Written by 10:13 HABERLER

Provokasyon gerçeği ve sorumlu siyaset ihtiyacı

“Almanya Yeni Türk Komitesi” adıyla Türk-Kürt çatışmasını körüklemek üzere ortaya çıkan grup tarafından Almanya’nın birçok kentinde organize edilen yürüyüşler gerginlik ve çatışmalara neden oldu. Yani bir bakıma bu yürüyüşü düzenleyenler amaçladıkları provokasyon ortamını yaratma bakımından hedeflerine bir ölçüde ulaşmış oldular. Bazı Türk ve Kürt derneklerinin de karşı gösteri yaparak bu yürüyüşleri engellemek istemesi, Alman kamuoyunda “Türk-Kürt çatışması Almanya’ya taşınıyor” yorumlarını beraberinde getirdi. Yaşananlar şunu bir kez daha açıkça gösteriyor ki, AKP iktidarının izlediği savaş ve imha politikasını emekçiler nezdinde boşa çıkarmanın yolu, provokasyon girişimlerine ve kutuplaştırmacı siyasete karşı soğukkanlı ve sorumlu bir yaklaşım içinde olmaktan geçiyor.

 

Görüntüye bakılırsa, facebook üzerinden organize olan ve kendilerine „Almanya Yeni Türk Komitesi“ adını veren bir çevre tarafından düzenlenen „teröre karşı yürüyüşler“ beklendiği gibi olaylı geçti ve gerginliğe sahne oldu. Köln, Stuttgart, Frankfurt, Hamburg, Hannover, Nürnberg ve Münih gibi büyük kentlerde iki gösterici grubu arasında yer yer tartışma ve çatışmalar yaşanırken Köln başta olmak üzere polisle göstericiler arasında da gerginlik ve çatışmalar yaşandı, 20’nin üzerinde insan gözaltına alındı.

Birçok kentte yaşanan bu gerginlik üzerine gerek medyada gerekse kamuoyunda, „Türk-Kürt çatışması Almanya’ya mı taşınıyor“ yönlü kaygı ve tepkiler öne çıktı.

Peki yaşanan bu tablo ne anlama geliyor?

Öncelikle şunu açık ve net vurgulamak gerekiyor ki; „barış“, „terör karşıtlığı“ vb. kılıflara sokulmak istense de, açıktan milliyetçi-ırkçı bir zihniyetle ve AKP Hükümeti’nin Kürt illerinde izlediği kan ve yıkım politikasına hizmet etmeyi amaçlayan Almanya Yeni Türk Komitesi (AYTK) eylemleri, hiç kuşku yok ki, Almanya’da yaşamakta olan Türkiye kökenliler arasında, Kürt sorunu üzerinden kutuplaşmayı derinleştirmek ve provokasyon ortamı yaratmak için tezgahlanan bir girişimdir. Bu tezgahı kuranların, arkasında kimlerin olduğu henüz belli olmasa da, amaçları ve zihniyetleri bakımından ırkçı, mafyavari, savaş yanlısı bir ekip olduğu aşikardır ve Almanya’da yaşan Türkiye kökenli insanlar arasında kışkırtıcılık yaparak Türk-Kürt çatışmasını kötülemeyi kendine iş edinmiş görünmektedirler.

Durum böyle iken, bazı Türkiyeli dernek ve örgütlerin, bu eylemleri engelleme amaçlı, aynı gün ve aynı yerde karşı gösteri yapmaları, sözkonusu milliyetçi-ırkçı grubun teşhirinden öte gerginlik ve tansiyonu arttıran,  bir yönüyle de „AYTK“ adlı provokatif grubun amaçladığı çatışma ve provokasyon ortamını alevlendiren bir etki yaratmış görünmektedir.

Haliyle, öne çıkan çatışmalar ve gergin atmosfer olmuş; bu milliyetçi güruhun hem Alman kamuoyu hem de Türkiye kökenliler arasında gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasını, teşhirini zorlaştıran bir tablo yaratmıştır. Kaldı ki, „teröre lanet“ adı altında bu milliyetçi-provokatif yürüyüşleri düzenleyenlerin asıl derdi, binleri onbinleri yürütmekten öte; çatışma ve kutuplaşma ortamını körüklemek, AKP politikalarını farklı boyuttan desteklemek olarak görünmektedir.

