Written by 14:36 Allgemein

Polonya trajedisi ve Katin Katliamı

Polonya Cumhurbaşkanı Leh Kaçinski ve diğer üst düzey yöneticilerin Katin Katliamı’nı anmak için yo…

Polonya devlet yöneticilerinin anma törenlerine katılmak üzere Katin’e gittiklerinde meydana gelen uçak kazası “Katin Katliamı”nı bir kez daha gündeme getirdi. İddialara göre Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( SSCB) ile Hitler faşizmi arasında yaşanan savaş sırasında, 1940 yılında 20 bin kadar Polonyalı, Sovyet Ordusu tarafından Katin ormanında katledilmiş. Buna dayanak olarak da Stalin’in başkanlığını yaptığı Komünist Parti’nin Politbürosu’nun “Milliyetçilere ve devrim karşıtlarına karşı aldığı karar” gösteriliyor.

REFERANSI FAŞİST OLANLAR
1940 baharında işlenen katliam ilk olarak 1943 yılında ortaya çıkan bir toplu mezarla tespit edilmiş. Tespit edenler ise, faşist Hitler Ordusu. Geçmişten günümüze katliamın Stalin emri ile SSCB Ordusu tarafından işlendiğini ileri sürenlerin bütün referansları, faşist Hitler Ordusu emrinde çalışan adli tıp doktoru Gerhard Buhtz’nun hazırladığı raporlardan oluşuyor. Bu tarihe kadar kitlesel kıyımlar ve katliamlar yaptığı ortaya çıkan Hitler faşizmi aklanmaya çalışılarak bu kez Hitlerci faşist ordu tarafından yapılan Katin Katliamı SSCB’ye yıkılmaya “köşeye sıkıştırılmak” isteniyor.

SSCB, NÜRNBERG MAHKEMELERİ’NE TAŞIDI
Eldeki tüm veriler, katliamın faşist Alman Ordusu tarafından yapıldığını gösteriyordu. Sadece SSCB değil, Batılı güçler de katliamdan Hitler Ordusu’nu sorumlu tutuyordu. Nihayetinde, 30 Aralık 1945’te (Savaşın 8 Mayıs 1945’te bittiğini hatırlatalım) 10 Alman savaş esiri Sovyet adaleti tarafından katliamı işlediği için mahkum edildi. Bunlardan 7’si ömür boyu hapse, üçü de 20 yıl boyunca mecburi çalışmaya mahkum edildi.
Sovyetler, Katin Katliamı’nı Hitler faşizmi döneminde yöneticilik yapanları da sorumlu tutarak ünlü Nürnberg Mahkemeleri’ne taşıdı. Ancak başta ABD’li yargıç Francis A. Biddle olmak üzere, Sovyet karşıtı emperyalist güçler, bir taraftan Katin Katliamı’nı SSCB tarafından yapılmadığını ifade ederken, diğer taraftan ise açık bir şekilde aydınlanmasına yanaşmayarak sorumlularının yargılanmasını engellediler. Dolayısıyla Nürnberg Mahkemeleri’nde Katin Katliamı nedeniyle somut bir karar çıkarılamadı.

GORBAÇOV’UN BATI’YA HEDİYESİ
Nürnberg Mahkemeleri’nde açık bir şekilde katliam emrinin hangi Hitler generali tarafından verildiğini aydınlatmaya yaşmayan Batılı emperyalistler, Soğuk Savaş yıllarında dönem dönem bunu gündeme getirdilerse de başarılı olamadılar. Ta ki, 1989’da Berlin Duvarı’nın ve Doğu Bloku’nun yıkılışına kadar.
SSCB’nin dağıtılması konusunda Batılı güçler önünde diz çöken Michael Gorbaçov, ilk olarak 13 Nisan 1990’da resmi olarak Katin Katliamı’nın SSCB tarafından işlendiğini ileri sürdü. Ardından, Rusya tarafından bu katliamın Kızıl Ordu tarafından nasıl işlendiği tefrika edilmeye başlandı. Kapitalist sermaye uşaklığında Gorbaçov’dan daha hızlı olan Boris Yeltsin ise Ekim 1992’de Stalin ve arkadaşlarını sorumlu tutan bir dosyayı Polonya’ya iletti.
Daha sonra göreve gelen Rus yöneticiler de katliamın sorumluluğunu Alman faşistlerinden alarak, SSCB’ye yani sosyalist sisteme yüklediler.
Böylece, Doğu Bloku’nun yıkılışından sonra kurulan Rusya Federasyonu’nun revizyonist yöneticileri, üstlerindeki sosyalist maskeyi de atarak geçmişte SSCB’nin devamı olmadıklarını, “Stalin’in işlemiş olduğu katliamlar” ile yüzleşmeye hazır olduklarını, batı emperyalizmiyle uyumlu bir şekilde çalışmaya hazır olduklarını göstermiş oldular.
Katin Katliamı bu yönüyle, yeni kurulan anti-sosyalist Rusya’nın Batı emperyalizmine bir hediyesi oldu. Evet, Katin ikinci kez Polonya için bir trajediye dönüşmüş bulunuyor. Ancak bu trajedi işlenirken sosyalizm ve Stalin düşmanlığı yeniden tazelenerek işleniyor. Tarih çarpıtıcılığı sürdürülerek gerçeklerin görülmesi ise sürekli engelleniyor. (YH)

