Almanya’da 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlerin favori partileri arasında yer alan Yeşiller, düzenlediği genel kongre ile hem seçim programını belirledi hem de eşbaşkan Annalena Baerbock’u 700 delegenin yüzde 98,5’inin oyu ile başbakanlığa aday gösterdi.
Kurulduğu 1980’den bu yana ilk kez başbakanlık koltuğuna bu denli yaklaşan ve dikkatleri üzerine toplayan Yeşiller, hükümetin büyük ya da küçük ortağı olmaya yaklaştıkça, muhalefetken dile getirdiği kimi talepleri birer birer kenara bırakmaya başladı. Delegelerin büyük çoğunluğu tarafından, sermaye basınınca da büyük bir övgü eşliğinde sözü edilen “disiplinle” kabul eden seçim programında Yeşiller, her fırsatta sermaye için tehlike olmadıkları ve bir “orta sınıfı” partisi olduklarının altını çiziyorlar. Bunu kanıtlamak için son kongreye Siemens tekelinin şefi Josef Kaeser’i dahi davet ettiler. Kaeser, bir süre önce Yeşiller’e başbakanlık için fırsat verilmesini istemişti. Bu nedenle Annalena Baerbock’un adaylığını desteklemişti. Kongrede yaptığı konuşmada da ’sosyal-ekolojik serbest piyasa ekonomisi’nin günümüzün en önemli konularından birisi olduğunu söyledi. Bu nedenle de Yeşil delegelerden epey alkış aldı.
“Neoliberal Yeni Sosyal Piyasa Ekonomisi İnisiyatifi” (Initiative Neue Soziale Marktwirtschaft-insm) başlatmış olduğu kampanya çerçevesinde Baerbock karşıtlığını körüklerken, Yeşiller böylece Kaeser’i kongreye davet ederek neoliberal görüşleri dışlamadığının mesajını verdi.
İLERİ TALEPLER KABUL GÖRMEDİ
Bu yaklaşım kongrede sembolik mesajın da ötesine geçerek pratik kararlara dönüştü. Örneğin partinin gençlik örgütü Grünen Jugend tarafından önerilen, kendi suçu olmadan işten atılan insanlara iş güvencesi verilmesi yönündeki teklif delegeler tarafından reddedildi. Yine Hartz IV yardımının 200 euro artırılması yönündeki öneri kabul edilmedi. Artış miktarı olarak sadece 50 euro olarak kabul gördü. İşçi ve emekçiler için bir diğer önemli talep olan asgari ücret konusunda da Yeşiller diğer sermaye partilerinden farklı olmadığını gösterdi. Saat başı asgari ücretin 13 euroya çıkarılması teklifi de kabul edilmeyerek 12 euroda kalmasına karar verildi. Ki Almanya’daki sendikalar son aylarda asgari ücretin 13 euronun üzerine çıkarılmasını talep ediyor. Bu tutumlara bakıldığında Yeşiller’in koalisyon hükümetinin birinci ya da ikinci ortağı olması durumunda işçi ve emekçiler için ciddi bir değişiklik olmayacağı bugünden görülebiliyor.
Bir diğer önemli olumsuz karar da konut alanında oldu. Partinin gençlik örgütü büyük tekellerin elindeki konutların toplumsallaştırılması ya da kamulaştırılmasını istedi. Ancak kongrede bu da kabul görmedi. Oysa aynı Yeşiller Berlin’de Deutsche Wohnen’in elindeki konutların kamulaştırılması için imza topluyor.
Yine yıllık geliri 250 bin eurodan fazla olanlardan alınması öngörülen ‚zenginler vergisi’nin yüzde 42’den yüzde 48’e çıkarılması kabul edildi, ancak yüzde 53’e yükseltilmesi yönündeki teklif “ölçülü olmadığı” gerekçesiyle reddedildi. Anayasa’da yer alan “borçlanma freni”nin kaldırılması teklifi de oy çoğunluğuyla kabul edilmeyenler arasında. “Borçlanma freni” nedeniyle hükümetler istedikleri kadar borçlanıp, alınan borçları belli alanlarda yatırımlara dönüştüremiyorlar. Bu nedenle yapılması gereken bir çok yatırım “bütçe yetersizliği” gerekçesiyle hayata geçirilemiyor.
