Written by 09:00 POLITIKA

Savaşta kazanan silah tekelleri

Tübingen’de bulunan Militarizm Bilgilendirme Bürosu (Tübinger Innformationsstelle Militarisierung-IMI) Müdürü ve Yazar Jürgen Wagner, Ukrayna savaşı nedeniyle artan silahlanma, emperyalist rekabet ve savaşa karşı mücadele konusunda gazetemizin sorularını yanıtladı.

YÜCEL ÖZDEMİR

Foto: Privat

Ukrayna’daki savaşın başlamasından bu yana neredeyse 1,5 yıl geçti. Bu savaş NATO ülkelerinde, özellikle de Almanya’da silah endüstrisi açısından ne gibi değişikliklere yol açtı? Elde edilen somut kâr hakkında bilgi verebilir misiniz?
Elbette silah endüstrisi muazzam karlar elde etti, büyük Alman silah şirketlerinin hisse senedi fiyatları Rus saldırısından bu yana tavan yaptı. Sonuçta Alman Ordusu (Bundeswehr) için karar altına alınan Özel Fonu’ndan gelen 100 milyar euronun önemli bir kısmı Alman silah şirketlerine gitti. Ancak bence en önemli yenilik, siyasette ve toplumun geniş kesimlerinde, hem mali hem de yapısal olarak yeni bir yüksek silahlanma evresinin başlatılması yönünde geniş bir mutabakatın sağlanmış olması. Böylece gerilimi tırmandırma mantığından çıkış yolu arayan sesler neredeyse tamamen marjinalize edilmiş durumda. Bana göre söylem büyük ölçüde militarist bir yöne kaymıştır. Şu ana kadar beş yıl için kurulmuş olan „Özel Fon“u „sürekli kılmak“, yani gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) en az yüzde 2’si oranında askeri harcamayı gelecekte de yasal olarak zorunlu hale getirmek için gösterilen çabalar özellikle tehdit edici. Bunlar mevcut turbo-militarizmin kalıcı hale gelme tehdidinde bulunduğu muazzam meblağ. Federal bütçenin neredeyse yüzde 20’sinden bahsediyoruz!

Batı, Ukrayna’yı sürekli olarak ağır silahlarla donatıyor. Şimdi de Almanya’nın Taurus seyir füzeleri tedarik etmesinden söz ediliyor. Ukrayna’yı daha fazla ağır silahla donatmak savaşı sona erdirebilir mi?
Daha geçen yılın sonunda ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, koşullar ne olursa olsun iki tarafın da maksimum talepleri açısından kazanamayacağını, bu nedenle müzakerelerin zorunlu olduğunu savunmuştu. Ukrayna saldırısının şu ana kadarki sonuçları da bunu doğruluyor. Müzakereleri kategorik olarak reddetmek ve bunun yerine, Ukrayna’nın zafer kazanmasına yardımcı olmayacağını bile bile silah sevkiyatına bel bağlamak tamamen sorumsuzluk. Almanya bu konuda başı çekiyor. Bu yıl Ukrayna’ya 5,4 milyar euro değerinde (2022: 2 milyar euro) silah teslim edilecek. Önümüzdeki yıllar için 10,5 milyar euroluk taahhüt şimdiden onaylanmış durumda.
Aynı zamanda, o dönemin İsrail başbakanı olarak görüşmelerde yer alan Naftali Bennett’in açıklamalarına göre Mart 2022’de ulaşılmak üzere olan müzakere edilmiş bir çözüm, muhtemelen en azından ABD ile işbirliği içinde olan İngiliz tarafınca reddedildi. Dolayısıyla Batı, sadece uzun geçmişi nedeniyle değil, silah sevkiyatlarıyla kanlı bir vekalet savaşına dönüştürdüğü Ukrayna savaşının tırmanmasında, büyük bir rolü bulunuyor.

Irak ve Afganistan’daki savaşların/işgallerin aksine Ukrayna’daki savaşa karşı neden güçlü süreklli bir barış hareketi oluşmadı? Bunu neye bağlıyorsunuz? Neden partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri Rusya’yı kınıyor ama barış, ateşkes, silahsızlanma çağrısı yapmıyor?
Gerçekten dediğiniz gibi bir durum söz konusu muydu? Şimdilik sadece Almanya adına ve kendi perspektifimden konuşabilirim. 1999’da Almanya’nın Yugoslavya’ya karşı saldırı savaşına katılmasına karşı nispeten az direnç gösterilmesini şaşırtıcı buldum. ABD’nin Irak’a karşı savaşına karşı yapılan büyük protestolarda durum farklıydı – ama o zamanki SPD-Yeşiller hükümet de en azından resmi olarak buna karşı çıkmıştı. Afganistan örneğinde ise hükümet savaşın yanında yer aldı ve Bundeswehr savaşa yoğun bir şekilde dahil olmasına rağmen protestolar çok daha küçük çaplı oldu. Benim bakış açıma göre şu anda yeni olan şey, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının solun bazı kesimlerini de büyük ölçüde tedirgin etmesi ve bazı savaş karşıtı pozisyonların çökmesine neden olması. Ancak, Rus savaşına yönelik eleştirileri ne kadar anlaşılır bulsam da, solun en azından bir kısmının bundan, bu vekalet savaşında NATO’yu destekleme sonucunu çıkarması beni şaşırtıyor.

