Written by 14:54 Allgemein

İki dil bir hikaye

Kuzey Almanya’nın Kiel kentinde, DİDF, AWO- Kiel, Ver.di, Kiel Alevi Toplumu ve Gaarden- Belediye Semt Kütüphanesi’nin katkılarıyla,
13 Mayıs 2012 tarihinde ‘iki dil, bir hikaye’ başlığıyla yapılan etkinlikte, eğitimci-yazar-şair ve Hayat Televizyonu’nda yayınlanan ‘Yaşamda adım adım’ programının yapımcısı Gülsüm Cengiz edebiyatseverlerle buluştu. Kiel-Gaarden semt kütüphanesinde gerçekleşen söyleşide, başta çocuk gelişiminde okumanın önemi olmak üzere, okuma alışkanlığının nasıl kazandırılacağı, kitap seçiminin önemi ve iki dilli eğitimde dikkat edilmesi gereken noktalar üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu. Aynı zamanda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan yazar, söyleşide „okumanın çocuk gelişimindeki önemi“, „kitapları hayatımıza nasıl entegre edebiliriz“, „hangi kitaplar okunmalı“, „çocuk ve ırkçılık kavramı“ başlıklı konulara değindi.
‚BİRLİKTE OKUYUN‘
Cengiz, akşamları anne, baba ve çocuğun beraber okumalarının gereğine dikkat çekerek, ‚bu birliktelik çocukta sevgi ve şefkat hissi oluşturur, böylece çocukta okumak pozitif bir şey olarak algılanır. Ebeveynler de okuyarak çocuklarına örnek olmalı ve belirli okuma saatleri ayarlanarak, okumak diş fırçalama gibi hayatta sabit bir yer almalıdır.‘ diye konuştu.
Almanya’da katıldığı çeşitli etkinliklerde göçmenlerin kütüphanelere pek rağbet etmediği konusunda şikayetler aldığını belirten yazar, kütüphane üyeliğinin çok önemli olduğunu ve yine çocukların büyükleri taklit ederek büyüdüklerini hatırlatarak, bu konuda da onlara örnek olunması gerektiğini söyledi.
Gülsüm Cengiz, okumanın ve kitap seçimin bilinli yapılması gerektiğini de hatırlatarak şunları dile getirdi:
‚SEÇİCİ OLMALI‘
„Ebeveynlerin çocukluklarında okudukları kitaplar günümüze uymuyor artık. Öğrencilerimle yaptığımız analizlerde, eski masallarda ırkçılık, din ve şiddet öğelerinin öne çıktığı görülüyor. Kadın karakterler ise hep kötü, akılsız, kurtarılmak zorundalar ve kendi başlarına başaramıyorlar. Örneğin Rapunzel uzun saçını kuleden sarkıtmak yerine, kesip bir yere bağlayıp aşağıya inmeyi deneyemiyor. Yine Anadolu masallarındaki Keloğlan, Sultanın kızını alıyor, fakat kıza Keloğlanla evlenmek isteyip istemediği sorulmuyor. Ömer Seyfettin hikayelerinin ise şiddet içerdiğini, bir kuşun boğularak öldürülmesinin en ince detaylarının bile çocuğa aktarılmasında sakınca görülmemesi örneğiyle görebiliyoruz. Özellikle son yıllarda artarak ders kitaplarına bile giren din öğesi ise ilkokul kitaplarında ve hikayelerde, bilim yerine Allahın gücü olarak öğretiliyor. Örneğin yağmur Allahın rahmeti ve Allahın eliyle geliyor vb.“ Bu konuda sorumluluğun yine ebeveynlere düştüğüne dikkat çeken yazar, „çocukların okuduğu kitapların içeriklerini ebeveyninler tanımalı, beraber okumalı eğer içerikleri hoşa gitmiyorsa, yasak konulmamalı ve çocukla konu hakkında konuşulması çocuğun sorgulama yeteneğini geliştirecektir“ diye konuştu.
Etkinlikte ayrıca yazarın Almanya’da Almanca ve Türkçe iki dilde basılmış çocuk kitapları tanıtılırken, kendisi de kitabından biri olan Die lampe’den bazı bölümler okuyarak dinleyenlerle paylaştı. Etkinlik izleyecilerin soruları ve yazarın kendi şiirlerinde yaptığı okumayla sona erdi. (Kiel/YH)

 

Kiel ve Hamburg’da kadınların şiirle buluşması

Şükran Sümbül

Bir hafta sonu kahvaltısını beraber paylaşmanın güzel telaşıyla demlenen çaylar, poğaçalar, salata ve meyveler masalarda yerlerini alırken; kadınlarda birer birer birbirlerini selamlayarak oturuyorlar sofraya.. bu güzel sofrayı çok sevdikleri şair- yazar Gülsüm ablalarıyla paylaşacak olmanın sevinci var, güzel kadın yüzlerinde. Hal hatır soruluyor, çaylar yudumlanıyor. Gülsüm Cengiz’de ise, yeni çıkan şiir kitabının Almanya’daki kadınlarla ilk buluşmasının heyecanı. ‘Kadınlar için söylenmiştir’
10 yıllık büyük bir özveri ve emeğin ürünü olarak bugün kadınlarla buluşacak. Anadolu’da kadınlar için yazılmış şiirler, aynı zamanda kadınların yaşam ve mücadele tarihi. İnsanlık tarihinin başından bu yana Ege’den Mezopotamya’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar yaşadığımız ve kültürel açıdan etkilendiğimiz coğrafyada çeşitli evrimlerden geçmiş kadın yaşamlarına şiirli bir tanıklık sunuyor.
Anadolu’daki erkek şairlerin kadına bakışı büyük bir titizlikle incelenmiş ve seçilen şiirler 7 bölüm halinde çeşitli konu başlıklarıyla okuyucuya sunulmuş. Söyleşiyi dinlerken yine Anadolu’da bilinen ilk kadın şairlerin Osmanlı saray çevresinden Mihri Hatun ve Zeynep Hatun’un olduğunu öğreniyor ve onların şiirleriyle, yaşam öyküleriyle tanışıyoruz. Bütün kötülüklerin yaratıcısı olarak karşımıza çıkan pandoranın kutusunda tutuklu kalan ‚umut‘ ise yine kadının mücadelesi ile dışarı çıkıyor. Günümüze gelindiğinde ise dili ve kimliği yasaklı Kürt kadının acılarla dolu mücadele tarihine bir bakışla ‚Kamber Ateş Nasılsın?‘. Ve, arka arkaya dinlemeye doyamadığımız şiirler… Sevgili Gülsüm Cengiz’in dilinde birer birer canlanarak yanı başımıza oturuyor kadın öyküleri. Kimini gözlerimiz ıslanarak hüzünle, kimini de yeniden bilenen mücadele azmi ile dinliyoruz. ‚Ayşe’nin aşkı‘ şiirinde ise birçok duyguyu birden… İyi ki geldin sevgili Gülsüm Cengiz, hoşgeldin! … Ve güle güle git. Kiel ve Hamburglu kadınlar sana çok teşekkür ediyoruz…

Close