Written by 13:00 KÜLTÜR

Noel çikolata zamanıdır: Tatlı çikolatanın acı gerçeği

Jan Urhahn

Hava soğuk, taze pişmiş kurabiyelerin, çam dallarının ve sıcak çikolatanın cezbedici aromasıyla dolu. Şenlikli bir şekilde dekore edilmiş sokaklarda, Noel pazarları sizi şımartmaya davet eden enfes çikolatalarla dolup taşıyor. Noel, çikolata zamanıdır. Ancak kakao çekirdeği yetiştiriciliğinin karanlık bir yanı da var.

Tüm çikolataların temeli olan kakao, Amazon’da ortaya çıkmıştır. İster saf olarak tüketilsin ister ilaç olarak veya para birimi olarak kullanılsın, kakao bitkisinin ve çeşitli kullanım alanlarının tarihi 5 bin yıldan daha eskiye dayanır. Kakao çekirdeğinin Avrupa anakarasına ulaşması ve oradan dünyayı fethetmesi 16. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir. Ancak bu yolculuk, sömürgecilik ve insanların ve kaynakların sömürülmesiyle damgalanmıştır.

Kakao yetiştirmek, bakımını yapmak ve hasadını yapmak, bugün bile zorlu bir el emeğidir. Kakao bitkilerinin gelişmesi için tropikal bir iklime ihtiyaçları vardır. Bol sıcaklık ve neme ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle kakao yalnızca ekvator çevresindeki birkaç bölgede yetiştirilebiliyor.

Dünya kakao üretiminin yaklaşık dörtte üçü Batı Afrika’da yetiştirilmektedir. Fildişi Sahili ve Gana, küresel üretimin yaklaşık %60’ını oluşturarak buradaki başlıca üreticilerdir. Üretimin %18’i kakaonun anavatanı olan Orta ve Güney Amerika’dan, %5’i ise Endonezya ve Papua Yeni Gine gibi Asya ülkelerinden gelmektedir. Kakao üretiminin yaklaşık %90’ı iki ila beş hektarlık küçük arazilerde gerçekleştirilmekte olup, bu da dünya çapında yaklaşık 5,5 milyon küçük çiftçi ailesinin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Geriye kalan kakao ise, çoğu sömürge döneminden kalma büyük plantasyonlarda yetiştirilmektedir.

Örneğin Fildişi Sahili’nde, Fransız sömürgeciler 19. yüzyılın sonunda kakao yetiştirmeye başladılar. On binlerce insan yerlerinden edilerek kakao plantasyonlarında çalışmak üzere zorla başka yerlere yerleştirildi. Bu dönem, Fildişi Sahili ekonomisinin hammaddeye bağımlılığının temelini attı ve bu bağımlılık günümüze kadar devam etmektedir.

ALMANYA’DA KİŞİ BAŞINA 9 KİLO ÇİKOLATA

Almanya’daki tüketiciler kişi başına yılda yaklaşık dokuz kilogram çikolata tüketiyor. Almanya, çikolatanın hammaddesi olan ham kakaonun en büyük miktarını Fildişi Sahili’nden tedarik ediyor. 2022 yılında bu miktar 300.000 tonun üzerindeydi ve ülkenin ithal kakaosunun üçte ikisinden fazlasını oluşturuyordu. Geri kalan miktar ise şu şekilde dağılıyor: %14’ü Gana’ya, %8’i Nijerya’ya, %5’i Ekvador’a ve birkaç başka ülkeye.

Sadece 2000 ile 2019 yılları arasında, Fildişi Sahili’ndeki 2,4 milyon hektar ormanlık alan kakao plantasyonlarıyla değiştirildi. Ormansızlaşma önemli sera gazı emisyonlarına neden olarak iklim değişikliğini hızlandırıyor.

Kakao yetiştiriciliği birçok sorunla ilişkilendiriliyor. Bunlardan biri de ormansızlaşma. Batı Afrika’da, son 30 yılda birincil ormanların %90’ına kadarı, özellikle kakao tarımı nedeniyle yok oldu. Sadece 2000 ile 2019 yılları arasında, Fildişi Sahili’nde 2,4 milyon hektar ormanlık alan kakao plantasyonlarıyla değiştirildi. Tüm kakao plantasyonlarının dörtte biri şimdilerde korunan alanlarda bulunuyor.

Aynı zamanda, kakao yetiştiriciliğindeki ormansızlaşmanın kendisi önemli sera gazı emisyonlarına neden olarak iklim değişikliğini hızlandırıyor. İklim krizinin artan sıcaklıklar, artan kuraklık ve öngörülemeyen yağışlar gibi etkileri, kakao yetiştirilen bölgelerde şimdiden hissediliyor.

Kakao tarımı, verimi daha da artırmaya ve tarım arazilerini daha yoğun kullanmaya odaklanıyor. Bunu başarmanın basit bir yolu, yapay gübre ve böcek ilacı kullanımı. Sadece Fildişi Sahili’nde, kakao sektöründe sentetik böcek ilacı kullanımı son yirmi yılda on iki kat arttı. Birçok kakao üreticisi, karşılayamadığı için koruyucu ekipman kullanmadan böcek ilacı sıkıyor. Bir diğer önemli sorun ise, böcek ilacı atıklarının genellikle uygun şekilde bertaraf edilmemesi. Böcek ilacı kalıntıları içeren bidonlar çöpe atılıyor veya evlerde saklanıyor. Sonuç olarak, insanlar toksik pestisit kalıntılarıyla temas ederek hastalanırken, diğer yerlerde bu kalıntılar toprağa sızmakta veya su yollarına karışmakta.

