Written by 16:17 Allgemein

‘Refom’ sağlımıza zarar verecek

Yeni hükümet kurulduktan sonra tartışılmalarına başlanan “Sağlık Reformu”, 12 Kasım günü koalisyon partilerinin oylarıyla karar altına alındı.
Önceden planlandığı gibi 1 Ocak 2011’den itibaren sağlık sigortasına brüt maaştan ödenen primler, yüzde 14,9’dan 15,5’e çıkarılacak. Böylece işçilerin primleri yüzde 8,3’e çıkarken işverenlerin prim payları yüzde 7,3’e çıkacak.
Primlerde emekçiler açısından en önemli değişiklik, işveren payının yüzde 7,3 ile dondurulacak olması. Buna karşılık işçi kesiminin primleri gerekli görüldüğünde, ek primlerle artırılabilecek. Hatırlanacağı gibi 2005 yılında işçilerin ödedikleri prim yüzde 0,9 oranında artırılmış ve primlerin eşit oranlarda işçi ve işveren tarafından ödenmesi prensibi kaldırılmıştı. Yeni uygulamayla bu durum sabitleşiyor ve sağlık sigortalarının bütçelerinde ortaya çıkan açıkları kapatma görevi, tamamen işçilerin sırtına yıkılıyor.
Hükümet aynı zamanda yasal sigortalıların doktora gittiklerinde faturayı ödemelerini ve ardından ödedikleri parayı sigortalarından talep etmelerini öngören bir değişikliği de yürürlüğe koyacak.

DAYANIŞMACI SİSTEM YOK EDİLİYOR
CDU/CSU ve FDP’den oluşan hükümet partileri, Sağlık Reformu’nu “hastaların lehine yapılmış bir reform” olarak değerlendirdiler. Ülke genelinde sert tartışmalara neden olan yasa değişikliğini “gerekli ve yerinde yapılmış müdahale” olarak savunan Federal Sağlık Bakanı Philipp Rösler (FDP), “Reformun 1 Ocak günü yürürlüğe girmesi sadece sorunların 2011’de çözüleceği anlamına gelmiyor. Bu aynı zamanda iyi bir sistemin başlangıcı anlamına geliyor” dedi.
Muhalefet partileri ise yasa değişikliği ile birlikte sağlık sistemindeki dayanışmacı prensipten vazgeçildiğini söylediler. “Bugün Yasal Sağlık Sigortası’nın özelleştirilmesine yönelik ilk adımın atılmasına şahit oluyoruz” diye konuşan SPD Genel Sekreteri Andrea Nahles, “bu reform 70 milyon yasal sigortalı için kötü bir reformdur” dedi.
Sol Parti Fraksiyon Başkanı Gregor Gysi ise hükümetin dayanışmacı sistemin yok ettiği gibi üç sınıflı sağlık sistemine doğru adım attığını söyledi. “Bundan böyle hastaların özel hizmetlerin sunulduğu özel sigortalılar, faturaları önceden ödeyebilen yasal sigortalılar ve faturaları önceden ödeyebilecek maddi güçleri olmayan yasal sigortalılar” olacak diye konuşan Gysi, “Bütün bunlar Federal Almanya’nın Anayasasına aykırıdır” dedi.
ÖZELLEŞTİRME ÇOKTAN BAŞLADI!
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yayınlanan “Dünya Sağlık Raporu” vesilesiyle bir açıklama yapan Alman Sendikalar Birliği (DGB), “Almanya’da kararlaştırılan sağlık reformu WHO’nun önerilerine ters düşüyor” değerlendirmesini yaptı.
Hüküteme çağrı yapan DGB YK üyesi Annelie Buntenbach, “WHO’nun kararlarını Almanya’da da uygulayınız” dedi. Hükümetin sağlık reformunun, WHO’nun en temel önerilerine ters düştüğünü söyleyen Buntenbach, “Hükümet, WHO’nun sigortalıların ek ödemelerinin ve katkı paylarının düşürülmesi önerilerin yerine getireceğine tam tersini yapıyor ve hepsini yükseltiyor” dedi.
Almanya’daki dayanışmacı sağlık sisteminin sona erdiğini söyleyen Buntenbach, “Almanya’da sağlıkla ilgili kişisel harcamalardaki artış sigortaların harcamalarındaki artıştan çok daha fazla oldu” dedi. Buntenbach’ın verdiği bilgiye göre sağlık sisteminin finansmanı 60:40 olarak emekçilerine aleyhine gelişti. DGB’nin sağlık reformu alanındaki adaletsiz yönelimlere karşı mücadelesini sürdüreceğini söyleyen sendikacı, “Kelle primine ve dayanışmacı Vatandaş Sigortası için mücadelemiz sürecek” dedi. (YH)