Sorun, bu tür girişimlere sessiz kalınıp kalınmayacağı sorunu değil; bu tür girişimlerin hem Alman hem de Türkiyeli kamuoyunda nasıl en etkili biçimde tecrit ve teşhir edileceğidir.

Diğer taraftan şu ya da bu nedenle milliyetçilikten etkilenen, AKP, CHP veya MHP’ye oy vermiş vatandaşların bu kutuplaşma atmosferinin, onların aydınlanma imkanlarının zayıflatacağı ve Kürt halkına karşı izlenen inkar, imha, yıkım politikası sorgulamalarını zorlaştıracağı görülmek durumundadır.

Ayrıca, Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin izlediği gerek iç gerekse dış siyaset Almanya ve Avrupa kamuoyunda bir süredir kuşku, eleştiri ve tepkilere neden olmakta; kirli pazarlıklar yürüten Merkel hükümeti de bu ölçüde AKP ve Erdoğan’la yaptığı işbirliğini savunma konusunda her geçen gün daha sıkıntıya girmektedir. „Türk-Kürt çatışması“ şeklinde kamuoyuna lanse edilen bu tablo, bu açıdan şu sıralar AKP ile daha yakın durmakta olan Almanya Hükümeti’ne de nefes aldıracak; AKP’nin sorgulanmasını sulandıran, „Erdoğan ve AKP’yi eleştiren Türkiyeli çevrelerin de sorunlu olduğu“ türünden propagandalara imkan sunan bir rol oynayacaktır.

Sonuç olarak şunu vurgulamak gerekiyor ki: Gerek Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli emekçiler gerekse Alman kamuoyu açısından Türkiye’de yaşananlar konusunda gerçeklerin anlaşılabilmesi; AKP’nin izlediği politikanın halka ve bölgeye nasıl zarar verdiğinin görülebilmesi ve bu politikaların teşhiri üzerinden barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi ile dayanışma tutumu sergilenmesi için yapacak onca işe ihtiyaç varken, ve tam da bu yüzden meselenin bir grup sivil faşistle çatışma-gerginlik meselesine dönüşmesine izin verilmemelidir.

Çünkü eğer daha da derinleşmesine izin verilirse bu provokasyon ortamından asıl nemalanan Kürt halkına, barışa, demokrasiye, özgürlüğe düşmanlık politikası izleyen güçler olacaktır.

 

 

SİYASETİN MAFYALAŞMASI, MAFYANIN SİYASALLAŞMASI

Örgütlediği provokatif eylemlerle AKP politikalarına ve Türk-Kürt çatışmasına farklı bir kulvardan hizmet etmeye soyunan Almanya Yeni Türk Komitesi adıyla ortaya çıkan grup dikkatleri üzerine topladı.

Türkiye ve ona benzer özellikteki bütün ülkelerde, politik sorunların ve çatışmaların ağırlaştığı dönemlerde siyasetin hızla mafyalaşması; mafyavari örgütlerin de, (Sedat Peker gibi örneklerde görüldüğü üzere) ’siyasallaşması‘ sıkça rastlanan bir durumdur.

Bu tablo içinde „Vatanı ve milleti korumayı kendine iş edinen“, Türk ırkının yüksek çıkarlarını savunduğunu iddia eden farklı gruplar, ekipler ortaya çıkar ki; „Almanya Yeni Türk Komitesi“ adıyla ortaya çıkan söz konusu grup da, bu tip girişimlerin Almanya’daki uzantısından başka bir şey değildir.

Türkiye’yi yönetenler yıllardır gerek devlet gerekse hükümet aygıtı üzerinden Almanya’da resmi-diplomatik ve kimi dernek ve kuruluşlar eliyle de politik bir faaliyet içindeler. Ama içinden geçtiğimiz dönemin koşulları ve ihtiyaçları, bu faaliyetlere yeni kulvarlar eklemeyi gerektirebilmekte. Resmi temsilciliklerin veya DİTİP, UETD, çeşitli cemaat ve cami dernekleri vb. gibi kuruluşlar eliyle yapılmaya müsait olmayan kimi faaliyetler, el altından tezgahlanmak üzere, AYTK türü gruplara ihale edilebilmektedir.