ÇEVRE KONULARINDA DA AYNI TUTUM
Benzer bir yaklaşım çevre ve iklim konuları için de geçerli. Genel olarak otobanlarda hızın saate 130 km ile sınırlandırılmasını isteyen Yeşiller, ara otobanlarda (Landstrasse) hızın 70 km’ye düşürülmesine karşı çıktı. Bu konuda özellikle otomobil tekelleri Yeşiller’i eleştiriyor. Yine içten yanmalı motorlara izin verilmesi süresi 2030’dan 2025’e çekildi. Bu da daha fazla otomobil tekellerini sevindirecek. Zira daha fazla yeni araç üretilmesinin önünü açıyor. Yine Baerbock’un kısa bir süre önce gündeme getirdiği benzin fiyatlarına 16 cent zam yapılacağı yönündeki talebi kongrede dillendirilmedi. Zira, talebin dile getirilmesinden sonra hem Baerbock hem de Yeşiller’in oy oranı azalmaya başladı. Bu da doğru bildiği bir talebi halka anlatma yerine, hemen geri adım atarak durumu geçiştirme niyetini gösteriyor.
Küresel ısınmanın önüne geçmek için karbondioksitin tonunun 60 euroya çıkarılması kabul edildi. Ancak parti içinden bazı isimler bunu, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerinin tutturulması için yererli olmadığını ifade ederek eleştirdi.
SİLAHLI İHA’YA EVET!
Savaş ve silahlanma konusunda Yeşiller uzun yıllardır Alman sermayesinin çıkarları doğrultusunda bir politika izliyor. Ancak son yıllarda insansız hava araçlarının (İHA) silahlandırılmasına karşı çıkıyordu. Koalisyon ortağı SPD de İHA’ların açıktan silahlandırılmasından yana tavır almadı. Bu nedenle meclisteki oylamalar ertelendi. Ancak son parti kongresinde, Yeşiller’in potansiyel dışişleri bakanı adayları arasında yer alan Jürgen Trittin’in önerisiyle, bu durumun “koşullara göre değerlendirilmesi” kararı çıktı. 343 delegenin oyu ile alınan bu kararla açık olarak İHA’ların silahlandırılmasına “yeşil ışık” yakılmış oldu. Dolayısıyla, Yeşiller daha hükümet ortağı olmadan muhalefetteyken savunduğu ilkelerden birisini daha değiştirmiş oldu.
Genel olarak askeri harcamaların artırılmasına da karşı çıkılmadı. Kongrede NATO’nın belirlediği yüzde 2 şartı reddedilirken, askeri harcamaların yılda 15-20 milyar euro artırılmasında da onay verildi. Her yıl bu kadar artış olduğunda NATO’nun şartı otomatik olarak yerine gelmiş oluyor.
“ALMANYA: HERŞEY İÇİNDE”
Seçim kampanyasını “Almanya: Herşey içinde – Deutschland. Alles ist drin” sloganıyla yürütecek olan Yeşiller, programında emekçilerin temel sorunlarından ziyade sermaye lehine pek çok maddeye yer vermiş görünüyor. Bütün çabası ve yönelimi, sistemin yıpranan partilerin yerini doldurmak. Son 16 yılın 12 yılını koalisyon ortağı olarak geçiren CDU/CSU ve SPD’nin yıpranmışlığına bir alternatif olarak Yeşiller şimdi önemli bir seçenek olarak görülüyor. Seçim programına bakıldığında ise bu seçeneğin asıl olarak sermaye için var olduğu anlaşılıyor. Kapitalizmin yenilenmesi, kendisini toparlaması ya da yeniden cilalanıp emekçi sınıflara sunulması için Yeşiller’e bir görev biçildiği açık. Mevcut parti yönetimi de bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğu son kongre ile ortaya koymuş durumda. Bütün bunlardan ötürü Yeşiller’in yükselişine umut bağlayıp pek çok alanda daha iyi bir Almanya olacağı beklentisi içine girmek boş bir hayal olacaktır. (YH)