Written by 12:22 DÜNYA

Profesör Norman Peach: Dağ fare doğurdu

Uluslararası Adalet Divanı Güney Afrika’nın acil ateşkes başvurusu üzerine aldığı kararda ateşkese yanaşmadı ama İsrail’i bazı kurallara uymaya ‘çağırdı’. Kararın yaptırım gücü yok. Devletler Hukuku dalından emekli Profesör Norman Peach Uluslararası Adalet Divanı’nın kara bir gününden söz ederek halkları bu kararları da dikkate alarak Filistinlilere sahip çıkma, İsrail’in politikasını ve saldırılarını mahkum etme çağrısı yaptı.

DİLAN BARAN

Diese Datei wurde ursprünglich bei Flickr hochgeladen. Sie wurde mit Hilfe von Flickr upload bot durch Ureinwohner hierher übertragen. Zu diesem Zeitpunkt – 26. Juli 2011, 07:56 – war sie bei Flickr freigegeben.

Uluslararası Adalet Divanı’nda alınan kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk bakışta çelişkili bir karar, ikincisi ise Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı dava devletler hukukunun ihlal edilmesine dayanıyor. Gerçekten yapılanın soykırım olup olmadığı politik bir sorun. Buna cevap vermek yıllar sürer. Şu an ise soykırımın olmaması için koşulların yaratılması yönünde karar alınması gerekti. 15 hakim, bu şekilde devam edilirse soykırımın olup olmayacağı, öyleyse bunun nasıl engellenebileceği üzerine karar verdi. Bu konuda Güney Afrika acilen ateşkesin sağlanmasını talep etti. 15 Ocak’ta da BM Genel Sekreteri bu yönde soy kırım, katliam ve saldırıların sona ermesi için ateşkes talep etmişti. Netanyahu, hiçbir şeyin kendilerini durduramayacağını, sonuna kadar, yani Hamas yok edilinceye kadar savaşın sürdürüleceğini ısrarla söylemekteydi. Durumun hemen ateşkes doğrultusunda acil olup olmadığını soralım. Geçen yıl, Ukrayna Uluslararası Adalet Divanı’na çocuk kaçırılması vb. nedenlerle Rusya’nın mahkum edilmesi başvurusunda bulunmuştu. Hakimler üç hafta içinde savaşın hemen durdurulması kararını almıştı. Şimdi ise Güney Afrika’nın sunduğu gerekçelerin dikkate alınması, kötü durumun sona erdirilmesini kararlaştırdılar ama ‘acil ateşkes’ demediler. Halbuki İsrail’in 1948 yılında imzaladığı Devletler Hukuku’na bağlı soykırım kararına uymasından başka bir şey istenmemişti. Dağ fare doğurdu, Güney Afrika’nın isteği de Gazzze’deki halkın durumu da dikkate alınmadı. Maalesef savaş devam edecek.

DİVAN AÇISINDAN KARA BİR GÜN

Uluslararası Adalet Divanı açısından kara bir günden söz ediyorsunuz. Basında ise hem İsrail ve yanlıları hem de Güney Afrika ve Filistin başarı elde ettiklerinden söz ediyorlar. Buna ne diyorsunuz?

Güney Afrika ve Filistin’den Maliki’nin açıklamaları politik. Soykırım kararının dikkate alınmasını başarı olarak görüyorlar. Ancak bu sadece kamuoyu için yapılan bir açıklama. Gazzze’de yaşayanlar açısından değişen bir şey yok. İsrail’in saldırısı başlayalı beri, sivillere saldırılmaması, insani koridor açılması, hastanelerin bombardımanının durdurulması, vb. talep ediliyor. Mahkeme de bunları tekrar etti. Bunlar zaten adalet divanından beklenen şeyler ama acilen ateşkes ilan edilmesi kararı alınmadı. Buna bağlı olarak ABD ve Almanya, savaş sona ermediği için silah göndermeye devam edecekler. Tanklarımız, savaş uçaklarımız, silahlarımız, mermilerimiz savaşın sürdürülmesini sağlayacaklar. Başbakan Olaf Scholz’a bölgede insan haklarının sağlanması konusunda ne düşündüğü sorulmuştu, cevabı bu konuda İsrail’e koşulsuz güvendiği şeklindeydi. Şimdi de öyle devam edecek, Almanya İsrail’i silahlarıyla ve koşulsuz olarak destekleyecek. Bu nedenle sözler, açıklamalar önemli değil, Adalet Divanı durumu değiştirecek bir karar almadı.

ANTİSEMİTİZM SUÇLAMASI

Kararın Almanya’da İsrail’in politikasını, saldırılarını kınayan, bu nedenle eylem yapanlara yönelik sert tavrı değiştireceği söylenebilir mi?

Sadece umut edebiliriz. Ancak İsrail’in saldırıları şiddetlendikçe, Gazze bölgesine yerleştirilen İsraillilerin Filistinlilere zulmü arttıkça Almanya’da bunu eleştirenlerin antisemit oldukları gerekçesiyle daha fazla baskı göreceğinden yola çıkabiliriz. Antisemitizm İsrail’in politikasını eleştirmek olarak tanımlanıyor. Halbuki antisemitizm, Yahudilere sadece Yahudi oldukları için karşı çıkmaktır. Bu fark kaldırıldı. İsrail’i eleştiren herkes Yahudi düşmanı olarak görülüyor. Karardan sonra da bu öyle olacak. Örneğin Berlin’de Nehirlerden Denize sloganı antisemit olarak bulunup yasaklandı. Halbuki bu Netanyahu’nun partisinin gerçekleştirmeye çalıştığı bir slogan. Filistinliler yok edilerek bölgeyi tümüyle işgal etmek amaçlanıyor.

Uluslararası Adalet Divanı’nın kararıyla ilgili olarak ek olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Divan Güney Afrika’nın argümanlarının ciddiye alınmasını ve İsrail’in belli kurallara uymasını kararlaştırdı. Netanyahu bunu yapmayacaktır. Halkların karar doğrultusunda baskı oluşturması ve katliamı durdurması gerekiyor.

Eğer alınan kararların yaptırım gücü yoksa Divan’ın ne önemi var? BM Genel Sekreteri de uzun süredir ateşkes talep ediyor. Onun da geçerliliği yok. Bu tür kurumların bir anlamı var mı? Başka ne yapılabilir?

Böylesi bir mahkemenin olması, medyada gerçekliği ve güncelliğiyle yer almayan konuların açık açık kamuoyu önünde konuşulması büyük bir kazanım. Şimdi ABD ve Almanya, karara bağlı olarak İsrail’e baskı yapıp saldırılarını durdurmasını sağlayabilirlerdi. Sorun devletler hukuku değil, bu zaten belirlenmiş ve kabullenilmiş. Sorun politik tavır ve karar. Örneğin Almanya “artik silah göndermiyoruz, şimdiye kadar süren durum sona ermeli” diyebilir. ABD de silahların susması, masaya oturulması için İsrail’e baskı yapabilir. İsrail olan bitenle ilgili olarak bir ay içinde rapor verecek. Güney Afrika, raporu değerlendirip görüşünü sunacak. Bu temelde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne başvurulabilir. Böylece Divan’ın öngördüğü insani kuralların uygulanması sağlanabilir. Ancak ABD’nin güvenlik konseyinde veto tavrını sürdüreceğini ve kararın alınmasını engelleyeceğini biliyoruz. Veto edilince ikinci adım olarak BM Genel Kurulu’na gidilebilir. Büyük bir olasılıkla ezici çoğunluk ateşkesten yana tavır alacaktır ancak bu karar bağlayıcı değildir

 

 

Close