Written by 11:33 HABERLER

Pandemi Berlin’de eğitim sorunlarını arttırdı

SEBAHAT ASLAN

Berlin’de eğitim kurumlarındaki personel eksikliği pedagojik çalışmaları engelliyor. Zaten eksik olan personel sayısı pandemiyle birlikte kronik hastalık ve risk grubunda olan öğretmenlerin de izinli olması nedeniyle daha da yetersiz hale geldi. Bu nedenle hayatlarını tehlikeye atarak çalışan öğretmenlerin yükü fazlalaştı. Öğretmenler açığı kapatabilmek için daha fazla derse girmek zorunda kaldılar. Bu ise hem psikolojik hem de fiziki olarak yıprattı.

Öğretmenler bir taraftan okullarda ve evlerde yeterli altyapıya sahip olunmayan koşullarda internet üzerinden verebilecekleri dersler için hazırlık yaparken diğer taraftan interneti olmayan çocuklara posta yoluyla ulaşmaya çalıştılar. Yüzyüze eğitime geçildiği dönemlerde daha küçük sınıflarda, güvenilir eğitim verilmesi gerekiyordu ve okullardaki hijyen koşullarının sağlanması da öğretmenlerin üzerine yıkıldı.

Salgın döneminde sınıflar ikiye bölünürken daha fazla öğretmene ihtiyaç duyulmasına rağmen, bunu sağlayacak personel politikası hayata geçirilmedi. Başka mesleklerden yatay geçişler vasıtasıyla bu alanda ortaya çıkan açık kapatılmak istense de yeni istihdam edilen öğretmen sayısı ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktı. Sonuç olarak Berlin’de salgından önce de öğretmen açığı vardı, salgınla birlikte daha belirginleşti.

Yüzyüze ders koşulları öğretmenlere sormadan, onların görüşleri alınmadan eğitim senatörlüğü tarafından verilmiş kararlardı. Öğrenciler bu dönemde çoğunlukla evde internet üzerinden derslere katılmak zorunda kaldılar. İmkanı olmayan öğrenciler yeterince eğitim alamadılar. Dolayısıyla eğitimde eşitsizlik daha da arttı. Yuvalara, okullara gidemeyen çocukların bakım ve eğitimiyle ilgilenmek zorunda kalan ailelerin yükleri daha da arttı.

Düzenli ve yeterli bir eğitim alamadıkları, en önemlisi de okulda olduğu gibi arkadaşlarıyla iletişim kuramadıkları, sosyal ve günlük aktivitelerden uzak kaldıkları için çocukların ruh sağlıkları olumsuz etkilendi. Bu sebeplerden dolayı okullarda öğretmenlerin, eğitmenlerin yanısıra yeterli sayıda sosyal hizmetler, gelişim uzmanları ve terapistlere de ihtiyac duyuluyor. Eğitim emekçileri sendikası GEW ve bu konunun uzmanlarının yaptığı tüm uyarılara rağmen senatörlük bu yönde bir çabanın içerisinde değil.

DİJİTAL DONANIMIN ÖNEMİ ANLAŞILDI

Dijital eğitimin ve donanımın önemi özellikle pandemi döneminde daha iyi anlaşıldı.

Okulların alt yapısının dijitalleştirilmesi için çalışmalar başlatıldı, ama okullarda henüz yeterince teknik donanım sağlanabilmiş değil. Dijital eğitimin uygulanmasında öğrenciler de öğretmenler de sorunlar yaşıyor. Eğitim Senatörlüğü bütçesinde dijital eğitime yönelik ayrılmış para görünüyor. İki yıl önce değişen ders planında da dijital eğitime ağırlık verilmesi konusu yer alıyor. Bu anlamda dijital eğitime farklı derslerde başlanmış, fakat okullardaki altyapı yetersiz olduğu için (eski-bozuk ve sayıca yetersiz bilgisayarlar, bilgisayarlı sınıf olmaması, öğretmenlerin bu konudaki teknik bilgi yetersizliği v.b) olumlu sonuçlar alınamamıştır. Bu nedenle okullarda bilişim uzmanlarına acilen ihtiyaç var.

Konuyla ilgili özellikle göçmen ailelerin, veli temsilcilerinin, okul veliler birliğinin, eğitmenlerin ve öğretmenlerin aktif ve birlikte çalışması teşvik edilmeli ve okullardaki dijital eğitime yönelik eksikliklerin okul yönetimi üzerinden senatoya baskı yapılarak giderilmesi sağlanmalıdır.

“OKUL FARKLI OLMALI”

Daha iyi koşullarda bir eğitim ve öğretim için Berlin’de GEW Sendikası’nın da içinde yer aldığı “Okul farklı olmalı” (Schule muss anders) adıyla öğretmeler, eğitimciler, öğrenciler ve velilerden oluşan inisiyatif önemli bir rol üstlenmiş vaziyette.

