Written by 23:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Amazon’da 10 yıldır devam eden mücadele! 

Sevinç Sönmez

14 Mayıs 2013 tarihinde Bad Hersfeld ve Leipzig’deki Amazon dağıtım merkezlerinde çalışan işçiler ilk kez iş bıraktı. O tarihten bu yana neredeyse her yıl, verdikleri mücadelelerle işverenle ücret artışları ve sağlık güvencesi anlaşmaları imzalıyorlar. Ancak Amazon işçilerinin asıl hedefleri çalışma koşullarını uzun vadede güvence altına alan bir toplu sözleşme, bunun için 10 yılın ardından da grevler ve eylemlerle uzun, çetin ve istikrarlı bir mücadeleyi örgütlemeye devam ediyorlar.  Çünkü, kendilerini işverenin keyfi uygulamalarına karşı koruyacak olan tek bağlayıcı anlaşmanın toplu iş sözleşmesi olduğunu biliyorlar.

Dünya ölçeğinde faaliyet gösteren internet devi Amazon’da hakim olan kötü çalışma koşulları, düşük ücretler, yaratılan çevre kirliliği ve tekelin neredeyse dünyanın hiç bir yerinde vergi ödemiyor olması uzun yıllardır sendikalar, işçi, insan hakları ve çevre örgütleri tarafından eleştiriliyor. Diğer tekeller gibi Amazon da, çalışanların sırtından avantajlar elde ederek perakende sektöründeki rekabeti büyük oranda tırmandırıyor. Amazon işçileri, Ver.di sendikası ile birlikte 10 yıldır ABD merkezli tekelin perakende ve posta taşımacılığı sektöründe geçerli olan toplu iş sözleşmesini tanıması ve uygulaması için mücadele ediyorlar.

DÜŞÜK ÜCRETLER ve KÖTÜ ÇALIŞMA KOŞULLARI

2022 yılının üçüncü ve dördüncü çeyreğini de karla kapatan, 2023 ün ilk çeyreği için yaklaşık 3,2 milyar dolar kar bildiren dünyanın en büyük online tekeli Amazon, Almanya’da işe yeni başlayanlara, bölgeye göre brüt 11,30 ile 12,70euro arasında bir ücret ödüyor. Bu ücret 12 ve 24 ay sonra otomatikman yükseliyor. İki yıl sonra Amazon çalışanları, şayet iş sözleşmeleri sona erip işten çıkarılmamışlarsa, ayda ortalama brüt 2.600 euro maaş alıyorlar.

Tekel, çalışanları hakkında aralıksız veri toplamak için uygulamalar, tarayıcılar ve kameralar kullanıyor. Çalışanların nerede oldukları, iş arkadaşlarıyla konuşup konuşmadıkları, ne zaman mola verdikleri ya da bir iş için ne kadar zamana ihtiyaç duydukları her saniye çalışanların yanlarında taşıdıkları izleme cihazları aracılığıyla paketlerin kapıya teslim edilmesine kadar kayıt altına alınıyor. İşçiler,Hans Böckler Vakfı ve Alman Sendikalar Birliği tarafından yayınlanan „Dijital Çalışma Atlası“nda yer alan bir makaleye göre ağ ve yapay zeka aracılığıyla aralıksız kontrol ve denetime maruz kalıyorlar. Amazon’un kurucusu ve şimdi denetleme kurulunda bulunan Jeff Bezos’un işçilerin ölümünü göze aldığı, pandemiden önce de biliniyordu. Ancak, ağır çalışma koşullarından dolayı hayatını kaybeden işçilerin sayısının artması üzerine tekel, ABD Ulusal Meslek Sağlığı ve Güvenliği Konseyi tarafından “kirli düzine listesi”ne (Dirty-Dozen-List) alındı. Böylelikle Amazon ABD’ de bulunan en tehlikeli 12 işverenden biri durumunda.

