Written by 10:46 ÇALIŞMA YAŞAMI

Şehre inen traktörler, saman balyasından barikatlar: Avrupa’da köylüler neden ayakta?

Almanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Polonya, Litvanya…. Haftalardır Avrupa’nın değişik ülkelerinde köylüler ulusal ve Avrupa Birliği’nin (AB) tarım politikalarına karşı protesto eylemleri sürdürüyor.

Serdar DERVENTLİ / Köln

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde üretici köylüler haftalardır sokaklara çıkarak hükümetlerini ve AB’nin tarım politikalarını protesto ediyorlar. Köylülere verilen sübvansiyonları kesme planlarına karşı başlayan eylemler AB ve ulusal yasal düzenlemelere, bürokrasiye ve serbest ticaret sözleşmelerine karşı devam ediyor. Yüksek enflasyon, susuzluk ve yüksek enerji fiyatları köylülerin en büyük sorunları olmaya devam ediyor. AB genelinde her yıl binlerce çiftlik iflasa sürükleniyor.

Traktör konvoyları, işgal edilmiş kavşaklar, saman balyalarıyla barikatların kurulduğu otoyollar, ziraat odalarının ve belediyelerin önüne atıkların dökülmesi ve tabii binlerce öfkeli köylü. Haftalardır Avrupa’nın değişik ülkelerinde köylüler ulusal ve Avrupa Birliği’nin (AB) tarım politikalarına karşı protesto eylemleri sürdürüyorlar.

Son bir haftadır eylemler Fransa’da yoğunlaşıyor. Ülkenin birçok bölgesinde otoyolları traktör konvoyları ve saman balyalarıyla işgal eden Fransız köylüleri, hükümetlerin uzun yıllardır köylüler lehine politika yapmamasından şikayetçiler. Kendilerine sürekli vaatler verildiğini ama bunların yerine getirilmediğinden yakınan köylüler için bardağı taşıran son damla, tarım araçlarında kullanılan mazota uygulanan sübvansiyonu kaldırma kararı olmuş.

HÜKÜMET GERİ ADIM ATTI

Fransız hükümeti 2030 yılına kadar mazot üzerindeki vergiyi kademeli olarak arttırmayı planlıyordu. Şiddetli protestoların ardından Fransa Başbakanı Gabriel Attal geri adım attı ve mazota uygulanmak istenen vergi artışı masadan kalktı. Ancak köylülerin protestoları devam ediyor, çünkü hükümetin verdiği sözleri yine tutmayacağını düşünüyorlar.

Alman meslektaşları gibi Fransız çiftçiler de sadece mazot fiyatının artması yüzünden sokaklara çıkmadılar. Giderek artan bürokrasi, su sıkıntısı, kısıtlamalar… hoşnutsuzluk listesi çok uzun. Geçtiğimiz cuma günü çiftçi temsilcileri Başbakan Attal ve Tarım Bakanı Marc Fesneau’ya 140 talepten oluşan bir liste sundu. Taleplerin başında tarımsal mazot fiyatlarının düşürülmesi, daha az bürokrasi ve çevreyi koruma adına hazırlanan yasal düzenlemelerin geri alınması geliyor.

FRANSA’DA GÖSTERİLER SÜRECEK

Güney Fransa’da yaygınlaşan eylemler giderek başkent Paris’e yaklaşıyor. İspanya sınırını uzun süre bloke eden köylüler, AB’nin kendilerini sattığını düşünüyorlar. Güney Amerika ülkeleri ve AB arasında uzun yıllar devam eden müzakereler sonucunda hazırlanan Mercosur Serbest Ticaret Anlaşması’nın yürürlüğe girmemesi de köylülerin talepleri arasında.

Başbakan Attal, Montastruc-de-Salies’de köylülerle yaptığı görüşmede, “Mercosur Anlaşması’yla ilgili ne Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ne de benim başımda bulunduğum hükümetin fikri değişti. Anlaşmayı bu haliyle onaylamayacağımızı söylemiştik, sözümüzde duruyoruz” dedi.

