Written by 13:28 Allgemein

Merkel, Avrupalı sendikacıları kabul etti…

Ülkelerinde “muhatap bulamayan”(!) Avrupalı sendikacılar Merkel ile görüştüler. Toplantı sonrası gazetecilere ayaküstü bilgi veren sendikacılar, “verimli görüşme oldu” dediler. Görüşmeyi organize eden Sommer, “görüşmenin yapılması kendi başına çok önemliydi” görüşünü savunurken önümüzdeki aylarda ikinci bir buluşma yapılacağını söyledi.

 

SERDAR DERVENTLİ

 

“Avrupa’da ipler kimin elinde” sorusunun yanıtı genelde “Almanya ve Fransa’nın elinde” diye veriliyor. Bundan böyle, en azından Fransa’daki seçimler sonuçlanıncaya kadar, iplerin sadece Almanya’nın elinde olduğu söylenebilir.

Son yıllarda özel olmaktan çıkarak olağan hale gelen AB zirvelerine geçtiğimiz hafta bir yenisi daha eklendi: Almanya Başbakanı Angela Merkel, yedi Avrupa ülkesinden sendika başkanlarıyla bir araya geldi.

Alman Sendikalar Birliği (DGB) Başkanı Michael Sommer’in girişimiyle gerçekleşen “zirveye” 9 ülkeden; Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İtalya, İrlanda, İspanya, İsveç, Yunanistan konfederasyon başkanları ve Avrupa Sendikalar Birliği (ASB) Genel Sekreteri Bernadette Segol katıldı.

 

TOPLANTIDA KONUŞULANLAR NEDEN AÇIKLANMIYOR?

Normal koşullarda başbakanlıkta yapılan uluslararası toplantılarla ilgili prosedür gereği olsa da resmi bir açıklama yapılırdı. Ancak bu kez DGB ile birlikte dokuz ülkenin sendika başkanları ve çatı örgütü ASB’nin temsilcisinin katıldığı zirveyle ilgili sadece, “Başbakan Merkel, üst düzey Avrupalı sendikacılarla bir araya geldi” ibaresiyle birlikte bir fotoğraf başbakanlık İnternet sitesine konuldu.

Sendikacılar cephesinde gazetecilere ayaküstü yapılan açıklamalar da işçi ve emekçiler açısından tatmin edici bir niteliğe sahip değil: DGB Başkanı Sommer, “görüşmenin yapılmasının kendi başına çok önemli” olduğunu ileri sürdüğü açıklamasında, “Bu buluşma öncelikle karşılıklı güven zeminin oluşturulmasına yaradı. Bana göre buluşmalar devam etmeli” dedi. Diğer ülkelerden gelen meslektaşlarının kendisine sürekli yakındığını söyleyen Sommer, “Özellikle Güney Avrupa’daki sendikacılar hükümetleri tarafından ciddiye alınmadıklarını, hükümetle görüşmek istedikleri halde muhatap bulamadıklarını söylüyorlardı. Bu görüşme ardından umarım bu durum değişir” dedi. Sommer ayrıca Merkel’in Avrupa’nın ekonomik kalkınması ve istihdam konularında sendikaların talepleriyle ilgili olumlu yaklaşım gösterdiğini ileri sürdü.

Gazetecilere kısaca ülkesindeki durumu anlatan, Troyka’nın dayatmalarından; acımasız vergi zamlarından, ücret gasplarından ve işten atmalardan söz eden Yunanistan Genel Sendikalar Birliği (GSEE) Başkanı Ioannis Panagopoulos, bütün bunlara rağmen Merkel ile ikinci kez görüşmekten yana olduğunu dile getirdi.

“Davetiye için Başbakan Merkel’e şükranlarını ileten” İspanya Sendikalar Birliği UGT Başkanı Antonio Ferrer, “Elbette görüşmede Merkel’in başını çektiği AB’nin politikalarıyla ilgili hemfikir olmadığımız konuları da ifade ettik” dedi.

Toplantıya katılan ilginç(!) simalardan biri de İrlanda İşçi Sendikaları Kongresi (ICTU) Başkanı David Begg idi. Avrupa Mali Disiplin Paktı’yla ilgili yapılacak olan halk oylamasında pakta karşı kampanya sürdürme tehdidini ortaya atan Begg, Merkel ile buluşmanın verimli olduğunu söyledi.

 

MERKEL: KRİZİ, BİR ŞANS OLARAK DEĞERLENDİRİN

Sendikacılara neler söylediği resmi olarak açıklanmamasına karşın Merkel’in görüşmeden bir gün önce yaptığı açıklamaya bakıldığında görüşmenin içeriği anlaşılıyor. “Kriz, geleceğe doğru atılacak adımlar için bir şanstır. Eğer doğru kararlar alınırsa ve bunlar uygulanırsa Avrupa’da sürekli büyüme ve istihdamı artırma güvenceye alınır” diye bir ajansa konuşan Merkel, “Şimdi Avrupa’nın gelişmesi için doğru yatırımların yapılması gerekiyor. Eğer Avrupa, Çin ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerle rekabet etmek istiyorlarsa o zaman rekabet güçlerini Almanya’nın düzeyine çekmek zorundalar” dedi.

Bu açıklamaların ne anlama geldiği bugün Yunanistan, İtalya, İspanya, İrlanda, Portekiz, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nde görülüyor. Bütün adı geçen bu ülkelerde bütçe disiplinini sağlama, borçları aşağı çekme ve rekabet gücünü artırmak adına işçi ve emekçilerin ücretleri düşürüldü, TİS’ler devre dışı bırakıldı, sosyal güvenlik sisteminin bütün hizmetleri en asgariye çekildi. Önümüzdeki süreçte işçi ve emekçilere yönelik yeni saldırıların gündeme geleceği şimdiden biliniyor.

Anlaşılan Almanya’daki sendikalarla değişik biçimlerde ortak hareket eden Merkel Hükümeti, önümüzdeki süreçte bu tarz sınıf işbirlikçisi politikayı AB geneline yaymayı düşünüyor. Bunun hangi boyutta gerçekleşeceği, söz konusu ülkelerdeki işçi sınıfının bu politikalara karşı nasıl bir tutum alacağı ise önümüzdeki aylarda ortaya çıkacak.

Close