‘Sağlık bir insan hakkıdır’

Sağlık sisteminin gelişmişliğiyle övünen Almanya’da son yıllarda yapılan değişiklikler, çalışanlara bir dizi sıkıntıyı beraberinde getirmiş bulunuyor. Sağlık hizmetlerinin adım adım, ticari bir mal haline getirilmesi ve hükümetin son ‚refom’unun hastalara nasıl yansıyacağını Dortmund’ta görev yapan İç Hastalıkları ve Beslenme Uzmanı Dr. Süleyman Soytürk’le görüştük.

ABBAS DOĞAN
Hükümet sağlık alanında bazı değişiklikler yapıyor; bu durum hastalara nasıl yansıyacak?
Hastalık kasasında ortaya çıkan mali zararı gidermek için hükümet, sigorta primlerini arttırmayı gündeme getirdi. Bu ise çalışanların cebinden her ay sağlık sigortası için daha fazla para çıkması anlamına geliyor. Yanı sıra bir yıldır yürürlükte olan uygulamaya göre, sigorta kuruluşları yaptıkları hizmetler nedeniyle karşılaştıkları mali zorlukları ‚ek prim‘ adı altında yine çalışanlara yansıtıyorlar. Bütün bu normal ve ek prim ödemelerinin işverenleri kapsamayıp sadece çalışanlardan alınması ise dikkat çekici bir durum.
Biz doktorlar olarak zaten bir süredir, sigorta kuruluşları tarafından ortaya konmuş olan bütçe sınırlaması içinde hareket etmek zorundayız.
Buradan hareketle, yazdığımız ilaçların belirli bir sınırı geçmemesi gerekiyor, geçtiği zaman sigorta kurumu tarafından incelemeye tabii tutuluyoruz. Fizik tedavi, masaj vb. reçeteler konusunda da yine sigortanın çizdiği sınırlar içinde davranabiliyoruz. Bu durum tedavi hizmetlerinin kalitesini etkiliyor doğal olarak.
Son yıllarda gündeme getirilen ve giderek yaygınlaştırılmak istenen konulardan biri de ‚özel sağlık sigortası‘. Yasal ve özel sağlık sigortası arasında ne gibi farklar var?
Özel sağlık sigortaları ticari bir kuruluş olarak tamamen kar felsefesiyle çalışırlar. Yasal sağlık sigortaları ise sadece kar amacı gütmeyip, toplumsal sorumlulukları çerçevesinde dayanışmayı esas alarak herkesin sağlık hizmetlerinden yararlanması ilkesinden hareket ederler.
Özel sağlık sigortalılar herhangi bir sınır olmaksızın ihtiyaçları olan ilaç ve tedavileri alırlarken, yasal sağlık sigortasına bağlı olanlarsa, giderek artmış olan bir takım sınırlamalarla karşılaşmaktalar; örneğin ancak sigortanın indirim anlaşması yapmış olduğu ilaç firmalarının ürünlerini alabilirler…
Ayrıca gözlük, diş, fizik tedavi vb. konularda sıkça görülen sınırlamalara özel sigortalılarda rastlayamazsınız; hatta randevu alma konusunda doktorların özeldekilere daha öncelikli davrandığı, çay kahve ikram edip daha ayrıcalıklı muamele ettiği şeklindeki şikayetler bizim de kulağımıza gelen konular olmakta.
Sağlık bir insan hakkıdır ve tüm insanlara eşit seviyede ve eşit kalitede sunulması gereken bir hizmettir. Maalesef atılan adımlar bu evrensel ilkeyi zedeliyor.

Close