Written by 09:11 uncategorized

Türkiye’de 1 Mayıs kitlesel kutlayacak

Sendikal hareket içindeki gelişmeleri yakından izleyenler, doğrusu; “Acaba bu yıl 1 Mayıs vesilesiyle nasıl bir bölünme yaratılır?” diye merak ediyorlardı!
Öyle ya; işçilerin ve kamu emekçilerin önünde, tüm sınıf güçlerinin, aralarındaki ayrıkları bir yana bırakarak, sermaye ve hükümetlerine karşı tam bir birlik içinde olmalarını zorunlu kılan bir dönem var. Ve böyle bir dönemin başında sendikaların birlik içinde olduklarını gösteren bir 1 Mayıs kutlamaları elbette “beklenemezdi”, olmazdı! Çünkü böyle bir şey bu sendikal konfederasyonların “tarihlerini inkar” etmeleri olurdu!

ÇOK ZOR BİR MÜCADELE DÖNEMİNE GİRİLİYOR
Sorunun “ironik” yanı bir tarafa, işçilerin ve kamu emekçilerini önünde çok zorlu mücadele günleri var.
İşte bunların bazıları:
1) Kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmeleri mayıs başında başlıyor ve mayıs sonuna kadar sendikalarla hükmet bir uzlaşmaya varamazsa, sözleşmeyi çoğunluk üyesini hükümetin atadığı Yüksek Hakem Kurulu bağıtlayacak. Siz şartları beğenmeseniz de yasa çıkmış, iki buçuk milyon kamu emekçisi ve onların aileleri bu toplusözleşmeden istediklerine yakın bir sonuç elde edebilmeleri için sendikalarından, konfederasyonlarından birlik ve beraberlik içinde hükümetin karşınsa çıkıp, taleplerin elerindeki her imkanla savunmasını bekliyorlar.
2) Yine bu mayıs başında işçi sendikaları için hayati bir sözleşme süreci başlıyor. Metal işkolunda örgütlü Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikaları 150 bini aşkın metal işçisi için MESS’le görüşmelere hazırlanıyor. Metal işçileri, bu sözleşmeden başarıyla çıkılması için her üç sendikanın da birbiriyle dalaşmayı bırakarak, MESS patronları karşısında tam bir birilik ve dayanışma içinde olmalarını, vaat ettikleri gibi, geçmiş yıllardaki kayıplarında telafi edecek bir sözleşmeyi gerçekleştirmelerini bekliyor. Bunun şartı da sendikaların aralarındaki rekabet son vererek, MESS karşısına birik ve bütünlük içinde çıkmaları. Buna diğer iş kollarında bir yıldan fazladır süren toplusözleşme görüşmelerini de ekleyebiliriz.
3) Sadece toplusözleşmeler de değil; Mecliste her an genel kurulun gündemine getirilip, birkaç günde AKP’nin oy çokluğu ile çıkarma planları yapılan sendikalarla ilgili yasa tasarısı var. Ve hükmet, bu yasa üstünde her gün yenide oynayarak, onu daha çıkarmadan bir Demokles Kılıcına döndürmüş durumda. Ve yasanın Meclisten az çok işçilerin istediği gibi çıkması tamamen işçi sendikaları ve konfederasyonlarının yekvücut davranmasına bağlı.
4) Yine Mecliste, “Özel İstihdam Büroları Yasa Taslağı” bekliyor ki, patronlar ve hükümetleri bu yasayla birlikte, bir yandan esnek çalışmayı en uç noktalara götürmeyi öte yandan da kıdem tazminatının kaldırılması (ya da fona bağlanması) girişimlerini yasal bir düzenlemeye kavuşturmayı bekliyorlar.
TAM DA BİRİLİK VE MÜCADELE ZAMANI
Ve böyle önemli bir sürecin başında 1 Mayıs, yani İşçi Sınıfının Uluslararası Birik Dayanışma ve Mücadele Günü var.
İşçi sınıfın bugüne atfettiği ve 120 yılı aşkın bir zamandan beri gelenekselleştirdiği ise, 1 Mayıs’ın tüm sendikalar tarafından ortak kutlanması; sermaye güçlerine sınıfın taleplerini savunmada kararlılığının gösterilmesi, bu vesileyle sağlanan birlik duygusunun bilince dönüştürülmesi için sınıf dayanışmasının ve sendikaların arasındaki birliğin öne çıkarılmasıdır.

