Written by 12:47 Allgemein

Sağlık reformu hasta ediyor

Mehmet Çalli
Almanya’nın siyaset lugatında, Türkçe karşılığı bulunmayan bir dizi terim vardır. Bunlardan biri de “Salami-Taktik”. ‘Kazanılmış hakların hepsinin birden değil, parça parça gasp edildiğini, dolayısıyla kazanımlarını kaybeden işçi ve emekçilerin bu hak gaspının farkına zamanında varamadığını’ anlatan bu terim, son günlerde yeni kararlaştırılan sağlık reformu bağlamında sıkça kullanıldı.
Hükümet ortakları, geçtiğimiz hafta önce Bakanlar Kurulu’nda kararlaştırdıkları, ardından Federal Meclis’in gündemine getirdikleri sağlık reformunu, egemenlerin dönem dönem başvurdukları bu sinsi yöntemle emekçilere kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bunun nedeni ise, sağlık emekçileri örgütleri ve diğer sendikaların aylardır uyardıkları, reform paketiyle sağlık alanında sistem değişikliğini gerçekleştiren ilk adımların atılmasında yatıyor.
Reformun getırdıklerı
Özel sağlık sigortalarıyla ilaç tekellerinin yüzünü güldüren sözkonusu reform aracılığıyla, “kelle primi” adı verilen sisteme geçiş konusunda önemli yol katediliyor. Buna göre, gelecek yıldan itibaren sağlık sigortasına brüt maaştan ödenen primler, yüzde 14,9’dan 15,5’e çıkarılacak. Kısa bir süre öncesine dek işveren ve işçinin yarı yarıya ödedikleri bu primlerdeki işçi payı, 2005 yılından itibaren 0,9 puan artırılmıştı. Bu nedenle işçiler primlerin yüzde 8,2’sini, işverenler ise 7,3’ünü ödeyecek. Ayrıca işveren payı 7,3 puanda dondurulacak. 0,6 puanlık bu artış sayesinde sigortaların kasasına yalnızca gelecek yıl toplam 6,3 milyar euro daha fazla girmesi bekleniyor.

AÇIĞIN FATURASI İŞÇİLERE
Bunun yanısıra, sağlık sigortalarının bütçesinde ortaya çıkan açığı kapatma görevi, yine işçilere verilecek. 2008’de yapılan değişiklik uyarınca sağlık sigortalarına, bu bütçe açıklarını kapatmak üzere sigortalılardan aylık 8 Euro prim talep etme hakkı tanınmıştı. Şimdi yapılan değişiklikle bu üst sınır kaldırılıyor. Sigortalar, bütçe açığını kapatmak üzere ek prim talep edebilecekler. Her sigortalı, brüt ücretinin yüzde 2’sinin altında kaldığı sürece sözkonusu ek primi kendi cebinden karşılayacak. İşveren ise, 7,3 puanda dondurulan prim payına ek olarak bir ödeme yapmak zorunda olmayacak.
Bunun ne anlama geldiğini 1.800 Euro brüt ücret alan bir işçi ile 10.000 Euro alan bir üst düzey yöneticiyi karşılaştırdığımız bir örnekle açıklayalım:
Önce, sigorta primleri belirlenirken ücret üst sınırı olarak 3.750 Euro’nun temel alındığını belirtelim. Yani bu sınırın çok üstünde bir ücret alan örneğimizdeki yönetici ile 3.750 Euro aylık ücrete sahip bir kişi, aynı primi ödüyor. Buna göre örnekteki yönetici ayda 296,25 Euro sigorta primi öderken, işçi 142,20 Euro ödüyor. Bütçesindeki açıkları gerekçe göstererek geçtiğimiz yıl 8 Euro ek prim talep eden sağlık sigortasının bu ek primi 36 Euro’ya çıkarması durumunda, örneğimizdeki iki sigortalı da bu talebi karşılamak zorunda kalacak. Talep edilen ek prim, sigortalının aylık ücretinin yüzde 2’sini aşması durumunda ‘sosyal dengeleme’ adı verilen sistem devreye girerek, aradaki fark devletin vergi gelirleriyle kapatılacak.
Diğer bir deyişle, düşük ücret alan bir sigortalının ödeyemediği ek prim, yine vergi gelirlerinin büyük bölümünü sırtında taşıyan işçiler ve kamu emekçileri tarafından karşılanacak.
Reform kapsamında yer alan diğer önemli bir değişiklik işsizlik parası alanları ilgilendiriyor. ‘Alg 1’ adı verilen işsizlik parası alanlar da, bu ek primleri aldıkları yardımın yüzde 2’sinden düşük olduğu sürece kendileri karşılamak zorunda olacak.

