Mahmut Algünerhan / Oslo
Norveç’te 22 Temmuz 2011’de 77 kişiyi katleden ve daha sonra en ağır ceza olan 21 yıl hapis cezasına çarptırılan ırkçı Anders Behring Breivik’in cezaevi koşulları nedeniyle “devletin insan haklarını ihlal ettiğini” ileri sürerek, devlete karşı açtığı davayı ikinci kez kaybetti
Ocak ayında yapılan duruşmanın ardından karak Oslo Bölge Mahkemesi tarafından 15 Şubat 2024 tarihinde açıklandı. Oslo Bölge Mahkemesi, Temyiz Mahkemesinin 2017’de ulaştığı sonuca ulaştı. Kararda „Breivik’in fiziki hapishane koşulları iyi ve nispeten günlük yaşamda büyük bir özgürlüğe sahip. Cezaevinin sağladığı çerçeve içerisinde günlerini büyük ölçüde dilediği gibi düzenleyebilmektedir. Siyasi projeleri üzerinde çalışıyor” deniliyor. Açıklanan bu kararla Breivik’in cezaevi şartlarına ilişkin ikinci kez açtığı davada da kaybetti.
Göreceli tecrit olarak adlandırılan on iki yılın ardından Breivik, cezaevi koşullarının kendisini ciddi şekilde etkilediğini ve intiharın eşiğinde olduğunu iddia ediyor.
Kendisine Fjotolf Hansen adını veren katil Breivik, devletin Adalet Bakanlığı nezdinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AIHS) 3. Maddesi olan “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz” ihlal ettiği iddia ediyor. Ve yine ayrıca AİHS’nin 8. Maddesi olan “herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu” hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek devlete dava açmıştı.
Cezaevinde yalnız başına kalan ve burada kendine ait ayrı bir bölümü, oturma odası, mutfağı, spor malzemesi ve üç muhabbet kuşu olan 44 yaşındaki Breivik bu cezaevi koşulları nedeniyle devletin insan haklarını ihlal ettiği ileri sürerek, devlet hakkında ikinci kez dava açtı. Anders Behring Breivik, Ocak ayında Ringerike hapishanesinde görülen duruşmada, kendisinin arkadaş edinebilmesi için, Ceza İnfaz Kurumunun daha iyi düzenlemeler yapması gerektiğini savundu. Devlet ise bu konuda daha iyi düzenlemeler yapma zorunluluğunun bulunmadığını söylüyor. Oslo Bölge Mahkemesi de aynı düşüncede.
Savcılık, Breivik’e bir arkadaş bulma zorunluluğunun bulunmadığına, ayrıca hem PST’nin (Polis Güvenlik Teşkilatı) hem de Ceza İnfaz Kurumu’nun Bereivik’in bugün de 2011’deki kadar tehlikeli olduğuna inanmasının önemli olduğunu söylüyor.
Duruşmada savcı Andreas Hjetland, Breivik’in cezaevinde durumunun iyi olduğunu söylemiş ve “Breivik, 22 Temmuz 2011’deki terör eylemini gerçekleştirmeyi seçtiğinde bir seçim yaptı. Bu seçimin başta başkaları için olmak üzere, aynı zamanda Breivik’in özel hayatı açısından da önemli sonuçları olduğunu” söyledi.
Savcı Krıstoffer Nerland de “Breivik’in ister hapishane duvarlarının içinde ister dışında olsun, herhangi bir zamanda normal bir sosyal hayata yakın bir yaşama sahip olacağını hayal etmenin zor olduğunu” söylüyor.
Breivik, 2016 yılında Telemark hapishanesinde yatarken de aynı iddialarla devlete dava açmıştı. İleri sürdüklerinin bir kısmı için duruşmayı kazandı. Ancak daha sonra karar İstinaf Mahkemesi’nde bozuldu ve katil Breivik her konuda davayı kaybetti. Breivik’in avukatı Oystein Storrvik, Breivik’in karara Temyiz Mahkemesi’nde itiraz edeceğini söylüyor.