Written by 14:28 uncategorized

Bu nasıl güvenlik?

“Güvenlik” gerekçesiyle Muş’tan Samsun’a taşınan Bulanık olayları davasında, DTP eski eşbaşkanı Ahm…

Muş Bulanık’ta 2 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırı davası Samsun’da görülmeye başlanırken, daha ilk duruşmada yaşananlar güvenlik güçlerinin kimin güvenliğini sağlamaya çalıştığını gösterdi. Duruşma sonrası kapatılan DTP’nin Eşbaşkanı Ahmet Türk’e yönelik saldırıda Türk’ün burnu kırıldı. 15 Aralık 2009 tarihinde Muş’taki olaylardan sonra dava, güvenlik gerekçesiyle Samsun’a gönderilmişti.

BU NASIL GÜVENLİK?
Muş’un Bulanık İlçesi’nde DTP’nin kapatılmasını protesto edenlere ateş açarak 2 kişinin ölümü, 8 kişinin de yaralanmasına neden olan korucu Turan Bilen ve kardeşi Metin Bilen hakkında açılan davanın Samsun’da görülen ilk duruşmasına katılan Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Sırrı Sakık, Nezir Karabaş ve Nuri Yaman’a mahkeme çıkışı saldırıda bulunuldu. Mahkeme çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ahmet Türk, adil bir yargılama beklediklerini belirtti. Açıklamadan sonra arabasına doğru giden Ahmet Türk’e, polisin içerisinden sıyrılan bir kişi saldırdı. Çevrede biriken grup, “Ahmet Türk buraya neden geldin burası Karadeniz”, “Kahrolsun PKK” sloganları atarak milletvekilleri ve Bulanıkta öldürülen Necmi Oral ve Kemal Ağca’nın ailelerini linç etmek istedi. Saldırı sonucu Ahmet Türk hemen arabaya bindirilirken, Sırrı Sakık ile emniyet görevlileri arasında tartışma yaşandı. Polise tepki gösteren BDP Milletvekili Sırrı Sakık, gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığına dikkat çekti.

GÜYA ÖNLEM ALINMIŞTI
Polisin geniş güvenlik önlemlerine rağmen saldırının gelişmesi dikkat çekerken, polis sabah saatlerinde özellikle gelenlerin tek tek kimliklerini tespit etmişti. Olaydan sonra polis yeniden güvenlik önlemlerini arttırdı, adliyeye giriş çıkışları yasakladı. Mahkemeyi izlemeye gelen bazı avukatlar da adliyede mahsur kaldı ve polis çıkışlarına izin vermedi.
Öte yandan, duruşma sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek, 8 Haziran tarihine ertelendi.
Tutuklu sanıklar hakkında, cinayet suçundan ikişer kez müebbet ile 4 kişinin yaralanması nedeniyle toplam 42 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş saldırıya ilişkin basına açıklama yaptı. Sırrı Sakık’ın Samsun’a gitmeden İçişleri Bakanlığı müsteşarını arayarak gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasını istediğini belirten Demirtaş, “Uyarılara rağmen böyle bir saldırırının organize edilmiş olması çok manidardır” dedi. Valinin saldırının hemen ardından kendisini arayan İçişleri Bakanı’na olayın bireysel olduğunu söylemesine de tepki gösteren Selahattin Demirtaş, bunun gayri ciddi olduğunu söyledi. Demirtaş, bunun Samsun halkına mal edilemeyeceğini de ifade eden Demirtaş, Vali ve Emniyet Müdürü’nün açığa alınması gerektiğini söyledi.
Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ise saldırının bireysel olduğunu açıklamadığını iddia etti.
Olayın gerçekleştiği ilin valisinin, bu saldırı karşısında yaptığı açıklamanın ‘münferit’ olması, Türkiye’de benzer olaylar karşısında, hatta siyasi cinayetler karşısında sıkça duyduğumuz bir devlet klasiği. Bu alçakça olayın gerçekleştiği ilin valisinin bu kadar kısa süre içinde, böylesi kesin bir hükme varması, affedilemez. Bu alçak saldırıyla ilgili olarak, şu ana kadar Samsun’da bazı emniyet yetkililerinin görevden alınmış olması belki bir adımdır, ama yeterli değildir. Samsun Emniyet Müdürü ve Samsun Valisi’nin hala koltuğunda oturuyor olması kabul edilemez. Eğer, Samsun’da saldırıya uğrayan kişi DTP’nin Eşbaşkanı değil de, örneğin AKP, CHP ya da MHP’nin genel başkanları olsaydı, o yetkililer hala koltuğunda oturabilir miydi?
Ahmet Türk’ün, partisi kapatıldıktan ve kendisi siyasi yasaklı hale getirildikten sonra bile medyaya verdiği röportajlarda, ‘sivil itaatsizlik’, Gandi tipi ‘pasif direniş’i önermesi ve hatta polise çiçek vermekten söz etmesi karşısında, Samsun polisinin verdiği karşılığı, gazetelerde yayınlanan fotoğraflarda ve televizyonlara yansıyan görüntülerde herkes gördü.
Türkiye’de bu türden olayların, halkları birbirine karşı kışkırtma potansiyeli taşıdığı ve çatışma sürecini fitillemek, beslemekten başka hiçbir işlevi olamayacağı her halde aklı başında herkesin tahmin edeceği bir gerçektir.
Bir yandan ‘açılımdan’ söz ederken, diğer yandan da, Türkiye’yi ateş yerine çevirmeye yönelik provokasyonları ‘münferit’ görerek geçiştirmek herhalde bizim ülkemize özgü bir durum oluyor.
Türkiye ilericileri, demokratları, Türk emekçileri, Ahmet Türk’e atılan yumruğun, kendilerine atılmış bir yumruk olduğunun bilinciyle davranmaları, son derece büyük önem taşıyor. Aksi yöndeki bir umursamazlık, bu türden alçaklıklara verilmiş sessiz bir onaydan başka bir şey olmayacaktır.