 

BU BÖLÜNME KABUL EDİLEMEZDİR
“Peki, 2012 1 Mayısına giderken Türkiye’de durum nedir?”
Zaten her bakımdan sıkıntı içindeki sendikalar, altı en büyük konfederasyon kendi aralarında bölünüyorlar; bir-ikisi Ankara’da 1 Mayıs’ı kutlayacağını ilan ediyor, biri-ikisi İzmir’i seçiyor, diğer ikisi İstanbul’u “merkez” ilan ediyor ve hemen hepsi de diğer kentlerde tüm emek örgütleri birlikte kutlasın (dün gazetemizde haberin ayrıntıları vardı) diye lütfediyorlar!
Görünüşe göre Ankara’da ve İzmir’de iki ayrı 1 Mayıs kutlaması olacak görünüyor.
Yapılan açıklamalara bakılırsa, ortak bildiride “4+4+4”, “ana dilde eğitim hakkı”, “Suriye konusunda hükümet politikasına aykırı tutum savunulması” olması istendiği için Türk-İş, Hak-İş, Kamu-Sen ve Memur-Sen’in ortak kutlamadan çekildiği belirtiliyor(*). Ki, böyle bir bildiriyi hazırlamak ve bunda ısrar etmek demek, zaten “ortak kutlama olmasın!” demektir. Ki, bu konfederasyonlar, 1 Mayısa; tabanları karşısında kutlamamayı savunamaz duruma geldikleri için 1 Mayısa kerhen katılıyorlardı. Şimdi bu konfederasyonlar bu “şartları” bir fırsat olarak kullanıp, 1 Mayısı da bölmeyi başarmışlardır.

 

BU BÖLÜNME KİMİN İŞİNE YARAR?
Onları kabul etmeyeceğini bile bile böyle “şartlar” koşanlar da zaten eskiden de Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen ve Kamu-Sen‘le 1 Mayıs kutlamayı istemeyenler, 1 Mayısı solcuların bayramı gören zihniyette oldukları için onların da başarısıdır bu bölünme.
Peki, bu tabloya en çok kim sevinmiştir?
Hükmet, TÜSİAD, MÜSİAD, MESS, işçi sınıfı ve emek mücadelesini kendi gelecekleri için tehdit gören gerici güçler, 1 Mayısın adına layık biçimde işçilerin birleşme, mücadele ve dayanışma duysunu güçlenmesi amacıyla kutlanmasını istemeyen, işçi ve emek mücadelesin parçalanmış ve zaafa uğramasından fayda umanlar sevinir.
Bu bölünmeye sevinenler tablosu bile bölünemeye neden olanların ve bölenlerin kimin yanına sürüklendiğini gösterir.
Dolayısıyla yıllardır ortak 1 Mayısları kerhen kutlayan ve her fırsatta emek güçlerini bölmek, 1 Mayısı bölme günü olarak kutlamak için uğraşan sendikacılarımızı başarılarından dolayı kutluyoruz.
Uzun çabalar sonucu ulaşılan ortak kutlama anlayışını bir gelenek olarak yerleşmeye başlamasını akamete uğratarak, bu yıl amaçlarına ulaşmışlardır!

 

BUGÜN YAPILMASI GEREKEN?
Ancak 1 Mayısa bir haftadan fazla zaman vardır. Ve Ankara’da ve İstanbul’da sendika şubeleri üstünden mitinglerin birleştirilmesi için girişimleri sürdürülürken, tüm ülke çapında, kutlanabilecek her yerde 1 Mayısın adına layık biçimde kutlanması son derece önemlidir.
Bu bölünmenin işçi-emekçi tabanında teşhir edilerek konfederasyon ve sendika yöneticilerinin baskılanmasının sürdürmesi elbette etkili olabilir.
Ortay çıkan bu bölünmüşlük tablosunu, sendikalar arası rekabetin öne çıkarılması hiçbir vicdanlı emekçi, az çok sınıf kaygısı taşıyan hiçbir sendikacı kabul etmeyecektir. Bu yüzdende 1 Mayıs değerlerinin öne çıkarılması işçi ve emekçilerin bugünkü en sıcak taleplerin savunulmasında birlik ve mücadelenin ve 1 Mayısı böyle kutlamanın önemi açıktır.
2012 1 Mayısında geleneksel anlamı ve devrimci ruhuna tamamen aykırı olan bölünmüşlüğü kimse savunamaz.

 

İhsan Çaralan

Close