ÖZEL SİGORTALARA TEŞVİK
Reform, “paran kadar sağlık” anlayışının en açık şekilde görüldüğü özel sağlık sigortalarını da yakından ilgilendiriyor. Doktorundan randevu almak istediğinde “özel sigortalıysanız yarın gelin, yoksa iki ay sonraya randevu verebiliyoruz” yanıtını sıkça duyan ya da randevu saatinde gitmiş olmasına rağmen saatlerce bekleme salonunda bekletilip, özel sigortalılara sırasını vermek zorunda kalan işçi ve emekçiler, bu sistemin nasıl işlediğini yakından biliyorlar. Sağlık sistemindeki özelleştirmelerin önemli bir ayağı olan bu durum, yeni reform paketinde de unutulmamış.
Buna göre, yasal sağlık sigortasından çıkıp özel sigortalara geçmek isteyenlere getirilen üç yıllık bekleme süresi bir yıla düşürülüyor. Özel sigortalara geçişi teşvik etmek için, kazanç alt sınırı düşürülüyor. Bundan böyle 4162,50 yerine 4125 Euro kazanmak, özel sağlık sigortası yaptırmak için yeterli olacak.

HASTANELER VE EV DOKTORLARINI DA ETKİLEYECEK
Reformla hastanelerin sağlık hizmetleri için talep ettikleri ücretlere yapılacak zamlar da sınırlanıyor. Önümüzdeki iki yıl boyunca hizmetlerine 0,25 puandan fazla zam yapması engellenen hastanelerin bu uygulamadan dolayı 20 bin personelini işten atacağı tahmin ediliyor. Reformla, eski sistemdeki ek ödemelerin iptal edileceğine dikkat çeken ev doktorları ise, toplam olarak yaklaşık 850 milyon Euro tutarında yıllık zarara uğrayacaklarını ve bunun da sundukları hizmetleri kısmalarına, dolayısıyla hastaların mağdur olmalarına yol açacağını belirtiyorlar:

REFORMA TEPKİ ARTIYOR

Başta sendikalar ve sağlık emekçilerinin kuruluşları ile değişik sosyal yardım kuruluşları olmak üzere geniş bir kesim, reform adı altında hazırlanan planlara karşı tepki içinde.
Bu tepkilerden biri de, DGB’nin girişimiyle başlatılan “Kelle primini durduralım!” kampanyası. Demokratik Hekimler Birliği, Arbeiterwohlfahrt ve çeşitli sendikaların yanı sıra Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) ve Göçmen Kadınlar Birliği (GKB) tarafından başlatılan kampanya, önümüzdeki dönemde yaygın şekilde imza toplayacak. Kampanyaya önümüzdeki dönem özel bir ağırlık vermeyi kararlaştıran DİDF ve GKB, imza kampanyası aracılığıyla Türkiye kökenli emekçilere ulaşmaya çalışacak. Sendika şubeleri başta olmak üzere, kampanyayı hazırlayan diğer kuruluşlarla değişik kentlerde ortak aydınlatma toplantıları düzenlenmesi ve imza standları açılması yönünde hazırlıklar başlatıldığını açıklayan DİDF, kampanyaya destek verilmesi çağrısı yaptı.

Close