı sıra GRT’ye karşı bir iftira davası açarak kendini savunuyor.