„Bu günlerde hedefimiz Almanya’da toplumla koordineli olarak yürüyüşleri düzenlemek. Akabinde ne gerekiyorsa yapacağız.“ diye hedefini bildiren bu grup, derneklerin ve partilerin dışında organizasyonlar içine girerek, bir kışkırtma çabası içinde olacağını ilan ediyor. Sayfalarında yer alan tanıtım yazısındaki „Toplumsal ameliyat başlamıştır. Bunun sonucunda 50 yıllık kanser ve kangren olan hastalık kesilip atılacaktır.„ ibaresi, „yeni Türk Komitesi“ adı altında tezgahlanacak provokasyon çabalarının önümüzdeki günlerde de gündemde olabileceğini işaret ediyor.

AYTK adına açılan facebook sayfasında yer alan tanıtım yazısı da, her ne kadar ‚arabesk‘ bir hava taşısa da aslında bu tezgahın bir itirafı olarak görülebilir.

Bu provokatif girişim konusunda biraz daha yakından fikir edinmek için, facebook sayfasında kendi sorularına cevaben kendi yazdıkları tanıtımdan ilginç bazı bölümleri (gramatik yanlışlıklara da dokunmadan olduğu gibi) ilginize sunuyoruz:

 

„AYTK NEDİR?

Aktivitemizi, hiç bir siyasi oluşuma, Almanya’da bulunan derneklere… partizan teşkilatlara bağlı olmadan, destek almadan bağlı olmadan yaptığımızı özenle duyurur, şehit haberleri geldiği bu günlerde rengimiz ne olursa olsun bizim rengimiz bayrağımız olsun diyerek bu oluşuma her kesimden katılım sağladığımız için ayrıca duyduğumuzu belirtmek isteriz“

 

„AYTK ne zaman kuruldu?

AYTK 2015 yılında Avrupalı siyasetçilerin tutumuna tavır gösterenler tarafından kuruldu…“

 

„AYTK yönetimi kimlerden oluşur, merkez komitesi nerededir?

AYTK yönetimi diye bir olgu yoktur. AYTK komitesi vardır. Herkes komite üyesi olabilir. Diğer dernek ve / veya kuruluşlara benzemez.

AYTK, fikir üreten konsept gelişimi hazırlayan, toplum mühendisliği uygulayan, Almanya’da yaşayan vatandaşların çıkarları doğrultusunda gizli ve /veya alenen çözüm üreten bir merkezden yönetilmektedir. Kurucusu ve fikir babası Almanya kökenli, her iki kültürde yaşayan bir işadamı ve onun gönüllü yardımcılarıdır.“

 

„AYTK kimlerden destek almaktadır?

AYTK’nın en büyük düşmanı mevcut STK’lar. Birşeyleri kaybedeceklerini düşünmekteler…“

 

„AYTK’nın siyasi bir bakış açısı yokmudur?

Bünyemizde CHP’li olduğu gibi, AKP’li, MHP’li, sağcısı, dincisi, sol’cusu, hatta Komünisti bile var.

Ama soru yanlış ve hatalı. Siz bir yangında ‚gönüllü‘ olan itfaiyeciye siyasi tutumunu ve/veya perspektifini mi söylemesini isteiyorsunuz? Yoksa yanan yangını söylemesini mi?? İşte ATYK bir itfaiyedir… Diğer derneklerle aramızdaki en büyük fark evrensel değerlerimizdir. O’da iyilik. İyi insan olmak.

 

„AYTK sadece yürüyüşleri mi organize eder?

AYTK toplumun ihtiyaçlarına cevap verir.

AYTK gençlik dairesi tarafından çocukları elinden alınmış anneleri çocuklarına kavuşturur, gerekirse onları alır ve Türkiye’ye götürür, bulamadıklarında gider içeriden bilgi alır ve o çocukların yerini tespit eder ve bulur.

AYTK cezaevine girmiş, haksız yere ceza almışlara destek olur, onlara Avukat gönderir, davalarına müdahil olur, ücret talep etmez.

AYTK Türkiye’de yatırım yapmak isteyenlere yol gösterir.

AYTK Cenaze işlemleri zora giren, paraya ihtiyacı olanların cenazesini Türkiye’ye naklini organize eder.

AYTK İşsiz gençlerin başvurmaları halinde onlara yeni perspektifler ayarlar. Evsiz kalmış annelere rahat edecekleri bir ortam hazırlar.

AYTK Talent-Scout’luk yapar Çzel başarılı öğrencileri tespit eder ve onlara daha iyi bir ortamda eğitim görmelerini sağlar.

Kısacası ATYK iyilikler üzerine inşa edilmiş, (2S) SİVİL’den SİVİL’e destek hattını oluşturur.“

Close