AB ile Güney Amerika Mercosur ülkeleri Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay arasındaki anlaşma 2019 yılında tamamlandı ancak bugüne kadar henüz onaylanmadı. Fransa ve Avusturya, kendi çiftçilerini korumak için katı çevre koruma şartlarında ısrar ederlerken Almanya ise anlaşmanın hızla onaylanmasından yana. Son aylarda Almanya, anlaşmayı onaylamaları için Avusturya ve Fransa üzerinde baskıyı artırmıştı.

Hükümetten gelen vaatlere rağmen Fransız çiftçiler protestolarını sürdürmek istiyor. Köylü sendikaları tarafından yapılan açıklamalarda 101 ilin 85’inde eylemler devam edecek ve başkent Paris’in geniş çaplı ablukaya alınması gündemde. Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, geçtiğimiz pazar yaptığı açıklamada 15 bin polis memurunun görevlendirildiğini ve bunlara zırhlı araçların ve helikopterlerin dahil edileceğini bildirmişti.

POLONYA: ‘UKRAYNA’YA VERGİ UYGULANSIN’

Polonya’daki köylülerin aylardır sürdüğü protesto gösterileri ise ilk etapta hükümetin Ukrayna politikasını hedef alıyor. Ukrayna’ya destek vermek için bu ülkeden ithal edilen tahıl ve diğer tarım ürünlerinin gümrük vergisinden muaf tutulmaları Polonyalı köylüleri çileden çıkarıyor. AB’nin tarım politikaları nedeniyle zaten zor durumda olduklarını belirten köylü örgütleri, özellikle Almanya, Avusturya, Hollanda ve Fransa gibi tarımın son derece sanayileşmiş olduğu ülkelerle rekabet etmekte zorlandıklarını söylüyorlar. Fakat Polonyalı köylüler için bu yetmezmiş gibi şimdi de ürünlerini vergi ödemeden ülkeye sokan Ukrayna var. Bu uygulama nedeniyle ülke içinde üretilen ürünlerin fiyatlarının düştüğünü söyleyen köylüler, haftalarca Ukrayna sınırını işgal etmişlerdi.

LİTVANYA: ‘RUS TAHILINA GEÇİT YOK’

Litvanya’daki köylüler ise Rus tahılının kendi ülkelerinde transit geçişine son verilmesini istiyorlar. Rusya’da üretilen tahılın Litvanya üzerinden geçirilip piyasaya sunulmasının engellenmesinin lehlerine bir gelişme olacağını düşünen Litvanyalı köylüler ayrıca hükümetin, AB kararlarını uygulamamasını talep ediyorlar.

Söz konusu kararlarda doğayı koruma adına tarım yapmanın koşullarının kaldırıldığını ileri sürün köylü örgütleri, tüm bu uygulamaların, gelirlerinin daha da düşmesine neden olduğunu belirtiyorlar. Özellikle süt taban fiyatlarının çok düşük olmasından yakınan Litvanyalı köylüler, mazot fiyatlarının da diğer ülkelerde olduğu gibi yükseleceği konusunda endişeliler.

Geçtiğimiz hafta binlerce köylünün katıldığı eylemlerin, “hükümet için bir uyarı” olduğunu söyleyen köylü örgütleri, “Eğer hükümet AB’nin dayatmasıyla hazırladığı kemer sıkma planlarından ve tarım politikasından vazgeçmezse Almanya ve Fransa’da olduğu gibi eylemlerimiz devam edecek” diyorlar.

ROMANYA’DA HÜKÜMET “SÖZ” VERDİ

Almanya’daki eylemlerin başlaması ardından Romanya’daki köylüler ve nakliyeciler de eylemlere başlamıştı. Macaristan, Sırbistan ve Ukrayna sınır kapıları da dahil olmak üzere çok sayıda otoyol günlerce traktörler ve kamyonlarla işgal edildi.