Savaşı sona erdirmek için çeşitli uluslararası girişimler devam ediyor. Bunların başarı şansı var mı? Almanya’da Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için ne yapılabilir?
Küresel Güney’in büyük bölümünün yaptırım politikasını ve Batı’nın tek taraflı konumlanışını paylaşmadığı kesinlikle açık. Ancak Rusya’nın saldırganlık savaşı da ağırlıklı olarak kınanıyor. Bununla birlikte, Batı Ukrayna’ya silah sağlamaya devam ettiği ve Kiev’e müzakere için baskı yapmayı reddettiği sürece çeşitli girişimlerin başarı şansı olup olmayacağı konusunda şüpheliyim. Bununla birlikte, özellikle Washington yaklaşan seçimler nedeniyle fikrini değiştirmeye başlamış olabilir. Şu an için – ve sadece en iyi durumda – ateşkes söz konusu olabilir. Kanımca, Rusya’nın çıkarlarını da dikkate alan bir Avrupa’nın güvenlik düzeni meselesini tartışmaktan başka bir yol yok. Ancak bunun için Batı’nın bu felakette suçsuz olmadığını anlaması da gerekiyor ve ne yazık ki şu anda Alman siyasetçiler arasında bunun farkına varıldığını sanmıyorum.

 

Toplam bütçenin yaklaşık yüzde 20’si askeri harcamalara gidiyor

Almanya askeri harcamalarını sürekli arttırıyor. Bu bütçede ne anlama geliyor? Askeri harcamalar artırılırken sosyal alanlardan, sağlık ve eğitimde kesinti yapılıyor mu?
Maliye Bakanı Lindner’in 2024 bütçe taslağında ulaştırma, sosyal işler ve tabii ki askeri harcamalar dışında tüm alanlarda kısıtlamaya gidildi, hatta bazı durumlarda ciddi kesintiler yapıldı. Burada ne kadar büyük meblağlardan bahsettiğimizi akılda tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum: Önümüzdeki yıl ilk kez askeri harcamalar GSYİH’nin yüzde 2’sine ulaşacak: 51.8 milyar euro resmi savunma bütçesi, 19.2 milyar euro Özel Fon ve 14.5 milyar euro NATO kriterlerine göre diğer harcamalar, ki bunlara özellikle Federal Bütçe’den gelen Ukrayna’ya silah sevkiyatı masrafları da dahildir. Burada toplam bütçenin yüzde 20’sinden biraz azından bahsettiğimizi söylemiştim. Başka bir deyişle, 2024 yılında 445.7 milyar euro olarak planlanan toplam bütçede Eğitim (20.3), Sağlık (16.8), Kalkınma (11.5), Ekonomi ve İklim (10.9), İskan (6.9), Dışişleri (6.1) ve Çevre (2.4) bakanlıkları ordudan yaklaşık 10 milyar euro daha az alacak!
2024 ila 2026 yılları arasında GSYİH’nin yüzde 2’si oranındaki harcama hedefine „Özel Fon“un borçlanması yoluyla ulaşılması öngörülmekte. Peki bundan sonra ne olacak? Mevcut planlara göre, yüzde 2’lik hedefe yönelik planlanan yasal taahhüt gerçekleşirse, 2027’den itibaren bütçede 20 ila 30 milyar euronun yeniden tahsis edilmesi gerekecek. Bu da ancak büyük sosyal kesintilerle mümkün olacak. Bu arada bunun ne kadar pervasızca talep edildiğini görünce dehşete düştüm. Örneğin geçtiğimiz günlerde, Almanya’nın önde gelen askeri ve savunma dergisi European Sicherheit & Technik, „ulusal öncelikler konusunda temel bir toplumsal tartışmaya“ ihtiyaç olduğunu yazdı.
Ancak sonuçta ortada basit bir seçim var: „ya sosyal yardımlarda kesinti ya da Bundeswehr için geri dönüşün başarısız olması. Makale şöyle devam ediyor: ‚Savunma bütçesinin yüzde iki hedefini tek başına tutturabilmesi için şu anda 30 milyar euroya daha ihtiyaç var. Federal bütçede bu ek ihtiyacın büyük bir kısmını karşılayabilecek tek kalem Federal Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı’nın bütçesi. Bu nedenle tartışma, ordu ve silahlanma lehine sosyal harcamaların ortadan kaldırılması etrafında dönecektir. Bununla birlikte, belirleyici noktaya ve ilgili tartışmaya, Özel Fon harcandığında ve federal bütçede önceliklerin belirlenmesi gerektiğinde ulaşılacaktır. Bu nokta da muhtemelen önümüzdeki Federal Meclis seçimleriyle aynı zamana denk gelecektir. Ya Silahlanma ya da sosyal harcamalar. O zaman çokça sözü edilen geri dönüşün ne kadar sürdürülebilir olduğu ortaya çıkacaktır.‘

Close