Federal hükümet Alman-Fransız silah tekellerinin birleşmesine onay vererek nükleer silah yasağına karşı da oy kullanmış oldu.
Hükümet ve silah sanayisi uyum içinde: Fransız hükümeti ve Federal Kabine, silah şirketleri Krauss-Maffei Wegmann (KMW, Almanya) ve Nexter Systems‘in (Fransa) birleşmesine onay verdiler.
Hükümet sözcüsü Steffen Seibert, 9 Aralık günü düzenlenen Federal Basın Konferansı’nda konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “iki ülke arasındaki endüstriyel işbirliğini” mühürlemiş olduklarını açıkladı. Seibert, silah üreticilerinin birleşmesinin Almanya ve Fransa’nın stratejik işbirliğine‘de hizmet ettiğini, böylece‚ savunma yeteneklerinin de korunmuş olacağını belirtti.
Seribert, devlet mekanizması ile tekeller arasında işbirliğini düzenli kılmayı planladıklarını, böylece yeni silah gelişiminin ve tedarikinin düzenlemesini ve koordinesini sağlamak istediklerini söyledi. Uygulama ile Avrupa silah şirketlerinin teknolojik gelişimi ve rekabet yeteneğini güçlendirmeyi amaçladıklarını söyleyen Seibert, silah ihracatı için yürürlükte olan kontrol yasasının korunacağını, tabi ki bunun “Federal Cumhuriyet içinde üretilen her şey için” geçerli olacağını ekledi.
Ancak burada parlamenter denetim hakkının giderek gevşetilerek ele alındığı da görülüyor. Sol Parti Fraksiyonu’nun soru önergesi üzerine Federal Hükümet yaptığı açıklamada, silah ihracatında büyük bir artışın olduğu görülmüştü. Buna göre 2015 yılının ilk yarısında bireysel ihracat lisanslarında geçtiğimiz yıl aynı döneme kıyasla 50% tırmanış ve 3,31 milyar Euro artış yaşanmış.
Toplam 6,35 milyar Euro’luk silah ihracatının gerçekleştirildiğini içeren raporda, ihraç edilen ülkeler arasında Kuveyt, Suudi Arabistan ve İsrail’inde bulunuyor.
İKİ MİLYAR CİROLU ŞİRKET
Günlük ticaret gazetesi olan Handelsblatt’da (HB) Ağustos sonu konuya ilişkin çıkan bir haberde özetle, KMW ve Nexter’in birleşmesi aslında yıllar öncesinden planlamış ve 2014 yılında karara bağlanmıştı ve bir yılın ardından sonra sözleşme gelmişti. 6000 çalışanı ve yaklaşık iki milyar Euro yıllık cirosu bulunan ortak şirket böylece ABD Silah tekeli General Dynamics ve Britanyalı rakibi BAE Systems’le kafa tokuşturmak istedikleri belirtilmişti.
Aynı zamanlamada Federal Kartel Dairesi de birleşmeye onay vermişti. Daire başkanı Anreas Mundt HB’ye verdiği demeçte, “birleşmenin savunma pazarındaki rekabeti önemli ölçüde engellemeyeceğini, bunun özellikle ağır muharebe tanklarının üretimi için daha da geçerli olduğunu” belirtirken, “bu savunma araçlarının müşterisinin genellikle devletlerdir ve bu alıcıların nihai ürün üzerinde büyük etkisi gelecekte de sürecek” dedi.
ALMANYA VE ABD’NİN SAVAŞ POLİTİKALARI
Almanya’nın şu anki savaş politikasının, ABD’nin planlarına da uyduğunu, Rheinland-Pfalz eyaletinde bulunan askeri hava alanının nükleer donanımı üstendiğini Eylül ayında alman ikinci kanalın da yayın yapan haber programı »Frontal 21« elinde bulunan ABD bütçe planı belgelerini sunarak gösterdi. Bu göre havaalanın konuşlandırılacak 20 atom bomba başlıklı roketin toplam patlayıcı gücünün 80 Hiroşima bombasına eşdeğer olduğu belirtiliyor.
Soğuk savaş döneminden kalma ABD‘nin yaklaşık 20 atom bombasının geri çekileceği politik kararlar arasındayken aslında olanların yenileneceği ortaya çıktı. ABD hükümetinin planları arasında Avrupa’da depolanan 180 NATO nükleer silahların 2020 yılına kadar yenilenmesi kararı yer alıyor.
Federal Hükümet, 8 Aralıkta bir araya gelen Birleşmiş Milletler (BM) genel kurulunda gündem olan önerge olarak sunulan, atom silahlarının yasaklanması, nükleer silahların yıkıcı insani sonuçlarının tanınması, bu çabada etik yükümlülük içeren önergelere karşı oy kullandı. BM genel kurulunda nükleer silahsızlanma yönündeki dört kararname 198 üye ülkeden 132 ile 144’ü tarafından evet oyu alırken, Federal Almanya iki çekimser ve iki ret oyu kullandığı, ICAN (Nükleer silahların kaldırılması için uluslararası kampanya) tarafından kamuoyuna duyuruldu.
BM’de nükleer karşıtı ve silahsızlanma taraftarı olan ülkelerin çoğunlukta olması, Almanya gibi nükleer silah barındıran karşı oyları ile azınlıkta kalan ülkelerin bildiklerini okumasına engel olamıyor. Yapılan birçok araştırma sonuçlarında da görebildiğimiz gibi alman halkının büyük çoğunluğunun atom silahlarına karşı olduklarını belirtmiş olmalarına rağmen, Federal Hükümet BM’de silah sanayisi ile uyumunu bozmama gayretinden ödün vermiyor. Stratejik işbirliğini burada‘da diğer nükleer silah barındıran azınlık ama ‚güçlü‘ ülkeler ile birlikte veto hakkını kullanarak gerçekleştiriyor. (YH)