Federal ve yerel düzeyde kamu sözleşmesi imzalandı. 2,5 milyon kamu emekçisini kapsayan sözleşmeye yönelik tabanda tepkiler var. Yapılan oylamaya çok sınırlı bir kesimin katılmasını, sözleşmeye karşı tepkilere bağlayan sendika yönetimi, “tartışmalar ve oylama sonucu hepimize gelecek için ders çıkarma görevi verdi” diyor. Sözleşmeye karşı tepkilerin olması gayet normal. 12 aylık sözleşme istenmişti sonuç 27 ay oldu, yüzde 8 ücret (en azından 350 euro) talep edilmişti, elde edilen yüzde 3 bu sene ve yüzde 2,8 gelecek sene! Ver.di yönetimi, “bundan daha iyi bir sonucu elde edemezdik” görüşünde.
UMUT YAŞAR
Kamu iş kolunda toplu sözleşme dönemi sona erdi. TİS görüşmelerinden üç tur sonuç alınamaması üzerine Tahkim Kurulu başvurusu yapan kamu patronlarının sundukları teklif, taraflar arasında yeniden dördüncü turda görüşülmüştü. 6 Nisan günü yapılan müzakereler sonucu varılan uzlaşma, TİS sürecine katılan sendikaların (Ver.di, GEW, IG BAU, GdP ve DBB) Büyük TİS Komisyonlarına sunulmuştu.
TİS Komisyonlarından gelen haberler, uzlaşmaya karşı ciddi tepkiler olduğu yönündeydi. Özellikle düşük ücret gruplarının temsilcileri olarak TİS komisyonlarında yer alanların uzlaşma teklifine karşı çıktığı belirtiliyor. Uyarı grevlerine çağrı yapıldığında tam da bu gruplar iş bırakıp alanlara çıkıyor dolayısıyla beklentileri de yüksek oluyor.
YÜZDE 24,1 İLE ÇOĞUNLUK SAĞLANAMAZ!
Ver.di tarafından 6 Nisan günü yapılan açıklamada, “Büyük TİS Komisyonu (BTK) uzlaşma teklifini çoğunlukla onayladı” denilmişti. Gazetemize de ulaşan bilgiler, temizlik, eğitim ve bakım işlerinde çalışanların temsilcileri olarak BTK’da yer alanların neredeyse hepsinin uzlaşma teklifini reddettikleri yönündeydi.
BTK’da sert tartışmaların ardından Birleşik Hizmet Sendikası (Ver.di) Başkanı Frank Werneke ve Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) Başkanı Maike Finnern yaptıkları açıklamalarda, “çetin bir TİS dönemi ardından kabul edilmesi kolay olmayan bir sonuç elde edildi” diyerek 10 Nisan ile 9 Mayıs tarihleri arasında üyeler arasında anket yapılacağını bildirmiş ve “sonuç üzerinden BTK’lar yeniden toplanıp son kararlarını verecekler” demişlerdi.
12 Mayıs günü Ver.di tarafından yapılan ilk açıklamada, “üyelerin çoğunluğu uzlaşma teklifini onayladı” açıklaması yapılsa da daha sonra verilen ayrıntılı bilgide, kamuda çalışan sendika üyelerinin sadece yüzde 24,1’inin ankete katıldığı bildirilirken, “Üyelerin yüzde 52,2’si uzlaşma teklifini onayladı” denildi.
Tabi “yüzde 52,2” rakamı kendi başına alındığında çoğunluktan söz edilebilir. Ancak oylamaya katılanların oranı gözetildiğinde ise söz konusu “çoğunluğun” en kabadayı hesapla genel üyelerin yüzde 12,5’i düzeyinde olduğu görülüyor.
