Written by 09:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Lufthansa savaş pastasından pay istiyor

Dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden biri olan Lufthansa, sivil havacılığın yanı sıra askeri alanda da faaliyetlerine başlamak istiyor. Federal ordunun (Bundeswehr), uçak bakımını üstlenmek için adımlar atan Lufthansa, “Ambition 2030” programıyla 2030 yılına kadar bu alandaki cirosunu 6,5 milyardan on milyar euronun üzerine çıkarmayı hedefliyor.

YEKTA DOĞAN

Lufthansa’nın yan kuruluşu Lufthansa Technik (LHT) şimdiye kadar sadece sivil uçakların bakımını yapıyordu. Bu durum gelecekte değişecek. “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırı savaşı, operasyonel bir Bundeswehr’e ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Ve ben burada bizim de katkıda bulunabileceğimize inanıyorum” diyor LHT CEO’su Sören Stark Handelsblatt’a verdiği demeçte. Stark’ın bu “vatansever” sözlerinin ardında yatan motivasyon elbette vatana duyulan saf bağlılık değil, yüksek kâr beklentisinden kaynaklanıyor.

“AVRUPA VE ALMAN SAVUNMA SANAYİSİ GÜÇLENDİRİLMELİ”

Lufthansa Technik’in kısmi satışı neredeyse üç yıldır planlanıyordu- en son olarak da finansal yatırımcı Bain’e. Bu satışla havacılık sektöründeki üreticiden bağımsız en büyük bakım şirketinin daha da kârlı hale getirilmesi amaçlanıyordu. Ancak satış geçen yılın sonunda iptal edildi. Lufthansa patronları şimdi büyüyen askeri bütçeye odaklanıyor. “Ambition 2030” programı 2030 yılına kadar ciroyu 6,5 milyardan on milyar euronun üzerine çıkarmayı hedefliyor. Almanya’nın yanı sıra diğer Avrupa ülkelerinde de artan askeri harcamalar bunu mümkün kılacak görünüyor. Bu daha sonra “dış tehdit” ya da “ulusal egemenlik” ile ilişkilendirilerek tartışılıyor. Stark, Avrupa ve Alman savunma sanayisinin güçlendirilmesi çağrısında bulunuyor: “Mevcut silah sistemlerine geri dönme kararının, mevcut tehdit ve gerekli hız göz önüne alındığında kesinlikle doğru olduğuna inanıyorum” […] “Ancak, uzun vadede konuşlandırılmış sistemleri geliştiren, üreten ve bakımını yapan bir Alman ve Avrupa savunma sanayisine ihtiyacımız olduğuna da inanıyorum. Bu ulusal egemenliğimizin bir parçasıdır.“ Stark’a göre silahlanma, eğer bundan yararlanan Alman şirketleri ise, “ulusal egemenliğin” bir parçasıdır. Almanya’nın “savaş yeteneğinin” ve artan güç iddiasının Alman şirketlerinin çıkarlarıyla nasıl örtüştüğü bir kez daha ortaya çıkıyor.

LUFTHANSA’YA KALICI SAVAŞ EKONOMİSİ GEREKİYOR!

Ancak LHT’nin hedeflediği sadece “anavatandaki” pazar için üretim değil. NATO’nun radar filosunun planlanan modernizasyonunda da gözü var. Eskiyen Awacs jetlerinin yerini 737 yolcu jetini temel alan Boeing E-7 alacak. Bu projedeki en büyük pay sahiplerinden biri olan Alman hükümeti ilk altı uçağın tedarikini onayladı. Lufthansa Technik bu uçağa sivil işlerinden aşina. Bu nedenle LHT, 2031’deki teslimatın ardından yapılacak işler, yani bakım ve onarımlar için teklif vermek istiyor. Ancak LHT daha erken bir aşamada, yani jetlerin radar kullanımı için dönüştürülmesinde de “değer zincirine” dahil olmak istiyor: “Teklifimiz burada destek sağlamak ve aynı zamanda Almanya’da endüstriyel uzmanlık ve istihdam oluşturmak.” Koronavirüs pandemisi sırasında kurtarma paketine rağmen binlerce kişiyi işten çıkaran şirket, şimdi yeni istihdam yaratılacağının reklamını yapıyor. Ancak gizlenen şey, savunma sektöründeki bu işlerin kalıcı bir savaş ekonomisi gerektirdiği ya da başka bir şekilde bir noktada ortadan kalkacağıdır. LHT’nin nereye gittiğini tahmin etmek zaten kolay.

ASKERİ FAALİYETLER MEŞRULAŞTIRILMAK İSTENİYOR

LHT, Bundeswehr tarafından sipariş edilen F-35 savaş bombardıman uçaklarının bakımını üstlenmek için başvuruda bulundu. Alman hükümeti, Bundeswehr için özel fondan yaklaşık 10 milyar euro karşılığında bu F-35 hayalet bombardıman uçaklarından 35 adet sipariş etti. Bu anlaşma ile şirket, özel varlıkların bir kısmını kanatları altına almış oldu. LHT’nin İsrailli üretici Elbit ile bir İHA (İnsansız Hava Aracı) projesinde işbirliği yapması da bir süredir gündemde. LHT bakım, servis ve personel eğitiminden sorumlu olacak, savaş uçağı ise Elbit tarafından üretilecek. İHA’lar modern savaşta büyük bir rol oynamakta ve hem Ukrayna’daki savaşta hem de Gazze’de yıkıcı hasara neden olduğu görüldü. Ukrayna’daki savaştan önce, Lufthansa’nın bu tür bir askeri faaliyeti ne halk ne de yatırımcılar tarafından desteklenmediği için pek düşünülemezdi. Ancak bu durum değişmiş görünüyor. Stark, çalışanlar arasında da planlara geniş bir destek olduğunu belirtiyor: “Bir anket yapmadık, ancak ekiplerdeki, çalışma toplantılarındaki veya bireysel tartışmalardaki tepkilere bakarak, çalışanlarımızın yüzde 90’ının planları desteklediğini tahmin ediyorum.” Elbette bu rakam doğru değil ve Stark sadece Grubun askeri faaliyetlerini meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak Rusya’nın saldırısından ve ilan edilen “dönüm noktasından” bu yana askeri faaliyetleri meşrulaştırmanın çok daha kolay hale geldiği inkar edilemez. Askerileşme meselesi toplumun geniş kesimleri tarafından kabul görebilmekte ya da en azından gerekli bir kötülük olarak mazur karşılanabiliyor.

Close