Hükümet köylülerin ve nakliyecilerin ana taleplerden biri olan araç sigortası maliyetlerinin düşürülmesini yerine getirme sözü verdiği için protestolar önemli ölçüde azaldı. Köylülerin ileri sürdüğü vergi indirimi, daha fazla sübvansiyon, daha uygun krediler gibi diğer talepler konusunda henüz bir anlaşma sağlanmadı; görüşmeler devam ediyor.

ÜRETİCİ KÖYLÜLERDE HAYAL KIRIKLIĞI BÜYÜYOR

“Agriculture Stratégies” (Tarım Stratejileri) adlı düşünce kuruluşunun Araştırma Başkanı Alessandra Kirsch, Alman basın ajansı DPA’ya verdiği demeçte, “Tüm Avrupalı çiftçiler bir süredir bıkmış durumda. Bu süre öncesine kadar tarımsal fiyatlar oldukça iyiydi, bu nedenle çiftçiler kendilerini güvende hissediyorlardı. Ancak yılın başlangıcı zordu ve fiyatlar düşüyordu. Bardağı taşıran son damla için neredeyse hiçbir şey gerekmedi. Herkes giderek daha fazla feragat etmek zorunda kaldıkları duygusunu gerçekten paylaşıyor” dedi.

Kirsch, eleştirilerin ana hedefi olarak AB’nin ortak tarım politikasını görüyor. AB her yıl on milyarlarca dolar destek ödemesine karşın paranın büyük bir kısmı alanlara göre dağıtılıyor. Yani sübvansiyonların aslan payı büyük toprak sahiplerine, tarım sanayisine gidiyor ve bu da köylüler arasındaki hayal kırıklığının büyümesine neden oluyor.

Fotoğraf: Ali Çarman / Stuttgart

ALMANYA: MESELE MAZOT DEĞİL, YAPISAL DEĞİŞİM!

Almanya’da, tarımsal mazota uygulanan sübvansiyonların sona ermesi planları protestolara yol açtı ve hükümet planlarından kısmen vazgeçti. 70 yılı aşkın bir süredir uygulanan tarımsal mazot sübvansiyonu başlangıçta planlandığı gibi tek seferde değil, üç yıl içinde aşamalı olarak kaldırılacak. Hükümet, tarım araçları için motorlu taşıtlar vergisi muafiyetinin kaldırılması planından ise tamamen vazgeçti. Alman Köylüler Birliği (DBV) ek yüklerin tamamen geri alınmasından vazgeçmeyeceklerini ve eylemlere devam edeceklerini açıkladı.

Bugün Almanya genelinde sokağa çıkarak uygulanan politikaları protesto eden köylüleri anlamak için son 20-30 yıl içinde büyük bir hızla gerçekleşen yapısal değişimi görmek gerekiyor. İklim değişikliğiyle birlikte dünya genelinde tarımsal alanda su sıkıntısının büyümesi ve tarım alanlarının azalması, büyük yatırım fonlarının gıda şirketleriyle birlikte üretim alanlarına yönelmelerine neden oldu. Sonuçta tarımsal alanın azalması, spekülasyon alanının artması anlamına geliyor.

Kurulan dev şirketler yüksek düzeyde makineleşmiş üretim biçimlerini gündeme getirdiler. Kamuoyu tarafından neredeyse fark edilmeden, son birkaç on yılda tarımda milyonlarca insanı doğrudan etkileyen derin bir değişim yaşandı. Son yıllarda küresel gıda endüstrisindeki şirket birleşmeleri, yutmalar, büyük perakende zincirlerinin artan gücü, üreticiler üzerindeki baskının artmasına neden oldu. Bu şirketlerin özellikle süt ve süt ürünlerine, et ve et ürünlerine uyguladıkları damping fiyatlar nedeniyle bu değişim daha da vahim bir hal aldı.

Bu sektörlerdeki birçok çiftlik artık kârlı bir şekilde faaliyet göstermiyor ve önemli bir bölümü çiftliklerini terk etmek zorunda kaldı.