Okulların fiziki durumu, sıhhi tesisatların çok eski ve yetersiz oluşu, sınıfların azlığı ve yukarıda bahsettiğimiz donanım eksiklikleri ile temizlik elemanı yetersizliği, pek çok okulda temizlik işlerinin taşeron firmalarca yapılması, temizlik elemanlarının ücretlerinin düşüklüğü ve çalışma koşullarındaki zorluklar eğitim ve öğretimin önünde engel olmaya devam ediyor. Pek çok okulda Berlin Senatosu’nun aldığı, belediye ile ilgili hizmetlerde saat başı ücretin en az 12 euro olması kararı uygulanmıyor. Bu bakımdan GEW Sendikası’nın okullardaki temizlik işlerinin kamu işçisi statüsüne geçirilmesi, taşeronluğun kaldırılması için çabaları önemli ve desteklenmeli.

STAJ YERİ BULUNAMIYOR

Okullarda yüzyüze eğitim verildiği dönemlerde haftada 3 gün testler yapılıyor. Testler öğretmen ve eğitmenler tarafından yapılıyor ve onlar için yük durumunda. Bu nedenle her okulda sağlık elemanlarına ihtiyaç var.

Öğrencilerin salgın dolayısıyla staj yeri bulamaması olağan hale geldi. Salgınla birlikte bazı meslek alanları kapalı kaldı. Ögrenciler staj yapamadan bir dönemi geçirdiler. Meslek okulları da aynı durumdaydılar; pratiğe dayanan meslek alanlarında meslek yapacakları yer bulamadılar. Bu yüzden okullarından ayrılan öğrenciler oldu. Üniversiteye giden ögrenciler de yüzyüze eğitimi tercih ettiklerinden ya eğitimi bıraktılar veya hiç başlamadılar.


Anadil ve din dersi sonunu

Berlin’de eğitim alanında devam eden sorunlardan biri de anadilde eğitim ve din bilgisi eğitimidir. 2017’ de yapılan çalışmalar doğrultusunda, federal ve eyalet parlamentolarında ana dilde eğitimin ve din derslerinin burada eğitimini almış öğretmenler tarafından yapılmasına çoğunlukla karar verildi ve uygulamaya geçti. Anadil dersleri konsolosluk üzerinden atanan öğretmenler tarafından veriliyordu.

Belli okullarda senatonun atadığı öğretmenler tarafından anadil eğitimi veriliyor. Bunun hayata geçmesi için okullarda yeterince öğrenci olması gerekiyor (en az 12 öğrenci olmalı). Anadil ve din derslerinin camilerde veya belli dernekler yerine okullarda verilmesi yönünde aileler ve çocukların teşvik edilmesi gerekiyor. Anadil öğretimi için Türk Konsolosluğu’nun bazı dini derneklerde bu eğitimi verme girişimlerinin varlığı uyarıcı olmalı.

İslam Federasyonu temel hak ve özgürlükler üzerinden din derslerinin okullarda verilmesini kabul ettirmiştir. Buradaki sorunlar; bu kurumlarda çalışan öğretmenlerin hiçbir anlamda pedagojik eğitime sahip olmamaları, din derslerinin camii ve derneklerde veriliyor olması. Federasyonun içinde DİTİB ve Milli Görüş örgütleri var. Bu sorunlara rağmen talep edilen okullarda din dersleri veriliyordu.

‘Berlin/Brandenburg Humanistischer Verband’ tarafından ‘Humanist Hayat Bilgisi’ dersleri çoğunlukla ilkokullarda ve bu kurumun üniversitede eğittiği öğretmenler tarafından veriliyor.

Bu dersin din dersi olmaması, geniş ve hayatın birçok konusunu içeren ders planı gereği göçmen çocuklarının bu derse katılım sayısını arttırmak için ailelerin bu konuda bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesi gerekiyor.

GÖÇMEN ÇOCUKLARIN KREŞLERE GİTME ŞANSI AZALIYOR

Berlin’de yapılan araştırmalar sonucu göçmen ailelerin çocuklarının yuvalarda sorunlar yaşadığı ortaya çıkmıştır. Yaşamın ilk yıllarında dezavantajlarla karşılaşmasına ve kötü eğitim almalarına sebep oluyor.

Normal koşullarda yaşadıkları semtlerde her çocuğun kayıt yaptırabilmesi gerekiyor. Ama böyle olmuyor. Yuvalarda kayıtlar, ailenin ekonomik durumuna ve çocuğun dil seviyesine göre yapılıyor. Pandemi koşulları ise göçmen çocukların gelişimini bu iki koşul açısından da daha da olumsuz etkilemiştir. Özellikle düşük ücretli işlerde çalışan ailelerin aylık gelir durumu daha da kötüleşmiş, eve kapanan çocukların gelişimi iletişimsizlik nedeniyle olması gerektiği düzeyde olmamaktadır.

Kreşlere kayıt başvuruları kapasitelerinin az olması red gerekçesi olarak sunuluyor. Senatonun kapasite artırımadaki çabasızlığı, göçmen kökenli çocukların o yuvalara girme şansını azaltıyor. Bu konuda dışlanma ve ayrımcılığı körüklüyor.

Eğitim Sendikası, Eğitim Senatosu’na herkes için adil bir şekilde yuvada yer verilmesini, kayıtlarda yaşanan bu ayrımcı, küçük düşürücü adaletsizlik konusunda acilen çözüm bulunması için çağrıda bulundu. Ayrıca kreşlerin uzmanlar tarafından denetlenmesini, bağımsız şikayet kurumlarının oluşturulmasını ve ailelerin farklı dillerde bilgilendirilmesini talep etti.

Close