Written by 12:37 HABERLER

Örgütlü hareket edemedik..

ISE Duisburg, 2014 Şubat ayında kapanıyor.

Aylardır devam eden belirsizliğin sona ermesinden dolayı birçok işçi arkadaşımız, “en azından ne olacağını artık kesin biliyoruz” diyorlar. Tabi arkadaşlar sadece bunu söylemiyorlar. Geride bıraktığımız ayları değerlendirmeye, “nerde yanlış yaptık?”, “neleri iyi yaptık?” gibi sorulara yanıt bulmaya çalışıyorlar.

Bazı arkadaşların 20 yıldan daha uzun süre ISE’de çalıştığını ve defalarca benzeri süreçlerden geçtiklerini göz önüne aldığımızda bu tür değerlendirmenin doğal olduğunu söylenebilir. Fakat bu değerlendirmelerimizi sadece vermeye çalıştığımız mücadeledeki eksiklerimizi kendimize için ortaya çıkarmak yapmıyoruz. Önümüzdeki süreçte özellikle Ruhr bölgesinde birçok fabrikada benzeri süreçlerin yaşanacağı düşünüyoruz ve bu nedenle edindiğimiz tecrübeleri diğer fabrikalardaki arkadaşlarımızla paylaşmak istiyoruz.

ISE yönetimi geçtiğimiz Şubat ayında Duisburg Hüttenheim’deki fabrikayı kapatacağını açıklamıştı. Şirketin Duisburg’daki tesisinin zarar ettiğini ileri süren şirket yönetimi, “Eğer bu önlemi almazsak diğer fabrikalarda tehlikeye girer” diye işçiler üzerinde baskı kurduğu gibi Witten ve Bergneustadt’daki işçilerle ortak mücadele etmemizin de önüne geçmeye çalışıyordu. Benzeri bir durum birkaç sene önce de Bergneustadt’daki fabrika üzerinden yaşanmıştı. Fakat o dönem bizi bölmeyi başaramamışlardı. Bu kez “bizi bölmeyi başardılar” diyebiliriz. Diğer iki fabrikadan yapılan dayanışma açıklamaları mücadele çağrısı içermediği gibi sanki cenazeye gönderilen taziye mesajları gibiydi.

Fabrikanın kapatılacağı açıklanması ardından İşyeri Temsilciliği (BR) her hafta Perşembe ve Cuma günleri işçileri bilgilendirmek üzere özel konuşma saatleri düzenledi. İşçiler bilgi almak için üretimi durdurarak toplu halde büroya çıkıyorlardı. Bu eylemlerle işçilerin grev dahil mücadele etme yanlısı olduğu ortaya çıkmıştı.

Beş ay içinde dışarıdan tanınmış kişilerin katılımıyla iki kez işyeri toplantısı düzenledik. Bunlara Duisburg Büyük Şehir Belediye Başkanı Sören Link (SPD), Belediye Başkanı Erkan Kocalar (Die Linke), SPD Milletvekili Sarah Philipp, FDP Milletvekili Holger Ellerbrock, Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen katıldılar.

Toplantılara davet edildikleri halde işverenlerin katılmaması bir olumsuzluktu. Çünkü basının da takip ettiği bu tür toplantılarda işverenin üzerinde farklı bir baskı oluşturmanın koşulları vardı. İşverenin katılımını sağlamak için başka yöntemlerde, örneğin “işveren temsilcileri gelinceye kadar toplantı devam edecek” diyebilirdik. Veya daha önce başka fabrikalarda ve işletmelerde yapıldığı gibi birkaç gün süren işyeri toplantıları örgütleyebilirdik. Bunların yapılmaması büyük bir eksiklikti.

Diğer yandan ISE’de yaşananları kamuoyuna aktarmada ve dışarıda bir dayanışmanın örgütlenmesinde de gereken yapılmadı diyebilir. İşyerinin önüne bilgilendirme çadırının kurulması iyi bir fikirdi ve kamuoyu yaratma ve dayanışmayı örgütleme de önemli bir adım olabilirdi. Ne yazık ki çadır bir gün sonra tekrar söküldü. Oysa çadır kalsaydı mücadeleyi farklı bir boyuta taşımak mümkün olabilirdi.

Benzeri sorunlarla karşı karşıya olan diğer işletmelerle ciddi bir irtibat kurulmadı. Sadece mesajlar paylaşıldı ve birkaç ortak eylemde yan yana gelindi. Oysa bu hem ISE’deki hem de diğer fabrikalardaki işçilere, “bu sorunları tek siz yaşamıyorsunuz. Her yerde benzeri sorunlar yaşanıyor” diye seslenmenin ve mücadeleyi birleştirmenin ve ortak sürdürmenin olanakları vardı. Bu konuda da üzerimize düşeni tam yapamadık.

Belki de en büyük hata ise Düsseldorf’ta, Mercedes fabrikasının önünde düzenlenen eylemi örgütlerken yapıldı. Ki bu eylemin ardından müzakereler büyük bir hızla sonuçlandı.. Çalışmayan işçi arkadaşların katıldığı bu eylem sonrasında işveren 6 BR üyesine, iş saatinde eyleme katıldıkları için çıkış verdi. Bu garip bir durumdu. Sonuçta BR üyesi bütün arkadaşların fabrika dışında herhangi bir işleri olduğunda (ister sendikal çalışmayla ilgili ister özel bir durum) bunu işverene bildirmeleri ve izin almaları gerektiğini bilmeleri gerekir. BR üyelerine verilen ilk seminerlerde bu tür şeyler öğretiliyor! Bu çıkışları protesto etmek için firmanın önünde, DİDF’li arkadaşların da desteklediği bir eylem düzenledik. Fakat işveren geri adım atmayacağını açıkladı.

BR bu süreçte işverenle bir sosyal plan hazırlığı içine girmişti. Fakat işverenle anlaşamadıkları için uzlaşma komisyonuna gidildi ve ancak 4. görüşmede anlaşma sağlandı. Oysa sosyal plan yerine IG Metall’in katılımıyla “sosyal iş sözleşmesi” (Sozialtarifvertrag) için mücadele edilebilirdi. Çünkü sosyal plan için grev yapılmaz ve en sonunda, başka yol kalmayınca mahkeme kararına boyun eğiliyor. Ama “sosyal iş sözleşmesi” (Sozialtarifvertrag) için grev yapılabiliyor.

Şimdi varılan anlaşmaya göre ISE’de halen çalışan 160 arkadaştan 98’ine Witten ve Bergneustadt’daki ISE firmasında iş teklif edilecek. Geri kalanlara da seneliğine brüt aylığın %70’i dolayında tazminat verilecek. Bu süreçte 6 BR üyesinin çıkışı da geri alındı.

Geride bıraktığımız beş aylık sürece baktığımızda, yaptıklarımızla yapmadıklarımızı karşılaştırdığımızda yapabilecek durumda olmamıza karşın yapmadıklarımızın daha ağır bastığını görüyoruz. ISE’nin Duisburg’da 25 yıllık bir geçmişi var. Defalarca el değiştirdiği için biz işçiler birçok tecrübe edinmiştik. Buna rağmen bu tecrübelerimizi iyi değerlendiremedik. Sendikamız IG Metall’i bir türlü harekete geçiremedik tam tersi sendika bizi frenledi oysaki biz zamanında daha örgütlü hareket etmiş olsaydık sonuç böyle olmazdı.

 

ISE den bir işçi

Close