Written by 14:00 uncategorized

İki sözleşme, tek strateji, iki taktik

Kamu işkolunda ve metalelektronik sektöründe 6 milyon işçi ve emekçiyi kapsayan TiS görüşmeleri dev…

streikFederal ve yerel düzeyde çalışan kamu emekçileriyle ve metal ve elektronik sanayiinde çalışanlarla birlikte 6 Milyona yakın emekçiyi ilgilendiren sözleşme görüşmeleri bir süredir devam ediyor. Ver.di kamu işverenleriyle üçüncü kez masaya oturmasına rağmen bir anlaşmaya varamadı. Her iki taraf uzlaşma kurulunun 24 Şubat’ta getireceği öneriye kilitlenmiş durumda.  IG Metall ise ücret talebi olmadan 9 Şubat’ta ilk görüşmesini yaptı.
Kamu çalışanları sendikası ver.di ve Kamu İşverenler Birliği arasında süren ve iki milyon çalışanı kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri, üçüncü turdan sonra çıkmaza girdi. 10 ve 11 Şubat’ta Potsdam’da yapılan görüşme öncesi Almanya genelinde, güneyden kuzeye, işçiler uyarı grevine çıktılar. Ulaşımdan, çöp hizmetlerine, yuva çalışanlarından, hemşirelere kadar, bir çok eyalette 115 bin işçi uyarı grevlerine katıldı. Frankfurt, Stuttgart, Hannover gibi büyük şehirlerde hayat durdu.

SERMAYENİN SÖZCÜLERİ ATAĞA GEÇTİ
Grevi kırmak, işçilerin motivasyonunu düşürmek, ve sendikalar arasında rekabeti körüklemek için medya ve sermaye sözcüleri atağa geçti. Yerel ve Almanya genelinde çıkan gazetelerde halkın ne kadar eziyet çektiği, çöplerin toplanmadığı, kar ve buzun temizlenmediği, toplu taşımacılık hizmetinden yararlanmak isteyenlerin mağdur kaldıklarıyla ilgili yoğun bir antipropaganda var.
Alman Şehir ve Yerel Yönetimler Birliği Başkanı  Gerd Landsberg ‘Berliner Zeitung’ gazetesine verdiği  demeçte, ver.di sendikasını “IG Metall gibi sorumlu davranmaya” çağırıyor. Ver.di’yi ise sorumsuz davranmakla suçluyor. Bazı çevreler ise IG Metall’in ücret talebi öne sürmeden sözleşmeyi öne çekmek istemesini, ver.di’yi arkadan hançerlemek olarak nitelendiriyorlar.
Metal işkolunda Aralık ayından bu yana devam eden “hazırlık görüşmelerinde” şimdiye kadar elde sonuçlar bu tutuma çanak tuttuğu da söylenebilir. Metal işkolunda Baden Würtemberg’de 9 Şubat’ta yapılan ilk görüşmede bir sonuç alınamaması tarafların “kanlı bıçaklı” olduğu anlamına gelmiyor. Metal İşverenleri Birliği (Gesamtmetall) Şefi Martin Kannegieser, “WamS” gazetesine verdiği bir demeçte IG Metall ve Gesamtmetall’in ortak taktiğini ortaya koyuyor. Gazeteye “700 bin işyerinin tehlikede olduğu bir sektörde ücret talebinin kabul edilemez” diye konuşan Kannegieser, haftalık çalışma sürelerini kısaltan işverenlerin kısa çalışma döneminde olduğu gibi sosyal kasalara ödenen kesintilerden muaf tutulması gerektiğini söyleyerek, hükümete de baskı yapıyor.