POLONYA’NIN KAÇİNSKİ Kardeşleri

10 Nisan sabahı Polonya’nın başkenti Varşova’dan Rusya’nın Smolenk Havaalanı’na doğru yola çıkan uçağın yoğun sis yüzünden düşmesi, Polonya için “ulusal trajedi”den başka bir şey değil. Çünkü, uçakta Polonya Cumhurbaşkanı Leh Kaçinski’nın yanı sıra genel kurmay başkanı, merkez bankası başkanı, üç meclis başkan yardımcısı, üç bakanlık müsteşarı, eski savunma bakanı olmak üzere toplam 97 kişi hayatını kaybetti.
7 Nisan günü Rusya ve Polonya tarafından ortaklaşa düzenlenen Katin Katliamı’nın resmi törenlerine davet edilmeyen Kaçinski, anıta çelenk bırakmak üzere Smolenk’e gitme kararı almıştı.
Polonya devletinin üst yönetiminin önemli bir bölümünün hayatını kaybettiği bu uçak kazasına, Kaçinski’nin “kuru inadı”nın sebep olduğu yönündeki belirtiler gün geçtikçe artıyor. Polonya basınında yer alan haberlerde, Rus yetkililerin, Polonya devlet yetkililerini taşıyan uçağa, aşırı sis nedeniyle Smolenk Askeri Havaalanı yerine, Moskova veya Minsk havaalanlarına acil iniş yapma önerisinde bulunduğu, ancak bunun kabul edilmediği ortaya atıldı. Uçağın rota değiştirmeden inişe geçmesinde Kaçinski’nin etkili olabileceği ifade ediliyor. Çünkü, Kaçinski’nin iki yıl önce de Rusya-Gürcistan krizi sırasında Tiflis’e gitmek üzere iken, çatışmalar nedeniyle Bakü’ye iniş yapmaları istenmişti. Kaçinski’nin buna itirazda bulunarak Tiflis’e inişte ısrar ettiği, ancak pilotun kendisini dinlemeyerek Bakü’ye indiği biliniyor.
Kaçinski’nin Rusya karşıtı, ABD yanlısı bir cumhurbaşkanı olduğu biliniyor. Bu tavrı nedeniyle Rusya ile ilişkileri hep gerilimliydi.

SOSYALİZM DÜŞMANI KAÇİNSKİ KARDEŞLERİ
Uçak kazasında hayatını kaybeden Leh Kaçinski, Doğu Bloku’nun yıkılması sırasında ve sonrasında önemli misyonlar üstlendi. Polonya’da rejimin değişmesine önayak olan Dayanışma Sendikası’nın liderinin Leh Walesa asıl olarak Kaçinski kardeşler tarafından öne çıkarıldı. Doğu Bloku’nun çöküşünden sonra Polonya siyasetinin sağ kanadında yer alan önemli isimler oldular. Kaçinski Kardeşler, daha önce iktidarda olan sözde “komünistlere” karşı sert bir politika izlediler.
Walesa ile yollarını ayıran Leh Kaçinski, Jery Buzek hükümetinde adalet bakanlığı yaptıktan sonra, ikiz kardeşi ile birlikte muhafazakar milliyetçi çizgideki Hukuk ve Adalet Partisi’ni (PiS) kurdu. Leh Kaçinski, bir süre Varşova Belediye başkanlığı yaptıktan sonra cumhurbaşkanlığına seçildi.
Muhafazakar görüşleriyle bilinen Leh Kaçinski, idam cezasının yeniden Polonya yasalarında yer almasını ve eşcinsellere karşı da yasal işlem başlatılması gerektiğini savunmuştu.
Polonya’da radikal Katolikliğin ve siyasal gericiliğin temsilcisi olan Leh ve Yaroslav Kaçinski kardeşler, Doğu Avrupa’da ABD’nin en önemli müttefiki durumunda.
“Soğuk Savaş”ın bitmesinden sonraki Polonya’da önemli ölçüde rol oynayan Leh Kaçinski’nin bu şekilde ölümü, onu şimdiden yeni bir “ulusal mitos” haline getirmiş bulunuyor. İki ay sonra onun yerini doldurmak üzere yapılacak seçimlerde ikizi Yaroslav’ın seçileceği şimdiden yüksek sesle ifade ediliyor. (YH)

Close