İSTANBUL FATİH POLAT

‘Saldırının sorumlusu hükümettır’

Emek Partisi (EMEP), kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’e Samsun’da gerçekleştirilen saldırının sorumlusunun Kürt halkına, işçi ve emekçilere saldırıda sınır tanımayan AKP hükümet olduğunu ifade etti.
EMEP Genel Merkezi tarafından konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada, “Ahmet Türk’ün uğradığı saldırı, valinin söylediği gibi bireysel ve adli bir vaka olarak değerlendirilemez. Muş-Bulanık’ta halka yönelik silahlı saldırıda bulunan ve iki kişinin ölümüne neden olan katilin davasının ‘güvenlik gerekçesi’yle Samsun’a alınması bile tek başına saldırıya zemin hazırlamaktır.
Daha önce Trabzon’da görülen Gazi Davası’nda da bu tür saldırıların yapıldığı akıllardadır. Polis ve jandarma desteğinde birçok provokasyona sahne olan Samsun, Trabzon gibi illerimizde, bildiri dağıtan gençlere, basın toplantısı yapmak isteyen barış savunucularına, imza toplayan gençlere, dergi ve bildiri dağıtanlara, demokratik hak arayışındaki herkese karşı devlet destekli saldırılar yapılmaktadır. Polis ve jandarma desteğinde saldırıların yapıldığı Karadeniz bölgesinde, bu saldırının da yapılmış olması hiç de şaşırtıcı değil!
Ahmet Türk ve diğer BDP yöneticilerinin Samsun’a duruşmaya çağrılması açık hedef haline getirilmelerinden başka bir anlam taşımıyor. Hükümet hiçbir tedbir almayarak açık hedef haline getirdiği BDP heyetine saldırının koşullarını yaratmış ve adeta Ahmet Türk’ü dövdürmüştür” denildi.
Açıklamada devamla, “Ahmet Türk’e yönelik saldırı, Kürt ve Türk halkı arasında nifak tohumları ekmek isteyenlerin bir provokasyonudur. Bu saldırıdan Hükümet, İçişleri Bakanı Samsun Valisi ve Samsun Emniyet Müdürü sorumludur. Saldırganlar ve sorumlular hakkında soruşturma açılmalı ve en kısa sürede cezalandırılmalıdırlar” denildi. (YH)

Close