Almanya’da çoğunluğu kadın 7,3 milyon emekçi mini işlerde çalışıyor. Kısa süreli işlerde çalışanların ortalama ücretleri de normalden ortalama olarak 4 kat aşağıda. Öte yandan tam gün çalışmasına karşın çok sayıda emekçi de düşük ücretlerle çalışıyor. Dortmund ve Frankfurt’ta kadınlara çalışma ve yaşam koşullarını sorduk
Serap Çiçek (Dortmund)
Haftada 10-15 saat arası çalışıyorum. Bir Almanca kursunda çocuklara bakıyorum. İşimi severek yapıyorum ama saatleri az. İş güvencem yok. Aylık sözleşme yapıyorlar. Her an işten atılabilirim korkusu yaşıyorum. Bu da insanı olumsuz etkiliyor.
Sadece yaşayabileceğim kadar para kazanıyorum. Benim bir de çocuğum var. Örneğin çocuğumu haftada bir kez olsa tiyatroya götüremiyorum. Sosyal aktivitelerde bulunamıyorum. Çocuğumu her hangi bir aktiviteye yazdıramıyorum. Bu da çocuğumun gelişimini kötü etkiliyor. İnsan yaşamında sosyal aktiviteler olmazsa, düşünce ve duygularını dışa olumsuz yansıtabilir. Çocuklar yaşam doludur, enerjileri fazla, bunu dışa yansıtamıyorsa doğal olarak kötü alışkanlıklar edinebilir. Aile ekonomik olarak yeterli gelire sahip değilse çocuk için ne yapabilir? Küçük işlerde çalışmak demek kadının bağımlı yaşaması demektir, geleceksizlik demektir.
Hülya Akın (Dortmund)
8 Martı biliyorum bir iki defa katıldım. Yılda bir kez kadınlar günü hatırlanıyor. Çoğunun bu günden haberi bile yok. Bizlerin her gün bir araya gelmesi gerekiyor.
Günde 7-8 saat çalışıyorum. Kendime güvenim arttı. Çocuklarımın ihtiyacını karşılayabiliyorum. Çocuklarımı tiyatro ve sinemaya götürme imkanım oluyor. İnsanın hayatından çok değişiklikler oluyor. Devletten yardım aldığım zaman daha kötüydüm. İnsan muamelesi göremiyorsun. Yoksullara Tafel diye bir yer gösteriyorlar, tarihi geçmiş ya da çöpe atılacak yiyecekleri firmalar vergisinden düşürüyor onlarda yoksullara dağıtıyorlar. Hem aşağılanıyorsun hem de çöp veriyorlar. Çocukların eğitimi için bir paket çıkarmışlar yılda 100 Euro, bu parayla çocuklara ne alınır. Bu yaşamla kendimizi daha da dışlanmış hissediyoruz. Sorunlarla karşılaşıyorsun. Çocukların bir isteğini yerine getiremiyorsun.
Bir anne olarak daha iyi bir işimin olmasını isterdim. Çocuklarımın geleceği için daha güzel şeyler yapabilirdim.
Dünyada olup bitenler beni ilgilendiriyor. Eğer ben burada yaşıyorsam bir kadın olarak her türlü eyleme katılmak isterim. Bu olumsuzlukların değişmesi için bütün kadınların bir olması gerekir. Ancak birlik olursak bir şeyler değişebilir.
Meryem Kalaycı (Dortmund)
Avrupa’da yaşıyoruz. İyi bir gelecek neden olmasın? Bugün Almanya’daki en büyük sorun önce kadınların işsiz ya da az ücretli işlerde çalışması. Bu aile yapımızı da etkiliyor. Çocuklarımız iki dili de bilmiyorlar. Günde 3 saat çalışıyorum. Bir çocuğum var. 400 Euro alıyorum. Bununla geçinemiyorum. İyi bir iş bulsam çalışmak isterim ama bulamıyorum. Ben bir kadının özgür olmasını isterim. Kendi ayağının üzerinde durmasını isterim. Kendine güveni olsun isterim.
HASTA DA OLSAN ÇALIŞMAK ZORUNDASIN
Nursel Tekin (Frankfurt)
18 yıldır Frankfurt Havaalanında çalışıyorum. Ben uzun yıllardır çalıştığım için daha iyi koşullarda çalışıyorum. Ancak yeni başlayanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Genelde insanlar taşeron firmalar üzerinden işe başlıyor. Bu firmalardan çok fazla işçi geliyor ve 3-4 yıl aralıksız çalışıyorlar. Mesaiye gelmeleri zorunlu tutuluyor ve gelmeyenlerin sözleşmeleri uzatılmıyor. Bu 4 sene sonunda ana firmaya alınıyorlar ama bu süre zarfında rapor alanlara çıkış veriliyor. Kargo, valiz taşıma, temizlik gibi işlerde çok düşük ücretler karşılığında, çok az sayıda işçiyle vardiyalı çalışıyorlar. Hepsi stres altında ve işten atılma korkusuyla hasta da olsalar işe geliyorlar. Önceden taşeron firmalar yokken işe girenler çalışma koşullarını çok ağır buldukları içn uzun süre çalışamıyorlardı. Şimdi ise taşeron firmalarda çok daha düşük ücretlere çalıştıkları halde işten atılmamak için ağır koşullara katlanmak zorunda kalıyorlar. Aralarında Almanya’da doğup büyümüş meslek yapmış diplomalı gençler de var.
