Written by 15:00 KÜLTÜR

Sanatın evrensel dünyasında gezinmek

ALİ ÇARMAN

İşçi kenti olan Stuttgart sanatsal ve kültürel etkinlikleriyle de kendinden söz ettiriyor. Bir bakımdan emeğin tarihi denilecek Mercedes müzesi, eyalet müzesi, resim galerileri ve 2005 yılında açılan sanat müzesi öne çıkan birkaç örnek.

Galeriler, müzeler ve daha farklı mekanlar sanatın halk tarafından özümsenmesine yardımcı olsalar da egemen sınıfların herseye meta ve kar getiren araç olarak yaklaşan bakışları nedeniyle çoğu zaman toplumun büyük bir kesimine uzak kalmakta.

Stuttgart’ta 26 metre yüksekliğinde, üç katlı bir cam küp olan Sanat Müzesi, alanı toplam 5000 metrekaredir. Adolf Hoelzel, Otto Dix gibi ressamların 250’den fazla eseri müzenin daim görselleri arasında yer almakta.

Bunlara ek olarak ise zaman zaman farklı sergiler ilave edilerek müze daha cazip hale getirilmekte. Müzede bugünlerde Almanya tarihinde her bakımdan önemli yer tutan Weimar dönemi (1919-1933) ressamlarından; Otto Dix, George Grosz, Jeanne Mammen, Hanna Nagel, Curt Querner, Otto Griebel, Fred Goldberg… gibi sanatçıların eserleri sergilenmekte.

Weimar dönemi başlı başına ele alınacak bir konu olduğundan biz burada bir iki cümle ile ifade edecek olursak, Almanya’da devrimci başkaldırılar içindeki işçi sınıfı karşısında egemen güçler kendi iktidarlarını sağlamlaştırarak güvence altına almak için Berlin’den Weimar’a geçtiler. Weimarer Republik, geniş kitleleri aldatmayı hedefleyen, parlamenter burjuva demokrasisini yüceltmek, devletin temel kurumlarına yeniden saygınlık kazandırmaktan başka bir şey değildi.

İNSANLARA BAKIN

Bu vurgu ile açılan sergi beklenenden daha fazla ilgi görmekte. İnsanların dış görünüşleri üzerinde karakteristik özelliklerinin belirlendiği uçuk bir kitap isminden esinlenerek hazırlanan serginin sloganı göz önüne alındığında birebir örtüştüğü söylenemez.

Öte yandan müzede gezindikçe Weimar döneminin en tanıdık ressamlarından Otto Dix ve George Grosy’nun gerçekçi, savaşı en yalın sert ve acımasız bir biçimde yansıtan betimlemeleri ilgi çekmekte. Göklere çıkarılan Weimar cumhuriyetinin aslında; kapitalist sistemdeki eşitsizlik, rekabet ve ahlaki çöküşü tablolarda çok rahat farkediliyor.

Müzede Türkiye kökenli iki sanatçı; Nevin Aladağ ile Cemile Şahin’in bazı çalışmaları da sergilenmekte. Ücretsiz olarak dağıtılan 56 sayfalık ‘İşçi Sınıfının Sanatları’ gazetesinde sergi tasarımcısı Sevim Sancaktar’ın Türkiye’deki kültür-sanat alanında çalışmaları ve zorlukları konu alan yazısına yer verilmiş.

ENTERNASYONALİ YENİDEN HATIRLAMAK

Ressam bir şair, bir romancı değildir. Ancak bazı resimler, tablolar vardır ki nice şiir ve romanın etkisini üçe beşe katlamakta. İşte bunlardan bolca örnekler müzede sergilenmekte. Sanat müzesinin bir duvarını boydan boya kaplamış ‘Die Internationale’ resminin önüne geldiğinizde ayrılmak istemiyorsunuz. Ressam Otto Gribel’in bu şaheser eserinde farklı milletlerden sayısızca işçi tasviri var. KPD üyesi olan ressam işçi sınıfının devrimci marşı olan enternasyonalden esinlenerek büyük bir emekle ortaya çıkarmış bu güzelliği. Kocaman tablo bize sınıflar mücadelesinin varlığını bir kez daha hatırlatıyor. Her bir figürü ayrı ayrı incelemek ve hayranlıkla bakmaktan kendinizi alıkoyamıyorsunuz.

Proleter devrimci sanat akımının tanınmış isimlerinden Curt Querner’e ait bir resim sergi afişi olarak kullanılmış. İşçi sınıfı mücadelesine ilgi duyan hemen herkesin bildiği bu tablo yürüyüşe katılan öfkeli, sıkılı yumruklarıyla işçileri yansıtmakta. Müze çıkışında o dönemin sanatçılarına, yazarlarına, işçilerine böylesine güzellikleri bizlere miras olarak bıraktıkları için teşekkür ediyorsunuz.

Close