Written by 12:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Haftada 35 saat çalışma haftası için verilen mücadelenin 40. yılı kutlanıyor

Ali Çarman / Stuttgart

İşçi sınıfı hareketi tarihinde sendikaların şu ya da bu nedenle emekten yana tutum alıp, buna uygun bir çaba içine girdiklerinde önemli kazanımlar elde ettiklerinin pek çok örneği var. Bunlardan birisi, Almanya işçi sınıfı mücadelesinde IG Druck und Papier ve IG Metall sendikalarının 1984 yılında başlattıkları 35 saatlik iş haftası grev ve mücadelesidir.

Her ne kadar işçi sınıfının çalışma saatlerini kısaltma mücadelesinin tarihi çok eskilere dayansa da asıl olarak bir sembol haline gelen mücadeleci, iki tarafın (işçi-patron) güçlerini yokladığı, gücünü üretim alanlarında sınadığı bu dönemin 40. yılı nedeniyle az da olsa toplantılar yapılmakta.

ÇALIŞMA SAATLERİNİN AZALTILMASININ TARİHİ

Sömürücü egemen sınıflar tarih boyunca işçileri yapabildiği kadar uzun çalıştırmak için değişik yol ve yöntemlere başvurmuştur. Öyle ki, 1 Mayıs 1856’da  8 saat iş/çalışma talebi kanla bastırıldı. Şartlar ne olursa olsun daha fazla kar peşinde koşanlar işçilerin en insani taleplerine karşı adeta terör estirmekten geri durmadılar. Almanya’da sekiz saatlik iş günü için gerçekleştirilen grevler bunun göstergesidir.

1889: Yüzbin maden işçisinin 5 hafta 

1891: Onbin kitap basım işçisinin 12 hafta

1896: Onsekiz bin liman işçisi (Hamburg) 11 hafta

1903/1904: 19.yüzyılın tipik sanayi şehrilerinden olup ‘’100 Baca Şehri’’ lakaplı Crimmitzschau’da sekiz bin kadın-erkek tekstil işçi 5 ay

1904/1905: 215 bin maden işçisi 4 hafta

1923/1924: Bedeller ödenerek kazanılan 8 saatlik işgününü yeniden uzatmak isteyen patronların saldırılarına karşı ülkenin değişik şehirlerinde 500 bin işçinin katıldığı 6 aydan fazla süren grevleri yapıldı.

İşçi sınıfı mücadelesinin ortaya çıkardığı veriler detaylandırılabilir, biz buraya en belirgin olanlarını ancak alabildik.

KENDİMİZE VE ÇOCUKLARIMIZA DAHA FAZLA ZAMAN

35 saatlik iş haftası talebi 1978’lerden itibaren sendikalar ve işçiler arasında tartışılmakta olduğundan artık bir adım atılmasını zorunlu hale getirdi.

Alman Sendikalar Birliği DGB’ye bağlı sendikalar kendi aralarında birliği sağlamayınca, 12 Nisan 1984’de IG Druck und Papier ve peşinden 14 Mayıs 1984’te IG Metall sendikası ‘Yaşamak, sevmek ve gülmek için mücadele’ sloganıyla tam ücret karşılığında 35 saatlik iş haftası talebiyle; Baden Württemberg ve Hessen eyaletlerinde grev çağrısı yaptı. Farklı uluslardan onbinlerce işçi büyük bir sevinç ve coşkuyla greve çıktı. Türkiyeli mücadeleci bir sendikacının yazıp grev alanlarında dağıttığı uzunca şiir işçilerin coşkusu ve kararlılığına vurgu yapmakta.