40 KATIR MI 40 SATIR MI?
Aysel Eralp (Frankfurt)
11 yıldır Almanya’da çalışıyorum. Daha önce Türkiye’de 17 yıl teknisyen olarak çalışmıştım. Almanya’ya geldikten sonra birçok taşeron firma aracılığıyla değişik kurumlarda ve özel sektörde temizlik işi yaptım. Ayrıca mutfakta, lokantada, yaşlı bakımında ve başka işlerde çalıştım. Temizlik işinde önceleri 5.40 saat ücretine çalışıyordum. Daha sonra asgari ücret zorunluluğu geldi ve biraz daha iyi kazanmaya başladım.
Son üç yıldır Wilhelm Brandenburg adında REWE grubuna ait bir et fabrikasında çalışıyorum. Bunun 1 yıl 5 ayını taşeron firmaya bağlı olarak düşük ücretle çalıştım. Ardından ana firmayla bir yıllık sözleşme imzalandı. İkinci kez bir yıllık sözleşme uzatıldı. İkinci yıl dolduğunda ya süresiz olarak çalışacağım ya da çıkışım verilecek. Taşeron firmayla da ana firmayla da süreli sözleşmeli çalışırken kesinlikle rapor almamak zorundayız. Hasta olsak da işe gitmeliyiz. Yoksa ana firmayla sözleşme yapamıyoruz. Yaptıysak da iki yıl içinde rapor alırsak süresiz sözleşme hakkımız olmuyor.
Şu anda iki vardiya çalışıyoruz. Sabah vardiyası 07.00- 17.gece vardiyası 20.30 – 07.00 saatleri arasında. Değişen haftalık izinlerimiz var.
İşyerinde aynı işi yapan fakat farklı ücretler, izinler alan işçiler var. 3- 4 tane taşeron firma bulunuyor ve her biri farklı ücret ödüyor. Bolkenstein Yasası ile değişik ülkelerden getirilen işçiler haftanın 6 günü 10 buçuk saat çalıştırılıyorlar. Bu insanlar kasap olarak çalıştırılıyorlarsa kilo hesabı ücret alıyorlar. Yani ne kadar et keserlerse o kadar para alıyorlar. İş yoksa kantinde iş gelene kadar bekliyorlar. Bu bekleme süresi saatlerce sürebiliyor. Bekleme süresi için ücret yok. Et yerleştirme yerinde çalışıyorlarsa yaptıkları paket sayısına göre ücret alıyorlar. Paketler de bir bozukluk varsa ücret alamıyorlar. İşyerinde herhangi bir sorun yaşandığında hemen ülkelerine gönderiliyorlar. Bir arkadaşımızın parmağı koptu. O sırada yaptığı iş, kendi işi değildi ama yapmak zorundaydı. Tazminat bile ödemeden ülkesine geri gönderdiler. Bir süre önce de iki kişi kendi arasında tartışıyor, birini hiç sual etmeden ülkesine geri gönderdiler. Onların burada başka iş arama şansları da yok. Çalışma koşulları çok ağır olmasına rağmen sürekli işten atılma tehdidi ile çalışınca en kötü muamelelere karşı bile ses çıkarmak hiç de kolay olmuyor.
21 YIL ÇALIŞTIM, 12 YILLIK SİGORTALIYIM
Yıldız Durmaz (Frankfurt)
İki saat çalışıyorum. Ne rapor alma hakkım var ne iznim. Rapor almaktan korkuyorum hasta hasta işe gidiyorum. Uzun zamandır ailemle birlikte işe gidiyorum. Temizlik işine eve katkıda bulunmak için girdim. Çünkü eşimin maaşı yetmiyor. Bir büroda haftanın 5 günü temizlik yapıyorum. Sabah 7-9 arası. İki saatte ortalama 15 oda temizliyorum. Duruma bağlı bazen daha fazla çalışmam gerekiyor. Kattan iki kişi sorumluyuz. Üst katlarda çalışan kadınları hiç görmedim tanımıyorum. Önceden çalıştığım iş yerinde diğer işçilerle bir araya gelebiliyorduk. Şimdi ki işimde kim var kim yok bilmiyorum. Saat ücretim çok az. Geçen yaz iki kişinin yerine çalışmıştım. İki kişinin 3 saatte yaptığı işi ben tek başıma 2,5 saatte yaptım. Arkadaşımın hatırı için işimi iyi ve hızlı yapmak istedim. Bunun karşılığında yarım saati ücretimden kestiler.
Ben Almanya’ya geldiğimden beri hep düşük ücretli işlerde çalıştım. Tam 21 yıl oldu. Nerelerde çalışmadım ki.. Yaşlılar yurdunda, konfeksiyonda, büroda, anaokulu temizliğinde. 21 yıldır çalışıyorum ama 12 yıllık sigortalıyım. O da hep 4 saat üzerinden.