Alman hükümetinin 2019 tarihli son tarım raporuna göre Almanya’da 1950’de yaklaşık 1.6 milyon olan çiftlik sayısı 1980’lerin sonunda 0.7 milyona düşerken bugün 275 bin civarında. 2020’de tarımda istihdam edilen kişi sayısı 580 bin olup, bu sayı Almanya’daki toplam iş gücünün yüzde 1.3’üne tekabül ediyor ve bir önceki yıla göre yüzde 3.2’lik bir düşüşü temsil ediyor. Ancak, tüm gıda zinciri, yani birincil üretimden gıda endüstrisine ve ticaretten tüketiciye kadar tarım sektörü dikkate alındığında, 2020 yılında bu sektörde yaklaşık 4.4 milyon kişi istihdam edilmekteydi.

Aynı zamanda, tarımsal verimlilik 1950’lerden bu yana muazzam ölçüde arttı: O dönemde Almanya’da bir çiftçi on kişiyi beslerken, 70 yıl sonra bu sayı 135 kişiye ulaştı. Ancak bu durum çiftçilerin giderek daha fazla para kazanır oldukları anlamına gelmedi! 1950’de ekmek için ödenen dükkan fiyatının yüzde 45’i köylüye kalırken, bu rakam şu anda sadece yüzde dört dolayında!

TARIM İŞÇİLERİ DÜŞÜK ÜCRET ALIYORLAR

Alman Federal İstatistik Dairesine göre tarım sektöründe çalışan 580 bin kişinin yüzde 62’si ücretli işçi olarak çalışanlardan oluşuyor. Bu grup nispeten düşük ücret alıyor. 2021’de yıllık brüt ücret sadece 18 bin 509 avro idi. Bu, Almanya’daki tüm meslek ve ücret skalası gruplarındaki ortalama çalışan ücretinin yarısından biraz daha azdı. Bu emekçiler, haftada ortalama 46.7 saat çalışmalarına rağmen, diğer meslek gruplarından daha düşük ücret almaktalar.

KİŞİ BAŞINA CİRO

Birçok çiftlikte birden fazla aile üyesi, düzenli bir maaş ödenmeden çalışıyor. Bu nedenle Federal Tarım Bakanlığı nisan 2023’te işçi başına elde edilen ciroyu hesapladı. Buna göre, çiftlikler 2021/2022 mali yılında çalışan başına yaklaşık 43 bin 500 avro kazanmışlar. Bu, tüm çiftlik türleri için ortalama bir değerdir.

Ana faaliyet alanı tarım olan araziler dikkate alındığında, işçi başına 46 bin 118 avro ciro yapılırken tarımı sadece ek iş olarak yapan çiftlikler için bu rakam 19 bin 120 avrodur. Kooperatifler veya anonim şirketler gibi tüzel kişilikler tarafından işletilen çiftliklerde ise bu rakam işçi başına 48 bin 83 avrodur. Bölgesel farklılıklara ek olarak, geleneksel ve organik çiftlikler arasında da bir fark vardır: Organik üretim yapılan çiftliklerde işçi başına ortalama 40 bin 392 avro ciro yapılırken, konvansiyonel çiftlikler 49 bin 59 avro gelir elde etmişler.

DEVLET SÜBVANSİYONLARI

Rakamlar biraz daha yakından incelendiğinde, çiftçilerin sübvansiyonların kaldırılmasına neden bu kadar tepki gösterdiği de anlaşılıyor. Yine Federal Tarım Bakanlığının verilerine göre 2020/2021’de, tüm çiftlik türlerinde devletin doğrudan ödemeleri ve sübvansiyonları toplam gelirin yüzde 48.5’ini, yani neredeyse yarısını oluşturuyordu. Ancak, şu anda aşamalı olarak kaldırılmakta olan tarımsal mazot için vergi iadesi, sübvansiyonların yalnızca yüzde beş ila altısını oluşturmaktadır. Bu rakamlara bakıldığında meselenin mazot sübvansiyonu ile sınırlı olmadığı da görülmekte.

Close