KİM SORUMLU KİM SORUMSUZ DAVRANIYOR?
Her iki sendikanın da sözleşme stratejisi özünde aynı. Bu nedenle birinin diğerinden daha sorumlu davrandığını söylemek mümkün değil. Her iki sendikada bir tarafta üyelerinin beklentilerine yanıt verir gibi davranırken diğer tarafta karşı tarafın (işverenlerin) durumunu gözeten, Almanya’nın üretim merkezi olarak korunmasını içeren bir strateji izliyorlar!
Görünürdeki fark ise, her iki sendikada örgütlü işçilerin beklentileri. Bir tarafta kasalar boş diye yıllarca fedakarlığa zorlanan ve bugün ücret artışı bekleyen milyonlarca kamu emekçisi, diğer tarafta ise kriz vesilesiyle işyerini kaybetme korkusunu yaşayan milyonlar.
Kamu ile özel sektör arasındaki ücret farkı, devletin bankalara arka çıkması, son vergi reformuyla sermayeye çekilen kıyak, tüm bunlar sendika yönetimlerini ‘köşeye sıkıştırmaktadır’… Kamu çalışanlarının ücretleri son on yılda, özel sektöre göre daha fazla düştü. Örneğin Berlin’de kamu işçileri sendikası ver.di Hükümetle ‘Dayanışma Paktı’ (Solidarpakt) imzaladı. Bu anlaşma çerçevesinde işçiler 2003’ten 2009’a kadar ücret zammı almadılar. Zam almadıkları gibi, ücretleri yüzde 12 düştü. 2009’da Berlin’de 300 öğretmenin isyanı bu yönüyle öğreticidir. Öğretmenler eğer maaşları yükseltilmez ise başka eyaletlere gidecekleri tehdidiyle, Berlin hükümetini anlaşma masasına oturttu. Bunu diğer kamu emekçileri izledi. Bugün ver.di’nin talep olarak öne sürdüğüyle, işçiler arasındaki beklenti arasında uçurumlar vardır.

KRİZ ÜRETİM SEKTÖRÜNÜ ETKİLEDİ
Kriz ilk etapta en fazla üretim sektöründe etkisini gösterdi. Yüzbinlerce kiralık işçi ve geçici sözleşmesi bulunan işçiler kapı dışarı edildi. 2 milyona yakın işçi kısa çalışmaya geçmek zorunda kaldı. İşverenler krizi atlatmak için işçi çıkaracaklarını açıktan söylemeye başladılar. İşyerini kaybetme korkusu, belirsizlikten çıkma isteği – OPEL işçilerinin içinde bulunduğu durumu herkes görüyor  – metal işçilerin içinde bulunduğu durumu böyle ifade etmek, abartılı olmayacaktır.
Ne ver.di’nin ileri sürdüğü talepler kamu emekçilerinin gerçek beklentilerini karşılayacak durumda, ne de IG Metall sendikasının. Her iki sendika genel merkezi, tabanın beklentilerini sözde dikkate alır bir tutum içine girerek üzerlerine düşeni yaptılar! Hem ver.di hem de IG Metall tabanın beklentilerini gözetmek zorunda kalmıştır. Bunun belirli sınırlıklar içinde kalması, ileri işçilerin kendi aralarındaki örgütsüzlüğü ve hareketin düzeyiyle bağlantılıdır.

HANÇERLENEN KİM?