‘’Ondört mayıs sabaha doğru saat beşti Gözcüler kapıları özveriyle tuttular Her dilden emekçiler bir noktada birleşti Sermaye şerikleri okez hapı yuttular Zafer günleri bize gayrı değildir uzak

Paydos şu sömürüye insanlık dışı baskıya Otuzbeş saatlık haftayı mutlaka istiyoruz İstem bizim hakkımız bırakılmaz yarına Ezildiğimiz yeter emeğin günü doğsun Başarıya varırız zincirleri kırarak’’

Kapitalistler sendikanın grev kararını boşa çıkarmak, işçilerin birliğine zarar vermek üzere hemen lokavt silahını kullanarak tehditler savurdu. Dönemin başbakanı Helmut Kohl, sendikaların (işçilerin) talebinin saçma ve delice bir talep olduğunu ve hemen grevi sonlardırmalarını belirterek patronların lokavt kararını desteklemekten geri durmadı.Patronların adamları (grev kırıcılar) bazı yerlerde grevcilere azgınca saldırılarda bulundular. “İki milyondan fazla işsizin olduğu dönemde 35 saatlik iş haftası için süresiz greve çıkmak da ne oluyor?” denilerek işçilere el altından sopa gösterildi.

Bir anda bütün Almanya’nın ana gündemi olan greve ilişkin herkes dünyaya baktığı yerden yorumlar yapmaya başladı. Bir yanda çocuklarına ve kendilerine daha fazla zaman isteyenler, diğer yanda “hayır çalışma saatlerinde bir milim geri adım atmayacağız, çalışma saatlerinin düşürülmesi işsizliği artırır” diyenler.

İŞÇİLERİN HAKLI MÜCADELESİYLE DAYANIŞMAYI ÖRGÜTLEME

Grevin basım alanında 12, metal alanında 7 hafta gibi uzun süreli olacağı belli olduğunda ilerici kurumlar, DİDF ve başkaca oluşumlar işçilere destek vermek üzere semt komiteleri kurdu, şehir merkezlerinde bilgilendirme masaları, derneklerde 35 saat üzerine toplantılar yapılıp farklı dillerden bildiriler dağıtıldı.

İşçilerin mücadelesi bütün emekçilerin desteğini almaya başladı. Grevlerin geçtiği şehirlerde sayısızca kitlesel mitingler gerçekleşti. Eyleme gelirken beraberlerinde; gitar, saz, flüt, saksafon ve davul getirenler grev alanını bayram yerine çevirdiler. Grev dalgası ve havası gönlü işçiden, emekten yana olan herkesi sarmaladı. Bazı fabrikalarda işçiler 24 saat fabrikadan çıkmayarak ne kadar kararlı olduklarına ilişkin patronlara mesaj verdiler. Üzerinde 35 saat yazan el örgüsü kazaklar grevlerde sürekli giyildi.

35 saatin en görkemli eylemi ise o zamanın başkenti olan Bonn’da 28 Mayıs’ta düzenlenen ve 250 bin işçinin katıldığı devasa gösteridir.

Fabrika kapıları ve miting alanlarında öne çıkan sloganlar; ‘Güzel günlerin habercisi 35 saat’, ‘Lokavt yasaklansın’, ‘Grev kendini savunma lokavt terördür’ şeklindeydi.

BAŞARIYA DOĞRU GÜÇLÜ BİR ADIM

Sendika iş saatlerini düşürerek aynı zamanda işsizlere iş alanı da açmak istiyordu. Haftalarca dişe diş bir mücadele verildi. Dayanışma ağı örülmeye çalışıldı. Tarih bir kez daha işçi sınıfının gücüne tanıklık etti. Kapitalistlerin tabu olarak ele aldıkları iş saatlerinde büyük bir gedik açıldı. Bu sonuç, yüzbinlerce işçinin harekete geçmesi ve bir o kadarının desteğiyle olabildi. İşçinin birliği ve mücadelesi kazandı.

35 saat iş haftası mücadelesinin en güzel yanı ise; sınıf savaşımının nasıl bir boyut alacağının göstergesi olmasıdır. Grev, işçiye güç-cesaret ve güven verdi. Göçmen kökenli işçiler de sınıf kardeşleriyle omuz omuza grev alanlarını terk etmediler. Daha sonraları düzenlenen işçi eylemlerinde 35 saat güneşi 1995’e kadar taşınmaya devam etti. Son dönemlerde çalışma saatlerinin 30 saate düşürülmesi azımsanmayacak derecede tartışılmaya devam ediyor.

Dolayısıyla çalışma saatlerinin kısaltılması mücadelesi günümüzde önemli bir talep olarak varlığını sürdürüyor ve çıkarılması gerekli derslerle dolu…

Close