Written by 16:10 Allgemein

Ne olacak bu Sol Parti’nin hali?

die-linke

2009’da yapılan genel seçimlerde aldığı yüzde 11.9 oyla büyük bir çıkış yapan Sol Parti, 2011’den bu yana girdiği gerileme sürecini Aşağı Saksonya Eyalet seçimlerinde de sürdürdü. Böylece Kuzey Ren Vestfalya ve Schleswieg Holstein eyaletlerinden sonra Aşağı Saksonya’da da meclis dışında kaldı. Genel görünüm açısından bakıldığında Doğu Almanya’daki eyaletlerde halen yüzde 20’nin üçerinde oy sahibi olan, kimi eyaletlerde büyük partilerle kafa kafaya yarışan Sol Parti’nin Batı Almanya’daki eyalet parlamentolarında önemli ölçüde oy kaybetmesinin nedenleri üzerinde yapılan tartışmalardan bugüne kadar bir çıkış yolu bulunabilmiş değil. Ve öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki eylül ayında yapılacak genel seçimlere kadar bu durum sürecek.

 

OYLARIN YARISINI KAYBETTİ

Sol Parti’deki gerilemeyi son Aşağı Saksonya seçimleri özgülünde değerlendirdiğimizde önemli oranda bir oy kaybına uğradığı açık olarak görülüyor. 2008’deki eyalet parlamentosu seçimlerinde yüzde 7.1’e denk gelen 243 bin 231 oy alan Sol Parti, beş yıl sonra yapılan seçimlerde ancak 112 bin 215 (yüzde 3.1) oy alabildi. Bu da beş yıl içerisinde oylarının yarısından fazlasını kaybettiği anlamına geliyor. Bu durum 2009’daki genel seçimlerle kıyaslandığında ise çok daha vahim bir tablo ortaya çıkıyor. Genel seçimlerde 380 bin 373 oy alan Sol Parti gelinen aşamada aşağı yukarı oyların dörtte üçünü kaybetmiş. 2005’teki genel seçimlerde ise 205 bin 200 oy almıştı.

 

SOL’UN OYLARI KİME GİDİYOR?

Sol Parti’ye yakınlığıyla bilinen Rosa Luxemburg Vakfı tarafından Aşağı Saksonya seçimlerinden sonra yapılan 33 sayfalık analizde, kaybedilen oyların önemli bir bölümünün sandık başına gitmeye gerek görmeyen seçmenler olduğuna dikkat çekiyor. Analize göre daha önce, var olan partilerin sorunları çözebileceğine olan inancını yitiren seçmen kitlelerinin bir kısmının güvenini kazanmayı başaran Sol Parti, beş yıl içerisinde onların bir bölümünün güvenini haklı çıkaracak bir eylemde bulunmadığı için o seçmenleri bir kez daha oy vermeye gerek görmedi.

Bu açıdan bakıldığında, Sol Parti’nin eski seçmenlerinin önemli bir bölümü seçim günü evde kalmayı tercih ettiler. Seçmenlerin yüzde 40’nın sandık başına gitmemesi bu açıdan küçümsenecek bir durum olarak görülmemeli. Bu, aynı zamanda Sol Parti’nin içinde bulunduğu krizi nasıl aşabileceği konusunda da ipuçları veriyor. Sistemin büyük partilerine güven duymayan kitlelerin güvenini kazanacak politikalar geliştirmek, onların taleplerine kulak vermek büyük bir önem taşıyor.

Rosa Luxemburg Vakfı’nın analizinde dikkat çeken bir değer nokta ise Sol Parti’nin sandık başına gitmeyenlerden sonra en çok Yeşiller ve SPD’ye oy kaptırdığı ifade ediliyor. Daha önce federal düzeyde koalisyon ortağı olan bu iki parti izlemiş olduğu sosyal ve çevre/nükleer santraller politikasıyla halkın tepkisini çekmiş, Sol Parti ise bu tepkinin aktığı alternatiflerden biri olarak görülmüştü.

Ancak, 2009’dan beri (Yeşiller 2005) muhalefette olan bu partiler, beklendiği gibi izlemiş olduğu politikaların bir kısmından çark ederek muhalefet yapmaya başladılar. Hal böyle olunca, Sol Parti’ye kaptırdıkları seçmenlerin bir kısmını geri kazanmayı başardılar.

Sol Parti’nin oy kaptırdığı bir diğer parti ise Korsanlar oldu. Berlin, Saarland, Kuzey Ren Vestfalya ve Schleswieg Holstein eyaletlerinde bu partiye önemli ölçüde oy kaptıran Sol Parti, diğer eyaletlerdeki kadar fazla olmasa da Aşağı Saksonya’da da oy kaybettirdi. Korsanlar her ne kadar yüzde 5 barajını aşmasa da 75 bin 539 oy almayı başardılar.

Ayrıca belirtmek gerekiyor ki, Sol Parti’nin oy kaybetmesinde halkın sorunlarını çarpıcı bir şekilde dile getirmemesi de oy kaybındaki önemli nedenler arasındadır.

 

YENİDEN YÜKSELİŞ İÇİN…

Kuruluş serüveni, SPD-Yeşiller Hükümeti’nin 2003’te karar altına aldığı Ajanda 2010’a ve Hart Yasaları’na kadar uzanan Sol Parti, asıl olarak sokaktaki toplumsal hareketin sonucu olarak ortaya çıktı. Bu hareket içerisinde yer alan güçler de, farklı amaçlar ve niyetler taşımakla birlikte, güç birliğine gitmek zorunda kaldılar. Yaratılan güç birliği kısa süre içerisinde, güç birliğini yapan parti ve oluşumların toplamını da aşarak önemli bir merkez haline geldi.

Sokaktaki sosyal hareketin gerilemesiyle birlikte parti içerisindeki gruplar, sorunlar ve onlara karşı nasıl mücadele edileceği yerine birbiriyle didişmeye başladılar. Bugün gelinen aşamada Sol Parti içerisindeki tartışma bitmiş değildir ve bitecek gibi de görünmüyor.

Bu nedenle, yeniden yükselişin sırrı yeniden parlamento dışında yükselecek bir toplumsal muhalefetten geçiyor. Parti, bu hareketin oluşumuna ne kadar yardımcı olursa, tıkanan kanalların açılmasını sağlayabilirse o taktirde yeniden güç toplamaya başlayacaktır. Bunun için de ülkede yeterli sorun bulunuyor. Kiralık işçilik, düşük gelirli işler, fabrikaların kapatılarak işçilerin işten atılması, savaş hazırlıkları, silahlanma… gibi konularda sadece parlamento içerisinde muhalefet etmek partinin güç kazanması için yeterli değildir. Gelinin aşama bunu açık bir şekilde göstermiştir. Bu nedenle, genel seçimlere her akımın temsilcisinin yer aldığı 8 kişilik bir ekiple girmek de partiyi içinde bulunduğu durumdan kurtaramayacaktır.

Bu nedenle bugünkü “çöküşten” çıkmanın adresini kuruluş dönemindeki yükselişin nedenlerinde aramak gerekiyor. (YH)

 

Close