Written by 15:24 HABERLER

Haddini bildirmek ya da çifte standart

AB, Belarus’a yeni yaptırımlar uyguluyor. Birkaç AB veya NATO ülkesinin 2013 yılında sivil havacılığa yönelik benzeri bir saldırısının ise hiç bir sonucu olmamıştı.

AB, Minsk’teki Ryanair uçuşunun zorla durdurulmasına ve sürgünde yaşayan Belaruslu bir muhalifin tutuklanmasına cevaben Beyaz Rusya’ya yeni yaptırımlar uyguluyor. Örneğin Belarus havayollarının artık AB hava sahasını geçmesine izin verilmeyecek; ayrıca yeni ekonomik yaptırımlar söz konusu.

Tepkiler, Temmuz 2013’teki bir olaya verilen tepkilerle tam bir tezat oluşturuyor. O sırada, birkaç AB ülkesi, Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’in uçağını, uluslararası standartları ihlal ederek hava sahasını aniden kapatıp Viyana’da mola vermeye zorladı. Bunun nedeni, Amerika Birleşik Devletleri’nin uçakta whistleblower Edward Snowden’ın bulunduğundan şüphelenmesi ve onu tutuklamak istemesiydi. Snowden Rusya’da kaldığı için operasyon başarısız oldu. Berlin’den veya AB’den sivil havacılığa aykırı bu duruma karşı hiçbir protesto olmadı. Şimdiki tepkiler, Minsk’in yaptığının Batı tarafından korunan sürgündeki tüm Belarus muhalefetini belirsizliğe sürüklemesiyle açıklanabilir.

„Devlet Hava Korsanlığı“

Daha pazar günü, Minsk’te Ryanair uçağının zorla durdurulmasından ve onunla seyahat eden Belarus muhalefet üyesi Roman Protasewitsch’in tutuklanmasından hemen sonra, Berlin, AB ve ABD’deki politikacılar Belarus’un yaklaşımını şiddetle kınadılar. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, „Ryanair’in Atina’dan Vilnius’a giden uçağını Minsk’e inmeye zorlamanın kesinlikle kabul edilemez olduğunu“ söyledi. Almanya Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Olaf Scholz’un, AB’nin „Belarus diktatörü Lukashenko ve rejimine karşı sonuçlar çıkarmak zorunda kalacağını“ söylediği kaydedildi. Dışişleri Bakanı Heiko Maas da „Avrupa Birliği adına net sonuçlar çıkarılacağını“ açıkladı. Yeşiller partisi başbakan adayı Annalena Baerbock, zorunlu inişi „bir yolcu uçağının devlet tarafından kaçırılmasıyla“ eş tutarken, Litvanya yetkilileri uçak kaçırma ile ilgili soruşturma başlattıklarını duyurdu ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı „devlet hava korsanlığını“ kınadı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Avrupa’daki ABD müttefikleri ile yakın koordinasyon içinde olduğunu duyurdu ve ayrıca bir „uluslararası soruşturma“ çağrısında bulundu.

Mola vermeye zorlandı

Olay eşi benzeri görülmemiş gibi yansıtılsa da hiçbir şekilde emsalsiz değil. 2-3 Temmuz 2013 gecesi, Moskova’daki bir konferanstan dönüş uçuşunda olan Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’in uçağında da benzer bir olay yaşandı. Whistleblower Edward Snowden kısa süre önce Rusya’nın başkentine gelmişti ve Birleşik Devletler onu neredeyse her ne pahasına olursa olsun yakalamaya çalışıyordu. Gizli servis çevrelerinde Morales’in Snowden’ı Bolivya’ya sığınma hakkı vermek için uçağına bindirmiş olabileceğine dair söylentiler dolaşıyordu. Bolivya cumhurbaşkanlığı uçağının Moskova’dan kalkmasının ardından NATO üyeleri Fransa, İtalya, İspanya ve Portekiz, Washington’un baskısı altında olduğu anlaşılan bir yıldırım operasyonu ile hava sahasını uçuşa kapattı. Morales, Viyana’da durmak zorunda kaldı. Orada uçak kontrol edildi ve sonuçta Snowden’ın uçakta olmadığı görüldü. Bolivya cumhurbaşkanının eve dönüş yolculuğuna devam etmesine izin verildi. Snowden uçakta olsaydı, o da Belarus muhalif Roman Protasevich gibi tutuklanacaktı.