ŞİRKETLERİN PİYASA GÜCÜ

Kakao, 1970’lerden beri emtia vadeli işlem piyasalarında işlem görmekte. En önemli piyasalar New York (ICE Futures ABD) ve Londra (LIFFE) borsaları. Yatırımcılar, belirli bir miktarda kakaonun önceden belirlenmiş bir zamanda ve fiyatta teslim edilmesini öngören vadeli işlem sözleşmeleri aracılığıyla kakao alıp satarlar. Vadeli işlem piyasalarındaki fiyatlar, dünya çapında kakaonun gerçek fiyatlarını etkiler. Kakao yatırımcılarının yanı sıra, birçok spekülatör de emtia vadeli işlem piyasalarında faaliyet göstererek, kâr elde etmek için düşen veya yükselen kakao fiyatlarına bahis oynar.

1990’larda kakao piyasalarının serbestleşmesi, kakao ticareti üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Birçok ülke, devlet tekellerini ve fiyat düzenlemelerini ortadan kaldırmaya başladı. Bu politika, rekabeti teşvik etmeyi ve piyasaları şirketlere açmayı amaçlıyordu. O zamandan beri, oldukça değişken fiyatlar, kakao çiftçilerinin istikrarlı gelir elde etmesini zorlaştırdı.

Büyük uluslararası şirketler kakao pazarlarına hakim durumda ve önemli bir pazar gücüne sahipler. Bunların en büyükleri arasında Barry Callebaut (İsviçre), Cargill ve Olam International yer alıyor. Avrupa’nın önde gelen çikolata üreticileri arasında Mars Incorporated, Ferrero, Mondelez International, Nestlé ve Lindt & Sprüngli bulunuyor. Lindt & Sprüngli, yalnızca Almanya pazarında %25’in üzerinde bir pazar payına sahip.

KAKAO ÜRETİCİLERİ YOKSULLAŞIYOR

Çikolata üretim zincirindeki değer yaratımının aslan payı, diğer birçok üründe olduğu gibi, Küresel Kuzey’de gerçekleşiyor. Çikolata üreticileri, tüketicilerin bir çikolata için ödediği fiyatın dörtte birinden fazlasını alırken, süpermarketler yüzde 40’tan fazlasını cebe indiriyor. 1970’lerde bir çikolatanın değerinin yaklaşık yarısını alan kakao çiftçilerine artık yalnızca yüzde altı ödeniyor. Bu nedenle, özellikle Batı Afrika’dakilerin çoğu, şu anda günlük 2,15 ABD doları olan mutlak yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Bu yetersiz gelirler, kakao üreticilerinin hayatta kalması için zar zor yeterli. Pahalı iş gücü kiralamaktan kaçınmak için çiftçiler genellikle plantasyonlarda kendi çocuklarını çalıştırıyor. ABD’deki Tulane Üniversitesi, Gana ve Fildişi Sahili’nde toplam 530.000’den fazla çocuğun kakao plantasyonlarında çalışmaya zorlandığını tahmin ediyor.

Yetersiz gelir ve dalgalanan fiyatlar çatışmalara katkıda bulunabilir. Tersine, kakao ticaretinden elde edilen gelirler de çatışmaları finanse etmek için kullanılıyor; tıpkı Fildişi Sahili’nde olduğu gibi. 2002’deki iç savaşın nedenlerinden biri, düşen kahve ve kakao fiyatlarının yol açtığı kötüleşen ekonomik durumdu. İşsizlik ve toplumsal hoşnutsuzluk hızla arttı. Bunun sonucunda, yabancı düşmanı ve milliyetçi güçler nüfuz kazandı ve ataları Mali veya Burkina Faso’dan gelen birçok kuzeyliyi ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürdü. Kakao ticaretinden elde edilen gelirler, çatışmanın finansmanında önemli bir rol oynadı. Kakao fiyatları hızla yükseliyor. Tarihsel olarak, bir ton kakaonun dünya piyasa fiyatı genellikle 1.500 ila 2.200 ABD doları arasında değişmiş durumda. Kakao fiyatı, Mart 2023 ile Nisan 2024 arasında beş katından fazla artarak 11.000 ABD dolarının üzerine çıktı. O zamandan beri fiyatlar düşüşe geçti ve Temmuz 2024’te ton başına 7.000 ABD dolarının biraz üzerinde sabitlendi. (…)

Sürdürülebilir ve geleceğe dönük kakao tedarik zincirlerinin anahtarı, istikrarlı asgari fiyatlar ve planlama güvenliği sağlayan uzun vadeli sözleşmelerle güçlü ortaklıklar. Bu, kakao spekülasyonuna son vermeyi gerektirir; aynı derecede önemli olan çiftçilere geçinebilecekleri bir ücret ödemektir. Gana ve Fildişi Sahili’nde hükümet tarafından belirlenen asgari fiyatlar yetersiz. Bunun artırılması büyük çikolata şirketlerinin pazar gücünün sınırlandırılmasını gerektirir. İçinde bulunulan koşullarda bunun gerçekleşmesi mümkün mü?

(Neues Deutschland gazetesinden çeviren: Semra Çelik)

Close