DAHA FAZLA PERFORMANS İÇİN BASKI

Amazon, ABD’de ve şimdi de Almanya’da „Mentor“ uygulamasıyla bir adım daha ileri gidiyor. Bu uygulama çalışma saatlerini, taşıt kullanma biçimini ve telefon kullanımını eş zamanlı olarak kaydediyor. Bu sayede yöneticiler, yeterince hızlı çalışmayan işçileri telefon ve kısa mesajlar aracılığıyla daha iyi daha hızlı çalışmaya zorlayabiliyorlar. Olumsuz eleştiriler alan ya da paket kaybedenler, ücret almadan günlerce ya da haftalarca işten uzaklaştırılabiliyor ya da işten çıkarılabiliyorlar. Amazon’un taşıtları için de yeni bir kontrol sistemi hazırladığı biliniyor. Dört video kameralı „Driveri“ kamera sistemi sürücünün davranışlarını sürekli olarak kaydediyor- örneğin, kimin ne kadar hızlı sürdüğü veya fren yaptığı kaydediliyor. Sözde kazaları önleyeceği belirtilen uygulamanın pratikte sürücüleri daha da fazla baskı altına alacağı ortada.

Bu uygulamalar sadece ABD’de değil, Almanya’daki 18 lojistik merkezi, 5 tasnif merkezi ve 50’den fazla dağıtım merkezi için de geçerli. Sadece „son mil“ olarak adlandırılan teslimat alanında genellikle taşeron ya da serbest meslek sahibi olan yaklaşık 25.000 sürücü Almanya genelinde büyük bir baskı altında çalışıyor. Öyle ki Amazon 2021 yılında, bazı şoförlerin idrarını şişelere yapmak zorunda kaldığını kabul etmişti. Bu alanda çalışan şoförlerin çoğu göçmen kökenli ve genellikle çok az Almanca biliyorlar. Genellikle işçilerin dilinde konuşan taşeron firmalar üzerinden işe alınan işçiler Alman çalışma yasaları, molaların zorunlu olduğu, işverenin hangi sağlık ve güvenlik önlemlerini almakla yükümlü olduğu ve bir iş sözleşmesinin neleri içermesi gerektiği üzerine bilgi sahibi değiller.

İŞÇİLER SAYIDAN İBARET

Amazon için işçilerin sadece birer sayıdan ibaret oldukları gerçeği son olarak bu yılın başında bir kez daha tescillendi. Tekel, korona salgını döneminde elde ettiği devasa karların enflasyon ve düşen alım gücüne bağlı olarak azalması üzerine dünya genelinde işçi çıkaracağını açıkladı ve bu yılın Mart ayına dek yaklaşık 27.000 işçiye çıkış verdi.

Amazon’da dünya genelinde devam eden grev hareketi sayesinde, Almanya’daki hemen hemen tüm lojistik merkezlerinde seçilmiş iş yeri temsilcilikleri bulunduğu için onların onayı olmadan hiçbir işçiye keyfi olarak çıkış verilemiyor. Fakat, Almanya da çoğunluğu iş sözleşmesi süreli olan işçiler sistematik olarak sözleşmelerinin bitiminde işten çıkarılıyorlar. İşçilerin Amazon için sadece parasal değeri olan değiştirilebilir birer araç olduğu gerçeği tekelin yıllık iş raporlarında da görülmekte. Örneğin 2020 faaliyet raporundan „Çalışanlarımızla ilişkilerimizin iyi olduğunu düşünüyoruz“ ifadesi çıkarılmış ve daha önce „çalışanlar“ olarak adlandırılan bölümün adı „insani sermaye“ (Human Kapital) olarak değiştirilmiş.

MÜCADELE SÜRÜYOR

Sendikalar ve veri koruma uzmanları Amazon’daki çalışma koşullarını uzun süredir sert bir şekilde eleştiriyorlar ve çalışma süresi yasalarının, asgari ücret yasasının, hastalık maaşı ve veri koruma yasasının ihlal edildiğini gözlemliyorlar. Dünya genelinde faaliyet yürüten, sendikalara ve sendikalı işçilere karşı aktif mücadele eden Amazon’a karşı sendikalar da mücadeleyi uluslararası düzeyde örgütlüyorlar. Her yıl tekelin indirimli kampanyalarla büyük karlar yaptığı “Black Friday” (Kara Cuma) günü, Uluslararası Sendikalar Birliği- Uni Global Union’un, insan hakları ve çevre örgütlerinin çağrısıyla değişik Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere dünya genelinde 30 ülke’de „Make Amazon Pay-Day” (Amazon ödesin) grev ve eylem gününe dönüşüyor.