„Yasal Olarak Kusursuz“

O zamanki olay sadece Batılı devletlerin prensipte muhalifleri tutuklayabilmek için yabancı uçakları inmeye zorlama tutumunu göstermiyor. Daha da kötüsü, Morales’in uçağı uluslararası standartlara göre diplomatik dokunulmazlığa sahip bir başkanlık uçağıydı. Sert tartışmalardan sonra, daha da büyük bir diplomatik skandalı önlemek için Viyana’daki jetin kontrolü „gönüllü denetim“ olarak ilan edildi. O zamanlar Batı’da “ hava korsanlığı“ eyleminden söz edilmedi – tüm NATO ve / veya AB üyeleri. Fransa, İtalya, İspanya ve Portekiz hükümetleri bir süre sonra olaydan „pişman olduklarını“ açıkladılar; Bolivya yetkilileri yalnızca boş özürler aldı. Yorumlar, Snowden için „muhalif avının“ „garip meyveleri“ olduğu ile sınırlı kaldı. Devletler hukuku avukatlarının, Viyana’ya inişe zorlayan ve kontrolü mümkün kılan hava sahasının aniden kapatılmasının „yasal olarak kusursuz“ olduğunu söyledikleri aktarıldı; AB Komisyonu’nun da aynı pozisyonda olduğu söylendi. Yaptırımlar asla konu olmadı.

Sürgün muhalefetinin başkenti

O zamanın aksine, Berlin’deki tepkilerin bu denli sert olmasının nedeni, uçağın inişe zorlanması değil, Batı’nın koruması altında olan Belaruslu muhaliflerin tümünün başına gelebileceği. Pazar günü Minsk’te tutuklanan Roman Protasevich, Belarus muhalefetinin merkezi ajitasyon organlarından biri olan Telegram kanalı Nexta’nın eş editörü olarak isim yaptı. Protasewitsch, bir ziyarette muhalefet lideri Svetlana Tichanovskaya’ya eşlik ettiği Yunanistan’dan dönüş yolundaydı; Tichanovskaya Atina Dışişleri Bakanlığı’nın daveti üzerine, üst düzey siyasetçilerin katıldığı bir ekonomik foruma („Delphi Forumu“) katıldı. Destekçileri, Ryanair uçuşunun varış noktası olan Vilnius’un sadece Tichanovskaya’nın şu an yaşadığı yer değil, aynı zamanda „Belarus muhaliflerinin bir tür başkenti“ olduğunu söylüyor; Litvanya ayrıca Belarus muhalefetinin sürgündeki siyasi faaliyetlerini „yönetiyor“. Federal Alman yetkililer de Vilnius aracılığıyla Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukashenko’ya karşı protestoları destekliyor; CDU’ya bağlı Konrad Adenauer Vakfı, „Belarus’taki ortaklarla“ yakın temaslarını oradan sürdürüyor.

Yeni yaptırımlar

AB ve üye devletleri şimdi Beyaz Rusya üzerindeki baskıyı büyük ölçüde artırıyor. Değişik havayolu şirketleri Belarus’a uçmayacaklarını ve hava sahasını kullanmayacaklarını açıkladılar. Bazı ülkeler de Belarus uçaklarını havaalanlarına indirmeme kararı aldılar. AB de Belarus demokrasiye dönünceye kadar kalkınma yardımlarının yapılmayacağı, birey ve şirketlere özel yaptırımlar uygulanması gibi sert önlemler aldı.

(German Foreign Policy’den çeviren: Semra Çelik)

Close