Hançer meselesi ise kimin nereden baktığına bağlı. İşsiz kalma korkusu içinde olan metal işçisi, kamu sendikasını egoist davranmak ve böylelikle kendisini arkadan hançerlemiş görebilir. Diğer tarafta kamu emekçisi ise metal sendikasını zam talebi ileri sürmeden masaya oturduğu için arkadan hançerlenmiş görebilir. Esasında hançer de birdir hançerlenen de. Hançer sendika bürokrasisinin elindedir. Hançerlenen her iki sektörde çalışan işçilerdir.
Medya bilinçli olarak, “sorumluluk duygusu yüksek sendikacı”, “sorumsuz sendikacı” gibi tartışmalar açarak  kafaları bulandırmaya, sendikalı işçiler arasında birinin diğerine tepkisini körüklemeye çalışıyor. Böylelikle asıl sorgulanması gereken şeyin üstü örtülmüş oluyor. Bugün sendikal hareketin önünde duran en önemli sorun krizin yükünün kimin sırtına yıkılacağı sorunudur. Her iki sendika genel merkezi de gündeme aldığı sözleşme talepleriyle bunun tersini yapmaktadır. İşçiler krizin yükünü sırtlamaya devam edecekler. Bunu önlemenin tek yolu, ileri işçilerin daha örgütlü hale gelmesi, ortak taktikler belirlemesi, sendikalara mücadeleci çizginin hakim hale gelmesi için çaba.
Hak almanın, krizin yükünü sermayenin üzerine yıkmanın nasıl olacağını geçen yılın son aylarında greve çıkan temizlik işçileri, çıkışlara karşı iş bırakan Daimler işçileri ve ücret zammı için uyarı grevine çıkan onbinlerce kamu işçisi gösterdi.

Erdoğan Kaya (Sendika temsilcisi, ver.di, Berlin)

Sendikaların talepleri
Ver.di iki milyon kamu emekçisi için yüzde 5’lik bir ücret zammı talep ediyor. Yüzde beşlik ücret talebi içerisinde, sosyal konum gözetilerek, yani ücreti düşük olanlara daha fazla, ücreti yüksek olanlara daha az zam, meslek eğitim yapanlar için 100 €, erken emeklilik hakkının devam etmesi, erken emekliliğin teşvik edilmesi, işten ayrılanların yerine meslek eğitimini bitirenlerin en az 24 aylığına işe alınması talebi yer alıyor. Bu taleplerin toplam hacmi yüzde 5’lik bir artışa karşılık düşüyor. Sözleşmenin 12 ay geçerli olması gözetiliyor.
Kamu işverenleri ise ücretlerin üretkenliğe göre artırılması önerisini getiriyor. 2010 için yüzde bir (%1), 2011 için ise yüzde 0,5 zam teklif etti. Kamu patronları bu tutumlarıyla kamu çalışanları arasındaki rekabet daha da körüklemek istiyorlar.

IG METALL’DE ÜCRET TALEBİ YOK!
IG Metall ise tarihinde ilk kez somut bir ücret talebi olmadan sözleşme görüşmelerine başladı. Sendika görüşmelerin merkezinde işyerlerinin korunması talebini ileri sürüyor. Buna bağlı olarak kısa çalışmayı mümkün olabildiğince uzatmayı öneren IG Metall, bunun yeterli olmaması durumunda haftalık iş saatlerini ücret karşılığı olmadan 29 saate düşürmeyi öneriyor. Ana hedeflerinin “işyeri güvencesi” olduğunu sürekli tekrar eden sendika yönetimi,  en son olarak haftalık iş saatlerinin kısmi ücret denkleştirilmesiyle (% 50) 25 saate düşürülebileceğini açıkladı. Ancak IG Metall’in bu planının gerçekleşmesi için devletin metal işverenlerine koltuk çıkması gerekiyor! IG Metall yöneticileri, söz konusu kısmi ücret denkleştirilmesinin devletin ücretlerden kestiği ücret vergisinden ve sosyal kesintilerden vazgeçmesiyle, yani metal patronlarına hibe etmesiyle sağlanabileceğini söylüyorlar!
Böylece “devlet+işverenler+işçiler” ortak hareket ederek işyerlerini koruyabilecekler!
IG Metall’in paketinde ayrıca meslek eğitimini bitirenleri 24 aylığına işe almak, erken emekliliğin teşvik edilmesi, esnek ve fazla mesainin olduğu gibi ve kiralık işçi alımının en azından krizden çıkana kadar sınırlandırılması gibi taleplerde bulunuyor.
Her ne kadar IG Metall sözleşme süresi konusunda bir açıklama yapmasa da pakette ileri sürülenlere bakıldığında, sözleşmenin 2013’e kadar bir süreyi kapsadığı görülecektir.

Close