“YOĞUN VE SERT TARTIŞMALAR” DEVAM EDECEK
Her ne kadar Ver.di yönetimi kamudaki üyelerinin dörtte birinin oylamaya katıldığı ve sadece sekizde birinin onay verdiği bir sonucu, “çoğunluk” olarak lanse etse de bunun gerçeği yansıtmadığını pekâlâ biliyor ve bu nedenle sendikanın tabandaki temsilcilerine sendikaya sahip çıkmaları için zorlu bir sürece hazır olmaları gerektiğini bildiriyor.
Ver.di Başkanı Frank Werneke 12 Mayıs günü yaptığı açıklamada, “Üye anketinin sonucu, toplu sözleşme sonucuna ilişkin gerçekçi bir tablo ortaya koyuyor. Kabul var, ancak eleştiri de var. Birkaç hafta süren üye anketi, yoğun ve sert tartışmalı geçti. Dördüncü müzakere turunda varılan anlaşmanın nasıl değerlendirileceği konusunda görüşler kısmen çok farklıydı ve hala da öyle. Üye anketinde elde edilen nispeten az farklı çoğunluk da, hepimize bu müzakereleri sürdürme ve bu ücret müzakerelerinden gelecekteki müzakereler için ne öğrenebileceğimizi tartışma görevi veriyor” dedi.
Masaya 12 aylık sözleşme, aylık yüzde 8 ücret zammı (en azından 350 euro), üç gün izin için oturan (kutuya bkz.) fakat 27 aylık sözleşme süresi, üç ay sıfır zam ve sözleşme sürecinde reel ücret kaybı, haftalık çalışma sürelerinin uzatılmasıyla kalkan Werneke, sonuçtan memnun olmayan on binlerce üyenin sendikaya sırtını döneceğini adı gibi biliyor.
“Çok katı tutumlu” bir müzakere ve tahkim kuruluyla karşı karşıya kalındığını bildiren Ver.di yönetimi, tabandaki sendikacıları “bundan daha iyi bir sonucu elde edemezdik” görüşüne kazanmaya çalışıyor. Werneke ve ekibinin bu çabaları ne kadar hayat bulur bunu hep birlikte göreceğiz. Daha önce postanede imzalanan sözleşmede işçilerin beklentisinin çok altındaydı ve süreç binlerce üyenin sendikaya sırt çevirmesiyle devam ediyor.
Kamu alanının değişik bölümlerinde özellikle hastane, bakım, temizlik ve toplu taşımacılık gibi alanlarda sendika bürokrasisine karşı tepkiler örgütlü hale geliyor. Bu TİS görüşmelerinde görevli olan BTK üyeleri arasında çok sayıda mücadeleci sendikacının bulunması bunun küçük ama ciddi bir örneği olarak görülebilir.
SIRADAN BİR TİS DÖNEMİ DEĞİLDİ
İster demiryollarında ve postanede ister kamu TİS süreci olsun – bunların hiçbiri “sıradan bir TİS dönemi” şartlarında gerçekleşmedi. Hükümetin düştüğü ve erken genel seçim kampanyasının başladığı bir dönem yapılan TİS görüşmeleri siyasi açıdan da çok önemliydi.
Sermaye yanlısı basın, yaklaşık bir buçuk yıldır hükümeti düşürmek ve sermayenin ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verecek bir hükümetin önünü açmak için çok yönlü propaganda çalışması yapıyordu. Bild ve Welt başta olmak üzere bütün holding medyası açıktan AfD sopasıyla CDU/CSU/SPD/FDP/Yeşiller ve BSW’yi göçmenlik konusunda daha sağ bir çizgiye yönelmelerini sağladı. Almanya’nın üretim merkezi olarak korunması, sermayeye ucuz enerji sağlanması ve daha fazla sübvansiyon verilmesi gibi konularda kısmen Sol Parti’yi de hizaya getirmeyi başardılar.
