Written by 15:54 uncategorized

Hartz IV beşinci yılında

Hem işsizleri hem de çalışan emekçileri baskı altına almak üzere gündeme getirilen Hartz Yasaları 5…

Hartz yasalarının sonuncusu ve en acımasızı olan Hartz IV’ün yürürlüğe girmesinin üzerinden tam beş yıl geçti. SPD ve Yeşiller koalisyon hükümeti „İş piyasasında modern hizmetler“ („moderne Dienstleistungen am Arbeitsmark“) başlığı altında dört yasayı 2002-2005 arasında yürürlüğe koymuştu.
Hükümetin „savaş sonrasının en büyük iş piyasası reformunu“ yürürlüğe koymasına neden olarak ise kitlesel işsizliğe karşı mücadele gösteriliyordu. Hartz IV’ün yürürlüğe girmesiyle işsizlik iki sene içinde yarıya indirilecekti. Daha önce yürürlüğe giren Hartz I, II ve III yasaları ile iş piyasası olabildiğince esnekleştirilmiş, işten çıkarmalar kolaylaştırılmış, düşük ücretli işler alanı genişletilmiş, işçi kiralama ve süreli iş sözleşmeleri uzatılmıştı.
Kısacası çalışma yaşamı işçi ve emekçiler açısından bir bütün olarak altüst edilmişti.
Ne var ki sermaye ve hükümetinin vaatlerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Resmi işsizliğin yarıya inmesi bir yana 5 milyonu aştı. Dönemin çalışma bakanı Wolfgang Clement gerçek işsizliğin 7 ila 8 milyon arası olduğunu açıklamıştı. Yani yasalar daha fazla istihdam sağlamak yerine kitlesel işsizliğin artmasına ve aynı zamanda bunun gizlenmesine neden oluyordu.
2005 yılından bu yana ortalama her yıl 350 bin işsizin, şu veya bu şartı yerine getirmediği, kendisine sunulan „olanakları“ değerlendirmediği için parası kesildi ve işsizlik istatistiğinden silindi. Yerel çalışma ajansları tarafından Hartz IV yardımı alan işsizlere sadece 2008 yılında 780 bin kez ceza verildi! Yani 780 bin emekçinin aldığı yardım en azından bir kez kesildi.

YOKSULLUK RESMİLEŞTİRİLİYOR
Hartz IV Yasası’nın en önemli yanlarından biri işsiz kalan bir vatandaşın artık işsiz vatandaş olarak görülmemesi. Hartz IV ile birlikte çalışma dairelerine başvuran vatandaş yok, bunun yerine „müşteriler“ var. Hartz IV öncesi vatandaşın devlete başvurup yardım alma hakkı vardı. 2005’den bu yana ise işsiz kalan „müşteri“, bir dizi koşulu yerine getirmek şartıyla yardım başvurusu hakkına (Antragsrecht auf Unterstützung) sahip. Daha önce işsizlik parası veya yardımı değişik gerekçelerle kesilen işsizin sosyal yardıma başvurma hakkı bulunuyordu.
Hartz IV ile birlikte bu hak ortadan kaldırıldığı gibi işsizlik ve sosyal yardımın birleştirilmesiyle, işsizlik yardımı son alınan ücretten bağımsız hale getirildi. Bu ise işsizler arasında yoksulluğun daha da artmasına neden oluyor.
Şüphesiz burada amacımız, varlık nedeni sermayenin çıkarları doğrultusunda çalışmak olan bir hükümetin vatandaşına hangi gözle baktığı üzerine tartışma sürdürmek değil. Ancak, bu „küçük“ ayrıntıya, nereden nereye geldiğimizi görmek ve göstermek için önemli olduğu için dikkat çekmekte fayda var.
Hartz yasalarının önceden iddia edildiği gibi işsizliğe değil, işsizlere ve çalışanlara karşı yasalar olduğu kısa sürede ortaya çıkmıştı. İşsizlik katlanarak artıyor ve düşük ücretli işler piyasası sürekli genişliyordu. Buna bağlı olarak ise „sağlam“ işi olduğu ileri sürülen endüstri işçilerinin de reel ücretleri düşmekte.
Bir kere Hartz IV yardımı alan bir işsiz yeniden istihdam edildiğinde ortalama yüzde 30 daha düşük ücretle işe başlıyor. Tekrar işsiz kaldığında ise bu kez geçinmek için işsizlik parasının düşük olması nedeniyle hemen „ek yardıma“ yani Hartz IV başvurmak zorunda kalıyor. Bu durum işsizlerin çok daha çabuk yoksulluk sınırının altına düşmelerine neden oluyor.