İşçilerin çok az bir bölümü işyerlerini güvence altına alan süresiz bir iş sözleşmesine sahipken büyük bir bölümü ise greve katılma ya da iş yeri temsilciliği kurma olanağına sahip değil. Bu koşullara rağmen 10 yıldır gerçekleştirilen grev ve eylemlerle işverenle ücret artışları ve sağlık güvencesi konusunda anlaşmalar imzalandı. Ancak bu anlaşmalar toplu sözleşme mahiyetinde olmadıkları için işveren tarafından her an bozulabiliyor: Amazon, 2020 yılının başında korona salgının başlamasıyla Almanya’daki 20.000 çalışanına yaptığı saat başına 2 euroluk ücret artışını 2020 yazında geri çekti. Bu yüzden ver.di sendikası ve Amazon ,işçileri pes etmek şöyle dursun, asıl hedefleri olan, çalışma koşullarını uzun vadede güvence altına alan bir toplu sözleşme, sabit ücret ve insanca çalışma koşulları için, 10 yılın ardından da grevler ve eylemlerle mücadelelerini sürdürmeye kararlılar.

Tüketici olarak Amazon işçilerinin mücadelelerini desteklemenin birçok yolu var. İnternet üzerinden sipariş vermeyi bırakmamız gerekmiyor ama ihtiyaçlarımızı daha ekolojik politikalara sahip çevre dostu olan ve toplu iş sözleşmelerini uygulayan şirketlerden temin edebiliriz. Ekspres teslimat yerine, teslimat gününü evde olduğumuz bir güne denk getirebiliriz. Ayrıca, her halükârda ihtiyaçlarımızı yakınımızdaki yerel alışveriş merkezlerinden bire bir temin etmemiz hala mümkün.

ÇALIŞANLARIN SAYISI ARTIYOR

Dünya genelinde faaliyet gösteren İnternet devi Amazon’un çalışan sayısı yıllardır istikrarlı bir şekilde arttı. 2007 yılında 17.000 çalışanı olan Amazon, 2017 yılı itibariyle dünya çapında 566.000 çalışanı olan bir şirket haline geldi. Dünya çapında toplam 30 ülkede onlarca posta sipariş merkezi işleten tekelin örneğin Hindistan’da şu anda 41 tane sipariş merkezi bulunmakta. Amazon’un, Avrupa’da Almanya, Avusturya, İsviçre, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda ve İngiltere gibi daha birçok ülkede de lokasyonları bulunuyor. 2020 yılında toplam çalışan sayısı ilk kez bir milyonu aştı. 2021 yılı boyunca, tam ve yarı zamanlı çalışanların sayısı artmaya devam ederek yaklaşık 1,6 milyonluk bir zirveye ulaştı. Amazon Almanya’da şu anda 20.000’den fazla kadın ve erkeği istihdam ediyor. ABD’de ise Amazon 800.000 çalışanıyla ülkenin en büyük ikinci işvereni konumunda.

Yalnızca Ocak-Eylül 2021 ayları arasında tekele dünya çapında 170.000 yeni çalışan katıldı. Daha da şaşırtıcı olan, 2020 yılında korona salgınına rağmen teknoloji tekeli ile 500.000 çalışan iş sözleşmesi imzaladı. Bu sayıya taşeron firmalarda ya da mevsimlik geçici personel olarak çalışanlar dahil değil- özellikle bu sonunculara yönelik muamele Amazon’a yönelik bir başka eleştiri olarak sık sık dile getiriliyor.

Almanya’daki on dördüncü Amazon lokasyonu 2019 yılında Mönchengladbach’ta açıldı. Amazon, bugüne kadarki en modern merkezini 1.600 çalışanıyla 2018 Nisan ayı ortasında Dortmund’da açtı. Buradaki çalışanların neredeyse tamamı geçici sözleşmelerle çalışıyor. Hamburger Abendblatt gazetesinde Nisan ayında yayınlanan bir haber, Amazon’da sosyal çalışma koşullarında bir daralmanın görüldüğü ve daha iyi ücretli işlerin yerini, bir sonraki adımda makineler tarafından yerinden edilecek olan düşük ücretli işçilerin alacağı ifade ediliyor.

 

Close