Sermaye örgütleri de aynı dönem yeni seçilecek hükümetten taleplerini program olarak yayınlamaya başladılar: Çalışma sürelerinin günlük ve haftalık esnekleştirilerek uzatılması, emeklilik yaşının “dinamik” hale getirilmesi, işgücünü koruma yasalarının “bürokrasiyi azaltma” adına tasfiye edilmesi, “Bürgergeld” uygulamasının yeniden elden geçirilmesi vb. Sendika merkezlerinin tüm bu saldırı planlarına karşı cepheden karşı çıkmak bir yana sermaye yanlısı politikaları gündemlerine almaları (VW ve diğer tekellerdeki işten atmalara karşı izlenen politika, TİS dönemlerindeki tutum, IG Metall ve IG BCE’nin 15 Mart gösterileri, 1 Mayıs gösterileri vd.) geniş emekçi kitleleri arasında bir yanda umutsuzluğa yol açarken diğer yanda AfD gibi sosyal şoven çizgiye sahip politik oluşumlara sempatiyle bakmalarına neden oldu. İşçilerin arasında AfD’nin yüzde 38 ile birinci parti olmasının bir nedeni de buydu.
SERMAYEYE KARŞI HEP BİRLİKTE MÜCADELEYE!
Daha yeni parlamento toplanmadan askeri ve sermayenin ihtiyaç duyduğu alt yapı için trilyonluk sübvansiyon paketi karar altına alınması, Merz hükümetinin kurulmasıyla birlikte sermaye lehine vergi yasaları ve çalışma yasaları reformunun hükümetin ajandasına alınması ve daha bir dizi emekçi düşmanı planların ilan edilmesi önümüzdeki süreçte işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının kötüleşeceğini gösteriyor.
Diğer yanda geniş kitleler arasında hoşnutsuzluğun arttığı ve özellikle genç işçiler arasında siyasi arayış eğilimlerinin artığı da görülüyor. Bu da sermaye karşı geniş bir işçi ve emekçi cephesinin oluşturulmasının koşullarının olgunlaştığı anlamına geliyor. Geçtiğimiz aylarda yapılan grev oylamalarında ve TİS’lerle bağlantılı anketlerde bu hoşnutsuzluk çok açık ortaya çıktı. Bugün önemli olan bu hoşnutsuzluğu örgütlü güce dönüştürmenin yol ve yöntemlerini geliştirmektir. “Sermayeye karşı hep birlikte mücadeleye” sloganı altında geniş işçi ve emekçi kitlelerini birleştirmenin koşulları mevcut. Şimdi harekete geçme zamanı.
NE TALEP EDİLDİ NE ELDE EDİLDİ?
Sendikaların talebi:
-
Aylık yüzde 8 -en azından 350 euro- ücret zammı,
-
Çırakların maaşına 200 euro zam
-
İş yükünü azaltmak için üç gün ek izin günü
-
Sendika üyelerine bir gün ek izin
-
Vardiya ödeneklerinin iyileştirilmesi (sendika talepleri somutlaştırmamıştı)
-
Meslek eğitimini bitirenler süresiz işe alınmalı
-
Sözleşme süresi 12 ay
Elde edilen:
-
Üç ay sıfır zam (ocak-şubat-mart)
-
1 Nisan 2025 yüzde 3 – en azından 110 euro
-
1 Mayıs 2026 yüzde 2,8
-
Çırakların aylık maaşları aynı dönem 75 euro artacak
-
Vardiya ödenekleri 1 Temmuz 2025’ten itibaren 40 eurodan 100 euroya, dönüşümlü vardiyalar için 105 eurodan 200 euroya, hastanelerde çalışanlar için ise 155 eurodan 250 euroya çıkarılması ve 1 Ocak 2027’den itibaren TİS’lere bağlı dinamik hale getirilmesi.
-
İş yükünü azaltmak için 1 Ocak 2027’den itibaren bir ek izin günü verilecek
-
Meslek eğitim sınavlarını “ortayla” (“befriedigend”) geçen çıraklar “ihtiyaç dahilinde” işe alınacaklar.
-
Haftalık çalışma süresi “gönüllülük temelinde” 42 saate kadar uzatılabilecek!