İŞÇİLERİN ÜZERİNDE DEMOKLESİN KILICI GİBİ
Hartz IV yasaları işsizlerin yaşam koşullarını olağanüstü kötüleştirdi. Ne var ki yasaların etkisi bununla sınırlı kalmadı; işçiler üzerinde de olağanüstü bir baskı ortamı oluşturuldu, ki bu da sıl hedeflerden biriydi. Hartz yasalarıyla (I, II, III ve IV) sermayenin uzun yıllardır talep ettiği değişiklikler hayata geçirilmiş oldu. Yasaların yürürlüğe girmesinden sonra yasaların sunduğu olanaklar kapsamında birçok çalışma yasası yeniden düzenlendi. Bu ise güvencesiz ve düşük ücretli işlerin artmasına neden oldu.
Federal Çalışma Ajansı BA’ya bağlı IAB Enstitüsü’nün verdiği bilgiye göre, halen tam gün işte çalışmasına karşın aldığı ücret yeterli olmadığı için ek olarak Hartz IV yardımı (“Hartz IV Aufstocker”) almak zorunda olanların sayısı 1,5 milyon civarında.
İşsizlik parası (ALG I) ödeme süresinin bitmesinden sonra Hartz IV’e düşme korkusunun da, yasaların sermaye için sağladığı en önemli olanak olduğu söylenebilir. Dışarıda milyonlarca işsizin olduğunu bilen ve iş bulamadığı takdirde 12 aylık işsizlik parası ardından “ölmek için çok ama yaşamak için az” olan Hartz IV’e düşme korkusu, işçi ve emekçilerin daha çabuk haklarından feragat etmesine neden oldu. Böylece Alman sermayesinin, üretim giderlerini aşağı çekmek için işgücünün ucuz ülkelere gitmesine nerdeyse ihtiyacı kalmadı. Devlet bir yasa paketiyle milyonlarca emekçiyi ucuz işgücü haline getiriverdi!

YENİ İŞSİZLERİN YÜZDE 30’U HARTZ IV’E DÜŞÜYOR
Krizle birlikte işçi ve emekçiler ek zorluklarla karşı karşıyalar ve bu zorluklar her geçen gün artarak büyüyor. DGB tarafından geçen senenin sonuna doğru yayınlanan bir araştırmada “işsiz kalan bir işçinin derhal Hartz IV yardımına düşmesi şimdiye kadar mümkün görünmüyordu. Bundan böyle işçiler bu tür durumlarla çok daha fazla karşı karşıya kalacaklar” deniliyor.
2009 yılının ilk yarısında 2,185 milyon çalışanın işini kaybederek işsiz kaldığı bildirilen DGB araştırmasında, “bu işsizlerin 655 bini hemen Hartz IV’e düştü, ki bu yeni işsiz kalanların yüzde 30’una denk düşüyor” denildi. İşsiz kaldıktan sonra işsizlik parası alamadan derhal Hartz IV yardımına düşenlerin arasında sözleşmeli ve kiralık işçilerin ağırlıkta olduğu bildirilen DGB araştırmasında, “Bu işsizlerin arasında 1 Euro’luk işlerde çalışan ama sonra yeniden işsiz kalanlar da bulunuyor” denildi.
Hazırlanan raporu kamuoyuna tanıtan DGB merkez yöneticilerinden Annelie Buntenbach, “Bu rakamların yanı sıra işsiz kaldıktan sonra derhal Hartz IV’e düşenler arasında birinci iş piyasasındakilerin olağanüstü fazla olması dikkat çekiyor. Yılın ilk yarısında tam gün ve normal ücretli işte çalışan 331 bin işçi, işsiz kaldıktan sonra Hartz IV’e başvurmak zorunda kaldı” açıklamasında bulundu.
İşsizlerin derhal Hartz IV’e düşmesinin asıl nedeninin, çalıştıkları sürenin işsizlik parası alabilmek için yeterli olmadığını söyleyen Buntenbach, “İşten atılıp ve yeniden işe alınmalar o kadar sıklaştı ki, artık işçilerin birçoğu işsizlik parası (ALG I) için gerekli süreyi dolduramıyorlar. Ama sorun bununla sınırlı değil. Düşük ücretli işlerin artması da bu sorunun büyümesine neden oluyor” diye raporun sonuçlarını aktardı.
Almanya’da 2009 yılı ortası itibariyle 6,884 milyon insanın düşük ücretli işlerde çalıştığını bildiren Buntenbach, “1,6 milyon insan tam gün çalışmasına rağmen aldığı saat ücreti 7 Euro’nun altında. ‘Partime’ işlerde çalışan 600 bin ve mini işlerde çalışan 1,3 milyon işçinin ücreti de 7 Euro’nun altında” diye açıklamasını sürdürdü.
Bazı kaynaklara göre ise 7 Euro’nun altında saat ücretiyle çalışanların sayısı 3,652 milyon dolayında. Yine aynı kaynakları göre 1,210 milyon emekçi saati 5 Euro’nun altında ücretle çalışmak zorunda kalıyor.
Bütün bu işçiler de işsiz kaldıklarında alacakları işsizlik parası yeterli olmadığı için Hartz IV yardımına başvurmak zorunda kalıyorlar. Yine bu tür işlerde çalışan işçilerin bir kısmı çalıştıkları halde geçinemedikleri için Hartz IV yardımı almak zorunda kalıyorlar.

HARTZ YASALARI GERİ ALINMALI!
Geride bıraktığımız beş yıl içinde yaşananlar; işsizlerin üzerinde kurulan baskı, yoksullaşma, sosyal ve kültürel yaşamdan dışlanma, çalışanların üzerinde yaratılan ücret baskısı ve işini kaybetme korkusu vs. Hartz yasalarının şu ya da bu değişiklikle düzeltilmesinden öte, tümden geri alınması talebine ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
Sendikaların, Sol Parti ve diğer sosyal kurum ve kuruluşların “Hartz IV ile geçinenlerin insanca yaşayabilmeleri için Hartz IV yardımının ciddi olarak yükseltilmesi gerekiyor” yönünde açıklamaları ilk etapta kulağa hoş gelmesine karşın sorunun çözümü için yeterli değil. Sendikalar haklı olarak birçok işverenin Hartz IV yardımını hesaplayarak ücret verdiğine dikkat çekiyorlar ve, “Hükümet bu haksız ücret sübvansiyonuna engel olmalı. Asgari ücret uygulaması bu yönde atılacak en önemli adımdır” diyorlar.
Bu bağlamda Hartz yasalarına karşı mücadelede, bütün branşlarda geçerli olmak üzere sosyal ve kültürel yaşamı güvenceye alan yasal asgari ücret ve işsizlik yardımının süresiz ödenmesi talebini ileri sürmek gerekmekte.
____________________________________________________

Bir milyon sadakayla geçiniyor!
Hartz yasalarıyla birlikte sosyal yardım ve işsizlik yardımını birleştiren hükümet, “hiç kimsenin durumu öncesinden daha kötü olmayacak. Hatta çoğunluğun durumu daha iyi olacak” sözü vermişti. Ancak bu sözün boş olduğu ilerleyen zaman içinde ortaya çıktı!
Almanya, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına karşın yüzbinlerce insan kelimenin tam anlamıyla sadakayla geçinmek zorunda! Almanya Aşevleri Birliği (Bundesverband Deutsche Tafel e.V – Tafel) geçtiğimiz Aralık ayında ülke genelinde yoksullara günlük ihtiyaçlarını karşılamak için besin maddeleri ve sıcak yemek dağıtan derneklerin sayısının 850’yi geçtiğini açıkladı. Bu derneklere bağlı 2 binden fazla yemek dağıtım merkezinde her gün bir milyon insana aç kalmamaları için bir öğün sıcak yemek veriliyor. Hükümet, bu durumu değiştirmek için ciddi bir adım atmak bir yana “sadaka kültürünün” gelişmesi için çalışıyor. Bu da sermayenin politikalarına denk düşüyor.
Son iki yıl içinde aşevlerine başvuranların sayısının hızla yükseldiğini söyleyen Tafel Başkanı Gerd Häuser, gıda maddeleri satan market zincirleriyle yaptıkları anlaşmalarda, tüketim süresinin bitimine az bir süre kalmış besin maddelerini atmak yerine aşevlerine verilmesini sağladıklarını söylüyor.

KRİZ DEVAM EDERSE
Yılda 130 bin ton besin maddesini yoksullara yemek ve gıda yardımı olarak dağıttıklarını bildiren Häuser, krizin devam etmesi durumunda ise yaşanacaklardan korktuğunu söylüyor. Şimdiye kadar aşevlerinin ve aşevlerinin önünde kuyruğa girenlerin sayısındaki artışın krizden önce ortaya çıkan bir gelişme olduğuna da dikkat çeken Häuser, değişik devlet kurumlarının ve ekonomi enstitülerinin işsizliğin kısa bir süre içinde 5 milyona çıkmasını beklediğini hatırlatıyor ve “Unutmamak gerekir ki artık işsiz kalanlara sadece belli bir süre işsizlik parası ödeniyor. Ardından insanca yaşamak için yeterli düzeyde olmadığı bilinen işsizlik yardımı almaya muhtaç kalıyorlar” diyor.
İşsizlik yardımı ve sosyal yardım (Hartz IV) alanların sayısı yükseldikçe Häuser’in başkanlığını yaptığı kurumun işleri de artıyor. Häuser bugün bir milyon insana günlük yardım sunduklarını söylerken, “Tahminlerimize göre bu sayı 2010 yılında ikiye katlanacak” diyor. Yani, Tafel yöneticilerinin tahminlerine göre günlük bir öğün sıcak yemek yiyemeyenlerin sayısı iki milyona çıkacak!

SERDAR DERVENTLI

Close